Baskın Oran

Tarzan güç durumda: Beş artı üç, sekiz eder mi?

Zorunlu ilköğretimin 5 yıldan 8’e çıkarılması yönünde alınan karar ortalığı birbirine kattı. Çok uzun yıllardır ilk kez, şeriatçılar panikte. Çünkü ilköğretim okulları 8 yıla çıkınca, bütün ortaokulların ve liselerin ortalarının yanısıra imam-hatiplerin de ortaları kapanacak.

Bu felâket demek. Çünkü ilkokuldan çıkan 11-12 yaşındaki bülûğa ermemiş, gözü açılmamış sığırcık yavrusu misali sâbi sübyanı elinden tutup istediğin yere yazdırırsın ama, velet 14-15 yaşına gelip de çeşmesi akmaya başlayınca bunu biraz daha zor yaparsın. Bunun için, var güçleriyle direniyorlar. Direnmek biyana, en iyi savunma saldırıdır deyip, saldırıya geçiyorlar. Din eğitiminin artık kreşten başlamasını istiyorlar. MGK kararlarının “iade”sinden bahsediyorlar.

Bu arada şeriatçılar, “uyanık” bitakım müttefiklerden de yararlanıyorlar. Bunların başında da, Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam geliyor.

Mehmet Sağlam’ı taa, dosyama bakıp günüyle söylüyorum, 24 Ekim 1988’den beri iyi izlerim. O tarihte, Bakan Hasan Celal Güzel’in topladığı eğitim şûrasında bendeniz Hasan Celâl’in üniversiteden atıldıktan sonra ortaokul çocuklarına Fransızca özel dersler vererek yaşayan eski Mülkiye sınıf arkadaşı, o ise İhsan Doğramacı’nın hârika çocuklarından ve rektörlerinden biri sıfatıyla bir masanın iki tarafında karşı karşıya gelmiştik. Sonra ben üniversiteye geri dönebildim, ona Yürü Ya Kulum dediler, daha büyük adamlar oldu. Önce YÖK başkanı. Şimdi de bakan.

Bakan ama, zor durumda. Koruyucusu İhsan Doğramacı’nın sayesinde geldiği bu koltuktan durumu daha net görebiliyor artık. Üstadının artık kocadığını, bir ayağının çukura girdiğini görüyor. Pek sevdiği “yükselme, daha da yükselme” oyununda kendisine daha sürekli bir “sponsor” bulması gerektiğini görüyor. Ona çabalıyor.

Bu sponsor, zaten kendisi ölüm-kalım mücadelesi vermeye çabalayan Çiller olamaz. Batan değil, yükselen burç lâzım. Ya askerler olacak, yada şeriatçılar.

Ama şu kör şansa bakın ki şimdi bu iki etkili grup, tam da kendisi bakan (hem de eğitim bakanı!) olmuşken böyle dikenli bir konuda birbirlerine girdiler. Daha da çook şiddetlenecek kavga.

O zaman Mehmet Sağlam ne yapıyor, kimin galip geldiği açıklığa kavuşana kadar yapabilirse gazetecilerden kaçıyor, kaçamazsa demeç istendiği zaman sinirleniyor, demeç vermekten kaçamadığı durumlarda da her iki anlama çekilebilecek bişeyler mırıldanıyor.

Örneğin şöyle bişeyler söylüyor:

“İlköğretimin 8 yıla çıkarılması kararlaştırılmıştır. Bundan dönüş yoktur. Bunun nasıl uygulanacağı konusu üzerinde çalışılmaktadır”. Bu sırada, imam-hatiplerin ortalarının da kapatılıp kapatılmayacağına ilişkin kaçınılmaz soru patlıyor. M.Sağlam aynı anda bir sinirlenip bir tebessüm ederek cevap veriyor:

“Tabii, tabii. Zaten, imam-hatiplerin ortalarının diğer ortaokullardan hiçbir farkı yoktur. Açın, programlarına bakın, sadece iki ders farklıdır, o iki ders de zaten seçimliktir. Bu yüzden bu ortalarda bir değişiklik yapmaya bile gerek kalmayacaktır”.

Hoppala! Ne demek şimdi bu? Sayın Bakan imam-hatiplerin ortaları kapatılacak mı diyor, kapatılmayacak mı diyor?

İkisini de söylemiyor. İkisinin ortası bişeyler söylüyor. Bakıyor, bekliyor, iki etkili gruptan hangisi bastırıp kazanacaksa, onun dediğini yapacak. Kendisini şimdiye kadar en çok 32. Gün’de M.Ali Birand sıkıştırdı, ama M.Sağlam ancak yukarıda söylediğim kadar sıkıştı. Gaz gibi. Daha fazla sıkışmıyor.

Mehmet Sağlam zor durumda. Askerlerden korktuğu için, bitakım başkaları gibi şunu deyip işin içinden sıyrılamıyor:

“8 yıla çıkılacaktır. Ama bunun için mevcut mekânları, yani ortaokulları kapatmak gerekmez. Önemli olan bu 8 yılı aynı binada okumak değildir, ‘netice itibariyle 8 yıl okumak’tır. Çocuk 5 yılı bitirdikten sonra gelir, mevcut ortaokullarda 3 yıl daha okur, 8 yıl zorunlu eğitimden geçmiş olur”.

Mehmet Sağlam güç durumda. İhsan Doğramacı’nın diğer  hârika çocuğu, bugünkü YÖK Başkanı Kemal Gürüz de üniversitede özgürlüğe karşı olmanın doktorasını yapmıştır ama, şeriatçıların bu gözükara gidişinin sonunu gördü. Kampını seçti. Laikliği seçti.

Mehmet Sağlam, kendi kafasına göre sağlam’cı oynuyor. Bütün eller havaya! İyi oynamalar!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı