Baskın Oran

Bravo Yunanistan!

Herşey, göründüğü kadarıyla, AB içindeki Hıristiyan Demokrat parti liderlerinin 3 Mart günü Brüksel’de yaptıkları zirvede grup başkanı Martens‘in Türkiye’ye verdiği mesajla başladı:

Bizim için Türkiye AB’ye tam üyeliğe aday bir ülke değil. AB şu anda Avrupa medeniyeti projesi aşamasındadır“.

Yani, AB’nin solcu ve sosyal demokratlarının tersine Türkiye’yi her zaman desteklemiş olan Hıristiyan Demokratlar, ilk kez, “Türkiye avucunu yalasın, Avrupa medeniyetinden değildir!” anlamında bir açıklama yapıyorlardı.

Aslında, yıllar önce, AB Komisyonu eski başkanı DelorsAB bir Hıristiyan kulübüdür” diye ilk işareti vermiş, Şubat başında ise Hollanda Dışişleri Bakanı van MierloTürkiye için açık konuşalım. Biz büyük bir Müslüman ülkeyi AB’ye almak istiyor muyuz?” diyerek (E.Balcı, Cumhuriyet 7.3.1997) herşeyi en eblehin bile anlayacağı bir üslupta açıklığa kavuşturmuştu.

Martens’in demecinden bikaç gün sonra, “olay” patlak verdi. Yunanistan’ın (Türkiye’ye her fırsatta zartzurt etmekle ünlü) Dışişleri Bakanı Pangalos, 6 Mart’ta Amerika’da, duyanların kulaklarını muayene ettirmelerini gerektirecek bir demeç verdi:

Türkiye kesinlikle Avrupa’ya dahildir. Türkiye Avrupa tarihinin bir parçası değilse, Yunanistan da Avrupa tarihinin bir parçası olamaz!“.

Türkiye’nin AB’ye girebileceğini hâlâ umut eden ve zekâ bakımından Türkçedeki en kibar deyimiyle “saf” olarak nitelenebilecek vatandaşlarımızdan “teşekkür telgrafları” alan bu demeç neyin nesiydi?

Bir kere, yeni bişey değildi. Sadece Yunanistan’ın değil, belki de dünyanın şimdiye kadar gördüğü en akıllı politikacılardan biri olan Başbakan Simitis‘in Aralık 95’deki Kardak krizinden beri devam etmekte olan Türkiye politikasının yeni bir belirtisiydi.

Kardak’daki gerizekâlı kör dövüşünde kendi gerizekâlılarını zaptetmesini bilen Simitis (Kalimnos belediye başkanının çektirdiği Yunan bayrağını o indirtmiştir), örnekleri Türk-Yunan ilişkilerinde daha önce epey görülmüş, ama çoktan beri hiç görülmemişakılcı bir politikayı bir süredir uygulamaya koymuş bulunmaktaydı.

Bir yandan Kıbrıs’ı ve Yunanistan’ı silahlandıran, Türkiye’ye hiçbir konuda hiçbir ödün vermeyen, ama diğer yandan da Türkiye’ye karşı inanılmaz yumuşaklıkta bir görünüm sunan bu politikanın sağlam tarihsel kökleri vardı. Örneğin Yunanistan, hava sahasını 3 milden 10 mile çıkarmayı, İ.İnönü ile T.R.Aras’ın Ekim 1931 Atina ziyaretinden bir ay önce gerçekleştirmiş, karasularını ise Temmuz 1936 Montrö antlaşmasından iki ay sonra 3 milden 6 mile çıkarmıştı.

Simitis, Venizelos‘un bu akılcı politikasının mümtaz bir mirasçısı. Aslında olayı, taa 6 Ocak tarihli Yeni Yüzyıl‘da S.Berberakis  bakın nasıl özetliyor:

Askerî cephede şahinler AWACS’larla iyi bir haberleşme sistemi yaratır ve Orta Ege’de 2-3.000 kişilik özerk bir komando taburu konuşlandırırken, diplomatik cephede güvercinler Türkiye’nin AB’yle ilişkilerini engellemekten vazgeçecek, Ege’de gemi ve uçakların çatışmasını önlemeye yönelik önerileri kabul edecek“.

Daha geriye gidelim. 4 Mayıs 1996 tarihli Türk basınından bir başlık: “Simitis Batı Trakya’da“. Başbakan, Türk azınlık gençlerinin tek bir tanesinin giremediği Yunan üniversitelerine 200 tane Türk gencinin kontenjanla alınacağını duyuruyor.

1 Ekim 1996: “Simitis Batı Trakya’ya ‘GAP’ Vaat Ediyor“. Bölgeye kitlesel yatırım yapılacak.

17 Ekim 1996: “YDP ve PASOK ‘Milli Nedenlerle Anlaştı: Batı Trakya’da İki Partiden de Türk Adaylar Gösterilecek”. Arkasından, Yunan parlamentosuna onyıllardır ilk defa 3 Türk birden giriyor.

Şimdi de Simitis, Türkiye’nin AB’ye girmesi konusunda avucunu yalaması gerektiği artık açıkça ortaya konulunca, Türkiye’nin AB’ye girmesini desteklemeye başlıyor.

Tabii, helâl olsun. Eğer Yunanlı olsaydım, benim yaşlardaki Simitis’in gider elini öperdim.

Benim yaşlardaki dışişleri bakanı Çiller ise ne yapıyor? “Yunanistan 12 mil ilan ederse, 24 saat içinde adalara çıkarım” diyor. “Türkiye AB’ye ya girecek, ya girecek” (Ocak 1997) diyor.

“Halkımız” ise, Fener Patrikhanesinin bahçesine el bombası atıyor (1 Ekim 1996), atan bulunamıyor.

Bravo Türkiye!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı