Baskın Oran

1997

Yılbaşı başlar, İslamcılar azar !
  • 28 Aralık 1997

“Bugün pazar, gâvurlar azar”. Yazının başlığı, gayrı Müslimlerin pazarları kiliseye gitmek için harekete geldiğini anlatan bu matrak sözden aklıma geldi. Yılbaşı oldu mu, kimi İslamcılar (Müslümanlar diye anlamayınız) azıyor. Bunların…

Şark Kurnazlığının sonu…

Bir anayasa değişikliği yaparak, devlet büyüklerimizin uçağa binmesini yasaklamak lazım. Nereye gideceklerse trenle, otomobille, gemiyle gitsinler. En lüksünden. Ama uçakla gitmesinler. Çünkü, uçuyorlar. Fena halde uçuyorlar. Sırayla Kenan Evren uçtu,…

Allah’ın özel kalem müdürü var mı?
  • 17 Aralık 1997

Bu başlık çok güzel bir başlık ama, ne yazık ki ben akıl etmedim. Bir dostum, hem de tek bir namaz kaçırmayan, bankadaki parasına faiz almayan hacı bir dostum, Salim Taşçı…

Tek parti döneminde yargıç bağımsızlığı

Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, devlet içindeki işkencecilerin ve çetecilerin defterini dürmek isteyen yargıç ve savcıların tayinini çıkarırken ne amaç güdüyordu? Kurallara göre zamanı gelmişlerin mi yerini değiştiriyordu, yoksa onları cezalandırmak…

Oh be: İki güzel haber!
  • 17 Kasım 1997

Gerçekten bekardeşim! Bu memlekette, hatta bu dünyada iyi bir haber almak kadar istisnaî -ve güzel-  ne olabilir? Birincisi şu: Yaz aylarında, Bodrum’daki Kumbahçe parkını Halikarnas Disko’nun saldırısından kurtarmak için yaptıklarımızı…

“Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”
  • 13 Kasım 1997

Bugün (12 Kasım) hareketli bir gündü. Sabah 11’de kızımın okulunda (TED Ankara Lisesi) “Atatürk Nasıl Anlaşılmalı” diye bir konferans verdim, saat 13.30’da da TRT-1’in “Yansıma” programında “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh”…

“Üniversiteme dokunma! Çetelere dokun!”
  • 07 Kasım 1997

Geçen hafta Mersin’deydim. Büyük kent üniversitelerine kompleks verecek derecede çalışkan olan Mersin Üniversitesinde bu dönemin dördüncü uluslararası sempozyumu yapılıyordu: “Çok Kültürlülük, İş Göçü ve Küreselleşme”. Ben de “Küreselleşme Emperyalizm(mi)dir Tartışması…

“Samurai Sendromu”
  • 02 Kasım 1997

Ayşe Kadıoğlu, 12 Nisan tarihli Yeni Yüzyıl'da Samurai Sendromu ve MHP başlıklı bir makale yayımladı. Türkiye'de, "Ben ne yaptımsa devlet için yaptım" diyen kravatsız haydutlara "O, devletimize hizmet etmiştir" diye…

Türkiye, Kürtlerin dil hakları konusunda niye bu kadar sert?
  • 27 Ekim 1997

Geçen hafta, Budapeşte’de verdiğim konferansı anlatıyordum; çok özetleyerek devam ediyorum. Evet, Türkiye niye bu kadar sert? Lozan gibi, Türkiye devletini kuran bir antlaşmadaki hakları (Md.39) niye uygulamıyor? İki dünya savaşı…

Valla aşkolsun, sayın bakanım!
  • 15 Ekim 1997

Sayın Metin Gürdere, Vakıflardan Sorumlu Sayın Devlet Bakanım. Hürmetler ederim efendim. Dün odama son sınıftan Orta Asyalı bir öğrencim geldi. Bir gazete sayfasını boydan boya koparıp getirmiş. Baktım, 12 Ekim…

İzmir’den çocukluk arkadaşıma mektubumdur
  • 13 Ekim 1997

Kemalcim, Oğlum neler yapıyon gene? Niye tozuttun ortalığı birdenbire? Hadi, benim türümden hıyarların Mersin’de sempozyumlara gidip de üniversitedeki demokrat havayı öven yazılar yazmalarından huylandın, “Aman bunlar Mersin’de örgütleniyolar, bi daha…

Bu iki bakan’ı iyi izleyin
  • 10 Ekim 1997

İkisi de aynı kabinede bakan. İkisi de birer ucundan tutup aynı ekonomiyi yönetiyor. Bu iki bakanın yalnızca niteliklerini sıralayacak ve adlarını sizin tahmin etmenizi bekleyecek falan değilim. Buyurun isimlerini: Birinin…

Sakızcı
  • 03 Ekim 1997

Gırgırı seven arkadaşlarım şikâyette bulunuyorlar: “Bodrum yazıların bitti mi oğlum, başka bişey yok mu, hepsi bu kadar mı? Yaz ulan, yaz, devam et, iyiydi!” Peki, mademki istediniz, yazmamakta direndiğim, bu…

Nanik…
  • 27 Eylül 1997

BERLİN - Arasıra yurtdışına gitmek kadar, Türkiye'yi iyi anlamaya yardım eden hiç bişey yok. Bu sefer de aynen öyle oldu. Berlin'deki sosyal demokrat öğrencilerin 1977'de kurduğu Berlin Türk Bilim ve…

Yılın ilk günü…

Uzun yıllardır, yılbaşını hep İzmir'de Nesrin Ablamla geçiririm. Yıl 1986. Tarih 31 Aralık. Ablam arıyor. Uzun zamandır kanserle mücadele eden eniştem (Ressam Vedat Mavitan; oğlu kendinden daha ünlüdür: Bihrat Mavitan)…

Milli Eğitim Bakanlığı gericiliğe işte şimdi başlıyor!
  • 19 Eylül 1997

3 Ağustos tarihli yazımda, arkadaşım Cengiz’e (Çandar) verip veriştirmiştim. Çünkü 24 Temmuz tarihli köşe yazısında, imam hatip ortaokullarının kapanması sonucunu yaratan 8 yıllık eğitimden söz ederken, “Eğitim alanında 1930’ların zihniyeti…

“Koruma ve Güzelleştirme Derneği”
  • 12 Eylül 1997

Türkiye’de adı dalga geçilmeye en müsait derneklerden birini bugün kurduk: “Bodrum Kumbahçe’yi Koruma ve Güzelleştirme Derneği”. Şu anda 11 Eylül Perşembe, saat 22.45, “açılış töreni”nden geliyorum. Son 2 ayda en…

Bodrum’da adlar
  • 05 Eylül 1997

1977 yada 78 olacak, komşu köyün adını çok sevdim: Farilya. İçimden durmadan tekrarlamak geliyordu: Farilya, Farilya... Bikaç gün sonra resmî adını öğrendim: Gündoğan. Anlaşılan Farilya “fazla Rum” bulunmuş, değiştirilmişti. Sonradan,…

İster inan, ister inanma…

Ben daha yeni okumayı öğrenen bir çocukken, Çetin abim (büyük abim) çalıştığı şirkete alınan gazetelerin pazar eklerini eve getirirdi. Benim için büyük gün olur, önce heyecanla Vatan gazetesinin rengârenk ekini…

“Tornacı Başkan, beni kolla!”
  • 26 Ağustos 1997

Bu başlık benim montajım. Aslı şöyle: “Tornacı Başkan’ın beton yol inadı”. Meşhurların tanışı olmakla meşhur Leyla Umar’ın 17 Ağustos tarihli Sabah’daki yarım sayfalık yazısının manşeti. Leyla Hanım’ın “Tornacı” diyerek aşağılamak…

1997 Bodrum raporumdur

Nazar değmesin, Türkiye’den sonra Bodrum’da da işler şu sırada iyi gidiyor: Geçenlerde buradan “Refahyol’un Bodrum’daki En Son Marifeti” diye yazdığım olay kamu yararına çok iyi sonuçlandı. Maliye, Halikarnas Süleyman’ın Kumbahçe…

Chantal Kız ile vesaire (E.Ardıç, B.Özfatura) üzerine düşünceler

Kocasıyla birlikte Türkiye’yi dolaşıp, “İnsanlar hangi Atatürk’ü kendilerine yakın buluyorlar?” sorusunun yanıtını açığa çıkarmaya çalışıyordu. Bu çaba sırasında istemeden kahraman olan İzmirli Chantal Zakari, biri dâvûdî öbürü incecik sesli iki…

“8 Yıllık Eğitim gericiliktir ve Amerika’yı kızdırır”
  • 31 Temmuz 1997

Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) eskiden beri kalburüstü insanlar üretir. Saymaya kalksam, köşemi rahat doldurur. Bunlardan biri de, benden iki yıl sonra mezun arkadaşım Cengiz’dir. Cengiz Çandar çok bilgili bir gazeteci…

REFAHYOL’un en son Bodrum marifeti!
  • 25 Temmuz 1997

BODRUM- Bu hafta sizinle artık Bodrum’dan konuşalım. Yok, başlığa bakıp yine kaledeki cami rezaleti sanmayın, o iş bitti. İngiliz kızlarını da başka bir yazıda dinlersiniz.. Şu anda İngiliz kızlarından daha…

Meral Akşener diye bir kadının davası
  • 17 Temmuz 1997

Dün, bir dergiden aradılar. TÜSİAD üyeleri ve üniversite hocaları arasında bir anket yapıyorlarmış. Sordukları sorulardan biri de şuydu: “Şu sıralarda milletvekillerinin partilerinden istifa ederek karşı tarafa geçmelerini nasıl görüyorsunuz?” Bir…

Güvenoyundan sonra Ordu’nun durumu üzerine düşünceler
  • 11 Temmuz 1997

Çok büyük müneccimlik sayılamaz ama, siz bu yazıyı okurken Mesut Yılmaz hükümeti güvenoyu almış olacak. Bunda en büyük pay, ölü toprağı serpilmiş bu ülkede kuşkusuz Ordu’nun. Gerçi ışıkları söndürme eylemi…

Bu hükümet nedir ve nasıl başarılı olur
  • 04 Temmuz 1997

Herşeyden önce, çok farklı 2 şeyi birbirinden ayırmayı bilelim: 1) “Gelen”in niteliği: Yeni kurulan Mesut Yılmaz hükümeti, Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Ordu’nun bastırmasıyla işbaşına getirilmiştir. Tabii Demirel, Çiller’in (aslında fazlasıyla gecikmiş…

Sıkıntılar içindeyim – 2
  • 04 Temmuz 1997

Neredeyse her yazımda dizgi yanlışlıkları oluyor. Başa çıkmak mümkün değil. Ben de çoğuna aldırmıyorum ve ertesi yazımda düzeltmiyorum. Ama bazıları, yazının anlamını değiştiriyor ve beni çok sinirlendiriyor. Geçen yazımdaki iki…

Diyanet’i “düzeltirsek” bu iş hallolur mu?
  • 27 Haziran 1997

Bugün Şefik’in (Kahramankaptan) Abant’daki devremülk evine gittik. Zevkli bir gün geçirdik. Yorucu bir öğretim yılından sonra bir günlüğüne dağa gidilince ne yapılır? Biz yürüyüş yaptık, enfes bir geç öğle yemeği…

“Taşra”dan gelen mektup…
  • 20 Haziran 1997

Üç gün önce, Mersin’deki bir okurdan “11 Mayıs” tarihli bir faks aldım. İlginç tarafı şu ki, benim o yazımda tam da anlatmak istediğim şeyin hayret edilecek kadar canlı bir örneğini…