Baskın Oran

Köşe Yazıları – 2000 Öncesi

2021 | 2020 | 2019 | 2018 | 2017 | 2016 | 2015 | 2014 | 2013 | 2012 | 2011 | 2010 | 2009 | 2008 | 2007 | 2006 | 2005 | 2004 | 2003 | 2002 | 2001 | 2000 | 1999 | 1998 | 1997 | 1996 | 1995 | 1994 | 1993

Chantal Kız ile vesaire (E.Ardıç, B.Özfatura) üzerine düşünceler

Kocasıyla birlikte Türkiye’yi dolaşıp, “İnsanlar hangi Atatürk’ü kendilerine yakın buluyorlar?” sorusunun yanıtını açığa çıkarmaya çalışıyordu. Bu çaba sırasında istemeden kahraman olan İzmirli Chantal Zakari, biri dâvûdî öbürü incecik sesli iki…

“8 Yıllık Eğitim gericiliktir ve Amerika’yı kızdırır”
  • 31 Temmuz 1997

Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi) eskiden beri kalburüstü insanlar üretir. Saymaya kalksam, köşemi rahat doldurur. Bunlardan biri de, benden iki yıl sonra mezun arkadaşım Cengiz’dir. Cengiz Çandar çok bilgili bir gazeteci…

REFAHYOL’un en son Bodrum marifeti!
  • 25 Temmuz 1997

BODRUM- Bu hafta sizinle artık Bodrum’dan konuşalım. Yok, başlığa bakıp yine kaledeki cami rezaleti sanmayın, o iş bitti. İngiliz kızlarını da başka bir yazıda dinlersiniz.. Şu anda İngiliz kızlarından daha…

Meral Akşener diye bir kadının davası
  • 17 Temmuz 1997

Dün, bir dergiden aradılar. TÜSİAD üyeleri ve üniversite hocaları arasında bir anket yapıyorlarmış. Sordukları sorulardan biri de şuydu: “Şu sıralarda milletvekillerinin partilerinden istifa ederek karşı tarafa geçmelerini nasıl görüyorsunuz?” Bir…

Güvenoyundan sonra Ordu’nun durumu üzerine düşünceler

Çok büyük müneccimlik sayılamaz ama, siz bu yazıyı okurken Mesut Yılmaz hükümeti güvenoyu almış olacak. Bunda en büyük pay, ölü toprağı serpilmiş bu ülkede kuşkusuz Ordu’nun. Gerçi ışıkları söndürme eylemi…

Bu hükümet nedir ve nasıl başarılı olur

Herşeyden önce, çok farklı 2 şeyi birbirinden ayırmayı bilelim: 1) “Gelen”in niteliği: Yeni kurulan Mesut Yılmaz hükümeti, Cumhurbaşkanı Demirel tarafından Ordu’nun bastırmasıyla işbaşına getirilmiştir. Tabii Demirel, Çiller’in (aslında fazlasıyla gecikmiş…

Sıkıntılar içindeyim – 2
  • 04 Temmuz 1997

Neredeyse her yazımda dizgi yanlışlıkları oluyor. Başa çıkmak mümkün değil. Ben de çoğuna aldırmıyorum ve ertesi yazımda düzeltmiyorum. Ama bazıları, yazının anlamını değiştiriyor ve beni çok sinirlendiriyor. Geçen yazımdaki iki…

Diyanet’i “düzeltirsek” bu iş hallolur mu?
  • 27 Haziran 1997

Bugün Şefik’in (Kahramankaptan) Abant’daki devremülk evine gittik. Zevkli bir gün geçirdik. Yorucu bir öğretim yılından sonra bir günlüğüne dağa gidilince ne yapılır? Biz yürüyüş yaptık, enfes bir geç öğle yemeği…

“Taşra”dan gelen mektup…
  • 20 Haziran 1997

Üç gün önce, Mersin’deki bir okurdan “11 Mayıs” tarihli bir faks aldım. İlginç tarafı şu ki, benim o yazımda tam da anlatmak istediğim şeyin hayret edilecek kadar canlı bir örneğini…

RP’yi kapatmak…
  • 22 Mayıs 1997

Tanınmış Alman vakfı Körber Stiftung 10-11 Mayıs tarihlerinde Bonn'da bir sempozyum düzenledi. Amacı, Almanya'daki Türk vatandaşlarının bu ülkeye uyum (daha doğrusu, uyumsuzluk) sorununu incelemek amacıyla, "Türk Kimliği"ni anlayabilmekti. Bu yazımda…

Değişik bir kent, farklı bir taşra üniversitesi: Mersin
  • 09 Mayıs 1997

Mersin Üniversitesi 28 Nisan-2 Mayıs tarihlerinde "Tarih ve Milliyetçilik" adlı bir sempozyum düzenledi. 50 kadar konuşmacıyla birlikte beni de davet ettiler. Sempozyumun sonunda yapılan değerlendirme toplantısında da söyledim: "Taşra'da Üniversite"…

TÜSİAD Raporu’nu yeniden düşünmek için bir fırsat
  • 29 Nisan 1997

Geçen haftaki yazımda açık kalplilikle itiraf ettim. Türkiye'deki İslamcılar, 11 yaşındaki sübyanları kolundan tutup da şeriatçi beyinyıkama makinelerine (imam-hatip okullarına) artık molla yazdıramayacaklarını görünce işi o kadar azıttılar ki, benim…

Ya Atatürk’ün vasiyeti ne olacak?
  • 10 Nisan 1997

"Başbuğ" Türkeş öldü. Allah rahmet eylesin. Cenazesi devlet töreniyle kaldırıldı. Türkeş 80 yaşındaydı. Bisürü parti, MHP tabanını yutmak için emr-i hakk'ın vâki olmasını gözlüyordu. Özellikle Çiller, bunca zamandır verdiği destek…

Bir ulu konserin içine etmek…
  • 04 Nisan 1997

30 Nisan Pazar günkü ünlü konser, Türkiye'nin azgelişmişler içinde ne kadar olağanüstü özgün ve değişik bir ülke olduğunu bir kere daha kanıtladı. Önce, özgünlük. Azgelişmişler arasında hangisinde (ilan edildiği gibi…

Tarzan güç durumda: Beş artı üç, sekiz eder mi?
  • 27 Mart 1997

Zorunlu ilköğretimin 5 yıldan 8'e çıkarılması yönünde alınan karar ortalığı birbirine kattı. Çok uzun yıllardır ilk kez, şeriatçılar panikte. Çünkü ilköğretim okulları 8 yıla çıkınca, bütün ortaokulların ve liselerin ortalarının…

Bravo Yunanistan!
  • 20 Mart 1997

Herşey, göründüğü kadarıyla, AB içindeki Hıristiyan Demokrat parti liderlerinin 3 Mart günü Brüksel'de yaptıkları zirvede grup başkanı Martens'in Türkiye'ye verdiği mesajla başladı: "Bizim için Türkiye AB'ye tam üyeliğe aday bir…

Vatandaşların bankalardaki paralarına “Adil Düzen” devleti ne zaman el koyacak?
  • 13 Mart 1997

Pazar pazar aranızdan bazılarının keyfini kaçıracağım için (televizyon deyimiyle) "üzgünüm". Önce, aşağıdaki şu listeye bir göz atın. Ama, iyi bakın. Bu kuruluşlardan birine üye iseniz, ödediğiniz aidatlar dahil, kurumunuzun bankalardaki…

Bu memleket gerçekten biraz zor adam olur (yahut) “Meynemo”
  • 06 Mart 1997

En sevmediğim, en aşağıladığım laflardan birini yazıma başlık yapmak zorunda kaldım. Mülkiyeli abim rahmetli Fazıl Kafadar, üstbaşının döküldüğünü söyleyenlere, maaşının kıtlığını belirten bir  "Devlet utansın" çekerdi. Evet, devlet utansın. İnsanları…

Dış politikada alternatif olaylar: Ya maazallah böyle olsaydı !
  • 28 Şubat 1997

Hani, ayıp ama pek matrak bir fıkra vardır, "Maazallah ya gözüne gireydi!" diye biter.  Burada göz, alternatif bir deliktir. Bu hafta size bu fıkrayı biraz değiştirerek, hem de dört fıkra…

Yine anlamadım!
  • 21 Şubat 1997

Hani, bu memleketi iyi tanıdığım halde kafam arasına bazı şeyleri almıyor ya, işte yine bunlardan iki tanesi: 1) Susurluk pisliği şimdiye kadar çözülemedi, çünkü durumları bilen hiçbir yetkili, maçası sıkıp…

Haftanın bulmacası: Üniversite
  • 14 Şubat 1997

Promosyon delikleri tıkanan gazetelerimiz, satış artırmak için durmadan yeni buluşlar yapıyorlar. Bunlardan biri de, çarşaf gibi tam sayfa çapraz bulmaca yayımlamak. Oldum olasıya, bu büyük gazetelerin bir bildiği vardır, diye…

Bu kadın aklanmalıdır!
  • 06 Şubat 1997

Bu sabah gazeteleri okuyoruz, eşim Feyhan düşündükçe anlamlı bulduğum bir laf etti: "Şu kadının aklanma davaları bir an önce bitse de, Türkiye rahatlasa". Ben de biliyorum, hayatta hiçbir şeyin tek…

Yazısız
  • 31 Ocak 1997

29 Ocak 1997 Çarşamba Saat 16.30. Benim uzun boylu komşu şimdi Ankara'dan Meclis'ten telefon etti. Şeamet kuşu mudur nedir, haberi kötü. Bu Oral Çelik denilen hayta, o Susurluk Komisyonu denen…

Türkiye büyük burjuvazisi: Tarihî misyon, nihayet !
  • 24 Ocak 1997

Çok az konuşan yaşlı babam Hüseyin Ekrem Bey'in hayatboyu kendiliğinden dökülen bikaç cümlesinden biri, 27 Mayıs hareketinin hemen öncesinde söylediğidir. O tarihte yalnızca 15 yaşındayım ama, öğrenci olayları abimle ablamın…

Cinsellik ve umut

Polyannacılık mı oynuyorum, yoksa doğru mu düşünüyorum diye zaman zaman kendime sorduğum oluyor. Çünkü şu son zamanlarda Türkiye'de ne olsa, hayra yoruyorum. Bu kadar şer'den ancak hayır çıkar, diyorum. Bendeki…

Casanova’nın ilâcı
  • 09 Ocak 1997

Yazarlar fena halde çâresiz kalmış vaziyette. Susurluk olayı, Türkiye'nin bu hırsız ve katillerden temizlenmesi için elimize geçmiş en büyük, belki de tek fırsat. Onun için, sistem kendini en azından kısmen…

Dışişleri’ne Refah modeli: Bazı mükemmelleştirme önerileri

Yeni Yüzyıl'da yılın ilk günü Özlem Hersan imzalı önemli bir haber çıktı: "Dışişleri'ne Refah modeli". Öneriye göre, giriş sınavına Arapçadan girmek mümkün olacak. İmam Hatiplilere Dışişleri'nin kapısı açılacak. Yurt dışında…

Ne olur, bana bir akıl verin…

"Çocuklarımın bâşı üzerine yemin ederim!" "Çocuklarının başını bırak. Kuran'a el basar mısın, Kuran'a?" "Kuran'a da el basarım!" Bu lafları söyleyenler, gecekonduda kavga eden mahalle karıları değil. Kendilerini temize çıkarmak için…

“Yüce Türk Milleti” deyimi üzerine notlar
  • 13 Aralık 1996

İlk gençliğimde O'nu tarifsiz derecede sevdim, kendimi O'na deliler gibi verdim, O'nunla geçen anlardan her seferinde damıttığım o anlatılmaz zevkleri içmelere doyamadım. Geceleri, ıslak İzmir'in tek sobayla ısıtılan o koskoca…

Paşalar

Ölen, yerine yattı. Yazanlar, yazacaklarını yazdılar. Bir de ben yazayım. Onu radyodan ilk duyup da, kuşkusuz etrafımdakilerin (ailemin) etkisiyle çok beğendiğimde henüz ilkokula gitmiyordum. Tane tane söylüyordu; sesinin güzelliğinin yanısıra…