Bu başlık çok güzel bir başlık ama, ne yazık ki ben akıl etmedim. Bir dostum, hem de tek bir namaz kaçırmayan, bankadaki parasına faiz almayan hacı bir dostum, Salim Taşçı akıl etti.
Dün akşam bir yandan Mülkiye 3. sınıf için çıkaracağım Milliyetçilik ve Azınlıklar ders notlarını yazıyorum, bir yandan da kulağım arkamdan mırıldayan TV haberlerinde. Bir ara, Necmettin Hoca’nın şöyle dediğini duydum:
“Bu Cumhuriyeti biz kurduk, gene biz kurtaracağız!”
Hangi bağlamda söylüyor? Tabii ki her zaman söylediği bağlamda:
“Kurtuluş Savaşını hacılar-hocalar yaptı. Bu devleti onlar kurdu. İnanmazsanız ilk TBMM’de edilen yeminlere, sözlere bakın!”
Elhak, Hocam, çok haklısınız. Siz kendinizi üzmeyiniz. Şöyle çekiliniz, arkanıza yaslanınız, ayaklarınızı uzatınız ve haklılığınızı dosta-düşmana ispat etmeyi bendenize bırakınız:
1) M. Kemal’in, Erzurum Kongresinde yaptığı dua şöyledir:
“En son niyazım şudur ki, Cenabı Vahib-ül âmal hazretleri, Habib’i Ekremi hürmetine bu mübarek vatanın sahip ve müdafii ve diyanet-i celile-i ahmediyenin ilâ yevm-il kıyame hâris-i esdaki olan millet-i necibemizi ve makam-ı saltanat ve hilafet-i kübrayı masun ve mukaddesatımızı düşünmekle mükellef olan heyetimizi muvaffak buyur, amin”
2) M. Kemal, TBMM’ye Reis seçilmesi üzerine 24 Nisan 1920’de yaptığı kısa konuşmayı şöyle bitirmiştir:
“İnşallah padişah-ı âlempenah efendimiz hazretlerinin sıhhat ve afiyetle ve her türlü kuyudat-ı ecnebiyeden âzâde olarak tahtı-ı hümayunlarında daim kalmasını eltaf-ı ilâhiyeden tazarru eylerim”.
3) M. Kemal, içki içtiği halde ve meteliğe kurşun atan Anadolu Hareketi kamu gelirlerinde tek kuruş azalmaya tahammül edemeyeceği bir sırada, Men-i Müskirat Kanununu çıkartarak içkiyi yasakladı.
4) Halife-Sultan Efendimiz Hazretlerinin, millî harekete karşı Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Beye yayınlattığı “Katl-ü kıtâlleri meşru ve farz olur” fetvasına, M. Kemal, Ankara Müftüsü Rıfat Efendi başkanlığında 83 müftünün imzaladığı ve ayrıca 64 müftünün onayladığı bir karşı-fetva ile cevap vererek, düşmana karşı çıkmanın bir dinî mecburiyet olduğunu duyurdu.
5) TBMM’de milletvekillerinin ettiği yeminin metni şuydu:
“ Makam-ı Hilâfet ve Saltanatın ve vatan ve milletin istiklâl ve istihlâsından başka bir gaye takib etmeyeceğime vallahi”.
***
Tamam mı Necmettin Hocam?
Kapattık mı ağzını imansızların?
Öğrettik mi dinsizlere, bu vatanın dini bütünler tarafından kurtarıldığını, bu devletin kendini din-i İslam’a vakfetmiş insanlar tarafından kurulduğunu!
***
Bunların hepsini bir tamam yaptık elhamdülillah Hocam.
Şimdi, indiriniz ayaklarınızı, bir doğrulunuz şöyle, yüzünüzü yıkayıp bir kendinize geliniz.
Dinsizlerin dersi bitti, şimdi sizin dersiniz başlıyor:
– Anadolu köylüsü en azından 1911 Trablus savaşından beri kışladan evine dönememiş iken,
– ulusal ekonomik pazar diye bişey olmamak nedeniyle “vatan” diye kendi kasabasının ötesinde bir yer bilmez ve en ufak bir “ulusal bilinç” taşımazken ve bilakis Ankara’ya karşı isyanlara can-u gönülden katılır iken,
– “Düşman İzmir’e çıktı” diyenlere kızgın bir bakış fırlatıp “Evde dört dul karıya bakıyom. Aha, düşman şu sapanın ucuna gelene dek benden bişey beklemen!” diye haklı olarak isyan eder iken,
– direnişi örgütlemek isteyen subayları “dinsiz İttihatçılar” diye anar iken,
– bütün köylük toplumlar gibi Anadolu’nun da tutunum ideolojisi din iken, ve tekkelerle zaviyelerdeki asker kaçağı mollalar geçim yolunu bu bilinçsiz zavallı halkı “uyutmaya devam” olarak keşfetmiş iken,
- Kemal saf idi de, o şartlarda imkânsız bir Kurtuluş Savaşını başarmak için, kendisine karşı kullanılan en büyük silah olan din unsurunu sonuna kadar kullanmayacaktı!
Kullanmasaydı, siz bugün bir “Türk” televizyonuna biraz zor çıkıyor olurdunuz Hocam.
Cumhuriyetin kurulması işte böyle, Sevgili Hocam.
Kurtarılmasına gelince.
Üçüncü küreselleşme her ülkeye birer birer kendi istediği ekonomik ve siyasal rolü ezberletirken, siz bu memleketi din’le, iman’la, dua’yla, başörtüsü’yle, imam-hatiplerle, maneviyatla, hoparlörlü ezanla, sakal-ı şerifle kurtaracaksınız.
Siz Allah’ın Türkiye’deki özel kalem müdürü müsünüz Hocam?
Zatıâliniz saf mısınız Hocam, yoksa milleti mi saf belliyorsunuz?