Baskın Oran

Köşe Yazıları – 2010

Yazıların Tarihleri ve Yerleri Hakkında Genel Açıklama:
1993 öncesi yazılar esas olarak 2000’e DOĞRU dergisinde ve o kapatıldığı haftalarda onun yerine geçici olarak çıkan YÜZYIL dergisinde çıkmıştır.
1993-2000 arası yazılar esas olarak günlük ve haftalık AYDINLIK’ta çıkmıştır.
2000 yılı ve sonrasındaki yazılar esas olarak AGOS’ta çıkmıştır. Şöyle ki: Bu AGOS yazılarının bir kısmı 2004-2006 yılları arasında BİRGÜN’de de çıkmış, 2007’den itibaren de RADİKAL-2‘de çıkmaya başlamıştır.

Buradaki güncel tarihli basın yazıları agos.com.tr | artigercek.com ‘da yayınlanmaya devam ediyor. Geçmişteki yazılar ise t24.com.tr | radikal.com.tr | birgün.net sitelerinde yayınlanmıştı.

2024 | 2023 | 20222021 | 2020 | 2019 | 2018 | 2017 | 2016 | 2015 | 2014 | 2013 | 2012 | 2011 | 2010 | 2009 | 2008 | 2007 | 2006 | 2005 | 2004 | 2003 | 2002 | 2001 | 2000 | 1999 | 1998 | 1997 | 1996 | 1995 | 1994 | 1993 | 1992 | 1991 | 1990 | 1989 | 1988 | 1987 | 1986 | 1985 | 1984 | 1983 | 1982 | 1981 | 1980 | 1979 | 1978 | 1977 | 1976 | 1975 | 1974 | 1973  | 1972 | 1971

Genelkurmay bu cüreti nereden buldu
Genelkurmay bu cüreti nereden buldu?
  • 26 Aralık 2010

Üç kez, devletin verdiği silahları kullanarak Cuma günleri darbe yaptılar. İlk seçimde halk tokadı patladı: 27 Mayıs’ta Adalet Partisi, 12 Mart’ta CHP , 12 Eylül’de ANAP. Artık ders almışlardır dedik, bu sefer…

Yumurta
Yumurta
  • 19 Aralık 2010

[caption id="attachment_3499" align="alignright" width="400"] SBF, 21 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 den bu yana bu tür görüntülere alışık.[/caption] Çok tatsız bir noktaya geldik. Birincisi, gençlerin kendilerini ifade…

Ekme dünyası, biçme dünyası
Ekme dünyası, biçme dünyası
  • 12 Aralık 2010

[caption id="attachment_3507" align="alignright" width="400"] Başbakanın rektörlerle görüşmesini protesto etmek isteyen öğrencilere polisin müdahalesi h l konuşuluyor.[/caption] Mazlumdan yana olmak, mazlumun her dediğine/yaptığına kahve dövücüsünün hık deyicisi gibi arka çıkmak değildir.…

İkinci laikleşme
İkinci laikleşme
  • 05 Aralık 2010

[caption id="attachment_3511" align="alignright" width="400"] Aram Ateşyan ve Egemen Bağış.[/caption] Şu anda, çok kimse farkında değil ama, devlete rağmen Türkiye ikinci bir laikleşme yoluna girebilir. Yine Ermeni cemaati tarikiyle. Hoppalaa diyebilirsiniz. Türkiye zaten…

Dersim: Bir toparlama
  • 28 Kasım 2010

Arı kovanına çomak sokan, sokulur. Normaldir. Ama çok hayırlı bir iş olduğuna kuşku yok. Çünkü Kürt-Zaza meselesi gibi tabulara bir an önce neşter atılması teşhis ve tedaviyi hızlandırır. Üstelik kardeşler…

... Kemalistlerden çektiği kadar
… Kemalistlerden çektiği kadar

Evet, Atatürk hiçbir şeyden çekmedi “Kemalistler”den çektiği kadar. Resimleri esnaf dükkânlarında demirbaş eşya, hatta kaplumbağa kabuğu, gözboncuğu, sarımsak muamelesi göregeldi. Anıtkabri Kâbe, Nutuk’u Kuran oldu. Büstü trenlerde seyahat ettirilip geçit törenlerinde koşturuldu;…

Kurucusunu inkâr eden devlet
Kurucusunu inkâr eden devlet
  • 14 Kasım 2010

[caption id="attachment_3521" align="alignright" width="400"] KCK davasında Kürtçe savunmaya izin verilmemesi, protestolara neden oluyor.[/caption] 4 Kasım Perşembe günü Diyarbakır ’daki KCK davasındayız. Türk ulus-devletinin, kendini kuran antlaşmayı nasıl inkâr ettiğini burada kareler halinde anlatacağım. Sabah…

Âdâb, yâ hû!
Âdâb, yâ hû!
  • 07 Kasım 2010

[caption id="attachment_3528" align="alignright" width="400"] Fatoş Cucu, iş yerinin önünde.[/caption] 26 Ekim tarihli gazete haberi şöyle: “Kadın kuaförü Fatoş Cucu (42) Üsküdar’daki iş yerine geldiğinde, kadın başı fotoğraflarının yer aldığı vitrinine püskürtme boyayla…

Türban saçmalığı fazla uzadı

Harcayacak zerre vakti olmayan bu ülkede, bir sıkım ilke ve bir çimdik mantıkla halledilecek bu konu fazla uzadı. Üç sebepten: 1) Sembol fevkalade önemlidir; yasaklarsan Kürtçe ve türban gibi fetişleştirir,…

Ben böyle yargıyı ihbar ediyorum
Ben böyle yargıyı ihbar ediyorum
  • 24 Ekim 2010

[caption id="attachment_3534" align="alignright" width="400"] KCK davasını izlemeye İtalya dan gelenler herkese özgürlük istedi.[/caption] İzmir’de Sezen Aksu’nun adını duvardan söken Kemalist dincilerin bu sefer de Beşiktaş ’taki sergiye hücum ederek sanat afişini yırtmalarını…

İsrail ve bir ülke daha
İsrail ve bir ülke daha
  • 17 Ekim 2010

[caption id="attachment_3538" align="alignright" width="400"] Filistinliler İsrail in keyfi uygulamalarına karşı çıktıkça, İsrail şiddetin dozunu artırıyor.[/caption] İsrail kötü’den berbat’a doğru kararlı biçimde ilerliyor. Filistinlilerin tapulu toprakları dahil her yere Yahudi yerleşimleri yaymak…

Kutsal Bakire'de Cuma
Kutsal Bakire’de Cuma
  • 10 Ekim 2010

[caption id="attachment_3542" align="alignright" width="400"] PKK propagandası yapmak tan yargılanan Mehdi Tanrıkulu.[/caption] “Namazın ardından kalabalığa seslenen Bahçeli, ‘Dağlarında eşkıya yürüsün diye bu topraklar vatan yapılmadı. Akdamar’da Ermeni kilisesini 95 yıl sonra…

Tophane olayı
Tophane olayı
  • 03 Ekim 2010

[caption id="attachment_3546" align="alignright" width="400"] Tophane deki saldırıdan sonra Kültür Bakanı Ertuğrul Günay mahalleliye çikolata dağıttı ama...[/caption] Sanat galerisinden (muhtemelen) sigara içmek için kaldırıma çıkmış davetlilere mahalleden bazıları saldırdı. Kimilerinin başına dikiş…

Kaçanı kovalarlar ve ısırırlar
Kaçanı kovalarlar ve ısırırlar
  • 26 Eylül 2010

[caption id="attachment_3550" align="alignright" width="400"] Başbakan Erdoğan.[/caption] Eksik olan her şey, netice itibarıyla yanlıştır. Türkiye ’nin içteki büyük sorunu Kürt meselesi. Dıştaki büyük sorunu Ermeni meselesi.  AKP hükümeti alternatifsiz ve rakiplerinden…

Başkanlık rejimi ancak yerel özerkliğe uyar
Başkanlık rejimi ancak yerel özerkliğe uyar
  • 19 Eylül 2010

[caption id="attachment_3556" align="alignright" width="189"] Başbakan Erdoğan, referandumdan gerekli dersi aldı mı?[/caption] Bu küçük referandum, birlikte göreceğiz, boyundan büyük sonuçlara yol açacak. Toplumsal aktörlerin ders almalarına ve almamalarına göre, ama büyük.…

Referandumda yargı ve sol
Referandumda yargı ve sol
  • 12 Eylül 2010

Gecenin saatinde müzik dinliyoruz, yanımızdaki masa kalkarken bir genç kadın yaklaşıyor, “Yetmez Ama Evet” tişörtüme bakarak: “Bunu giymenizi çok ayıpladım. Oysa, faşizme karşı olmayı Mülkiye’de okurken bize siz öğretmiştiniz”. Önce…

Demek ben silahlı örgütüm ha?
Demek ben silahlı örgütüm ha?
  • 05 Eylül 2010

[caption id="attachment_3564" align="alignright" width="261"] Orgenaral Aslan Güner.[/caption] Taraf’ta Mehmet Baransu neredeyse her gün TSK’nın yeni bir skandalını yayınlıyor. Ama bu seferki epey saçaklı. Olayın özü, Genelkurmay 2. Başkanı Org. Aslan…

Bîgünahım deme bari, tövbe kıl bre devlet!
  • 29 Ağustos 2010

Bağımsız Türk yargısı, canım ciğerim Hrant’ın diasporayı tahlil, tenkit ve üstelik tedip için yazdığı 11 makalenin bir cümlesini cımbızladı, “Türklüğe hakaret” kararı verdi. Helal olsun. Bu kararı gerekçe yapan derin…

Türklerin pis kanı meselesini artık öğrensek
“Türklerin pis kanı” meselesini artık öğrensek
  • 22 Ağustos 2010

[caption id="attachment_3571" align="alignright" width="210"] Hrant Dink i mahkum ettiren yazı, aslında kime yazılmıştı?[/caption] Türk devleti, AİHM’den gelen sorulara, Hrant’ın mezarında çırpınmasına sebep olacak, özrü kabahatinden büyük bir cevap verdi. Biraz…

Maazallah, ya bölünmesek?
  • 15 Ağustos 2010

“Ya bölünürsek!” lafıdır gidiyor. Eski arkadaşlarımla, İzmir ’den abim Taşkın’la konuşuyorum, “ AKP geldi ülkeyi böldü, çok kötüye gidiyoruz!” diyorlar. Gerçekten, eskiden ne güzeldi. Böyle ayrı gayrı yoktu. Herkes aynı fikirdeydi. Paşatarlası plajı şezlongunda…

Kabukçu Volkan deniz ürünleri satar: Kabuk, sünger, mercan kolyeler. Güler yüzlü, şakacı çocuk. Dün bana bir e-posta yolladı; Bodrum esnaf geleneğini sürdürüyor. Ama önce, bu gelenek nedir, bizim “Dalavera’nın Bodrum Tarihi”nde Dalavera abimiz anlatıyor: Eşeğe tükürme davası “Şalvarağa’nın furununun önünde o zamanlar çok lâkalar [çukurlar] vardı. Biriken su buz tutardı, don. Eşek geçiyo, hani kekik yağı, nane yağı, elma yağı var ya, Ali Cengiz’in babası Tosunoğlu Memet köylere gidiyo satmaya. Tabii eşek kayıyo, düşüyo, bir kilo elma yağı kırılıyo. Tosunoğlu Memet eşeği galdırıyo, sona bi tokat vuruyo, bi de tükürüyo eşeğe. “Bütün kaptanlar da, o sırada, o Penguen [pastanesi] var ya, orda poyraz havala [havada] güneş vuruyo ya, ısınıyolar. Güldüler. Dediler; hakim bey o kadar duruyo [boş oturuyor], söyleyelim de, çağırsın mahkemeye de, eşeğe niye vurdu bi de tükürdü! Tabii, hakime dediler böle böle; tamam dedi, ver ismini. Bi celp yazıyo hakim, gidiyo celp, “Allah Allah, ben bişey yapmadım, niye şeyapsınlar bene?” diyo. “Tabii, zamanı geliyo, mahkemeye gidiyo. O zamanlar mahkeme şimdiki gibi Hükümet Konağında değil; hani şimdi Baraz Oteli’nin bulunduğu yerin karşısında, mahalle arasında; Kaymakam Sokağının yanındaki sokakta. Mapusane de orda. “Mahkeme günü gidiyo, salona bi bakıyo, bütün arkadaşlar orda. Kıs kıs gülüyolar. Sırası geldi, hakim çağırdı. Namusuna vicdanına falan yemin ediyo, hakim diyo: ‘Sen eşeğe bi tokat vurdun bi de tükürdün’ dedi. O zaman bilmezler ki özür dileyim. ‘Hakim efendi’, dedi, ‘kusura bakma’ dedi, ‘ama benim eşeğin bu kadar akrabası arkadaşı olduğunu bilmiyodum’ dedi. Hakim bey başladı gülmeye. Tabii, salondakiler de gülüyo. ‘Haydi, beraat!’ dedi, kalkıp geldik. Bu adama yaptılar bunu. O zamanlar şaka çoktu.” Popo üzerine çeşitlemeler O zamanlar Bodrum köy imiş; vakit bol. Şimdi tam turizm sezonunun göbeği. Kabukçu Volkan’ın işi başından aşkın; sabaha karşı kapatıyor, Berk kapatmadıysa acele bir tek atıyor, doğru gidip yatıyor. Ama Volkan kışı bekleyememiş, “mütalaamı almak için” bana dün şunu fwd etmiş: “Protokole Girdim Diye Sevinenlerin Dikkatine: Protokol, dilimize eski Latince ve Yunancadan geçme bir sözcük. Daha doğrusu, ‘Proto’ ve ‘Kolos’ sözcüklerinin birleşmesinden türeme bir deyim. Lügat anlamıyla ‘Proto’ birinci demek. ‘Kolos’ ise poponun çoğulu. Birleştirdiğimizde, deyimin tam karşılığı ‘Önde Gelen Popolar’olarak çıkıyor. Toplum içinde yükselip de protokole giren bazılarının zamanla ‘poposunun kalkması’ bundandır.” (Popo’nun yerinde, ortasında ... olan 3 harfli bir kelime vardı, ben müsaadenizle değiştirdim efendim). Önce iki satır etimoloji dersi: Proto’nun anlamı doğru. Baktım, ‘kolos’ da tutkal demek imiş; Fransızca “colle”; biz de ‘kolalamak’ deriz ya. Ama ilişkiyi kuramadım. İstanbul’dan dostum Frango Karaoğlan’ı aradım. Meğer bu kelime, resmî mühür de ihtiva eden, “papirüslerin üzerine yapıştırılan ilk yaprak” anlamında kullanılırmış. Peki bu çocuk bunu nereden bulmuş diye internete girdim. Ahmet Dursun diye birinin blogunda “ÇÜK’ler niye ısrarla protokolosa girmeye çalışırlar” diye bir zevzeklik, hemen altında da Bekir Coşkun’un Habertürk gazetesinde “ÇÜK olmaya bizim de hakkımız var” başlıklı köşe yazısı (19.01.10): “Very Important Person (VIP), yani Çok Ünlü Kişiler (ÇÜK) dünyanın her yerinde varsa da (önemliler aynı zamanda ünlüdür) kendi kendime ‘Bu bakan olmuş ama ÇÜK olamamış’ dedim”. Buyurun, burdan yakın. TDP kitabını güncellerken dünya kadar vaktimi aldı bizim Kabukçu. Acaba dalga mı geçti veletler? Geçen haftaki yazı için epey mektup geldi. 30 yıldır Kanada ’da oturan İstanbullu Haik bey dostum yazıyor: “Yazınızın en hoşuma giden kısımlarından biri de, dalga geçsinler diye, gece kulübünde Feyhan Hanımın elini öpmek için sıraya giren gençler oldu. Gençliğimi hatırladım. Kınalıada, sene 1950-51 olmalı. Biz de böylesine şeyler yapardık. Mesela, arkadaşımızın da bizimle beraber olduğu bir zaman, annesine rastladığımızda, hemen sıra ile elini öper, ‘Nasılsınız Digir Misakyan? Baron Misakyan nasıllar?’ diye boş laflar ederdik. Şu anda hâlâ gülüyorum. Gençlik işte. Ekmek elden, su gölden, babamızın annemizin evinde rahat hayat...” Bunu Feyhan’a okudum, “Yok canım, onlar bizim mahallenin çocuklarıydı, tanıyınca saygıdan öptüler elimi!” dedi. Artık bilemiyorum. Doktrinde tartışmalı bir durum. Haik beycim devam ediyor: “Semt pazarındaki Giritli kadınların konuşma tarzı ve ‘ne bekliyorsun, evlendirsene...’ gibi takılmaları da aynen bizim Ermenilerde olduğu gibi. Kanada’da dahi, bugüne kadar böylesine devam ediyor bu âdetler. Arkadaşlarımızın anneleri (babaları böyle işlere hiç karışmaz), bizi her gördüklerinde, ‘Haydi, güzel bir kız bulalım da çocukları evlendirelim’derler. Virginia yanımda olmazsa, ‘Bir tane de bana bulun da...” diye ben de kendilerine takılırım. O oldu mu, pişmiş kelle gibi, ‘Sağ olun’ der, kısa keserim... İşin sonunda garajda yatmak var!” Haik bey, bahçe konusunda hoş şeyler söyledikten sonra, yine Virginia hanımla bitiriyor: “Virginia da tam Feyhan hanım gibi imiş. Ben de sizin gibi pek kolay kolay laf yutanlardan olmadığım için, Virginia’nın bir kulağı radar gibi devamlı beni tarar. Margaritalar bol olsun!” Vanlı Metin’in kısa CV’si Gelen mektuplar hep Metin ile oğlu Egecan’ı soruyordu. Müşteri seyrelince oturup biraz konuştuk. Soruları ayıklayarak sadece cevaplarını yazıyorum: “72 doğumluyum. İlkokulu okudum. 4’ü kız 4’ü erkek 8 kardeşiz. Benim 1 kızım 2 oğlum var. Egecan burada doğduğu için öyle koyduk. Öteki oğlan orada doğdu, Doğucan koyduk. “Bodrum’a 95’te geldim. 89’da babamla İstanbul’a gitmiştik iş aramak için. 2-3 sene çalışıp askere gittim. Malatyalı bir ablanın yanında çalışıyordum, bahçesine evine bakayım diye aldı beni Bodrum’a getirdi. 5 senedir de Bebek Otel’deyim. Kışları otelin tamiratında, yazları plajında. Yılda 15-20 gün Van’a giderim. Egecan Van’da okur kışları; burada servis parası falan çok tutuyor. Ailem Van’da. Hanım 8 yıl burada oturdu ama kira çok geldi. Kızın adı İpek; o da burada doğdu. Egecan’la otelin koğuşunda yatarız. “Üstte başta pek yoktu İstanbul’a gittiğimizde. Babam pazara götürdü, pantolon aldı, bir de bez ayakkabı. Çalıştığım yerdeki bayanlar güldü. “Bu kız pantolonu, pabucu!”dediler. Çok utandım hocam. Ama müdür duymuş, bana erkek pantolonu, pabucu aldı. Çok sevindim. “Van’ın içinden değil, Özalp’tanım. Evet, 33 Kurşun meselesini bilirim, bizim orada hep konuşurlar; kaçakçılık yapan köylüleri vurdurmuş Muğlalı komutan. Ben de kaçak yaptım; İran ’dan atla mazot getirirdim. Bir gün geldiler, bizim de adamlarımızı geçir, dediler. Baktım her gün bir şey istiyorlar, çıktım geldim. Evet, bizim oraya Org. Mustafa Muğlalı Kışlası yaptılar. Evet, Mayıs ayında arka tarafında patlama oldu; askerler yanlışlıkla bırakmış. 2 çocuk öldü, 3 çocuk yaralı.” Not: Dalavera kitabını karıştırırken, ekmekleri elleyip duran Giritli kadınlara fırıncı Şalvarağanın Ömer’in “Ton kolo su epyases?!”diye bağırdığını görüverdim. Yani, “Kıçını mı tuttun, ne bileyim!”. Bir lamba yandı. Hemen Türkiye ’de Yunanca bilen nadir profesörlerden Engin Berber dostumu aradım. Meğer kolos hani o malum, ortasında ... bulunan 3 harfli kelime anlamına da gelmez miymiş Rumcada! Hadiii, Frango’yu tekrar ararsın, “mütemmim malumat” alırsın: Gündelik konuşmada oramıza kolos, daha “terbiyeli” olarak pisinos/opisthia/popos, anatomide proktos, argoda da patos denirmiş. Ulan Volkan, senin gırgırın yüzünden dünya kadar vaktim gitti, ama ne hayati bilgiler edindik!
Kabukçu Volkan’ın protokolü
  • 08 Ağustos 2010

[caption id="attachment_3741" align="alignright" width="400"] Kabuk, sünger ve mercan kolyeler satan Kabukçu Volkan, Bodrum esnaf geleneğini sürdürenlerden.[/caption]Kabukçu Volkan deniz ürünleri satar: Kabuk, sünger, mercan kolyeler. Güler yüzlü, şakacı çocuk. Dün bana…

Bodrum, bu sefer harbiden!
Bodrum, bu sefer harbiden!
  • 01 Ağustos 2010

[caption id="attachment_3745" align="alignright" width="400"] Bodrum Paşatarlası plajının iki çalışanı: Vanlı Metin ve oğlu Egecan.[/caption] Geçen haftaki “Bodrum” yazıma “Aldattın bizi!” tepkileri geldi. Eh, azcık “alümözlük” (gösterip gösterip de...) yaptığımı itiraf…

Bodrum anlatayım da accık gevşeyin
Bodrum anlatayım da accık gevşeyin
  • 25 Temmuz 2010

[caption id="attachment_3749" align="alignright" width="245"] Poyrazköy davasına tek tip ceketle gelen sanıklar.[/caption] Memlekette olup bitenden benim aklım bulandı gari. Siz de aynı olmalısınız. Biraz Bodrum dinlemek ilaç gibi gelebilir. Manzaramızın bu…

Sivil topluma helal olsun
  • 18 Temmuz 2010

[caption id="attachment_3754" align="alignright" width="400"] Urfa Siverek te tam 17 sivil toplum kuruluşu örgütlenerek ortak bir yürüyüş yaptı.[/caption] İki tarafın da, ‘kendi meşrebine göre’ diyerek söylüyorum, “devlet”i var. Bir de sivil…

Kılıçdaroğlu ile Başbuğ, CHP ile asker
Kılıçdaroğlu ile Başbuğ, CHP ile asker
  • 11 Temmuz 2010

[caption id="attachment_3759" align="alignright" width="271"] Kemal Kılıçdaroğlu ve İlker Başbuğ.[/caption] Kılıçdaroğlu bana çok sempatik geliyor. CHP Genel Başkanı olmadan önce bir de umut verici idi. Özellikle, ABD’nin başına nasıl bir siyah…

Kürtlerin özerkliği meselesi
Kürtlerin özerkliği meselesi
  • 04 Temmuz 2010

[caption id="attachment_3763" align="alignright" width="400"] Radikal ve Taraf ın haberleri.[/caption] Sabahleyin gazeteleri okuyoruz, Taraf’ta sürmanşet: “Kürtler özerklik ilan edecek” (25.06.10). Feyhan, neler oluyor gibilerden baktı bana. BDP’li belediyeler “Merkezi hükümetten tamamen…

PKK ve Yargı üzerine düşünceler
  • 27 Haziran 2010

Son haftanın önemli iki gelişmesi: 1) PKK saldırılarının artarak kentlere inmesi; 2) Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (4. HD), Prof.Mehmet Haberal’ı tahliye etmeyen 9 yargıca 1500’er lira şahsi tazminat yüklemesi ve…

Fahrenheit 451 (veya) Santigrat eksi 18
  • 20 Haziran 2010

Bu işin buraya geleceği belliydi. “Susma! Sustukça sıra sana gelecek!” kuralı yine doğrulandı. “Anayasa Mahkemesi [AYM], anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceleyebilir, esasa giremez” diyen Anayasa md.148, 5 Haziran 2008’de…

"Türk Milleti Adına"...
“Türk Milleti Adına”…
  • 13 Haziran 2010

[caption id="attachment_3775" align="alignright" width="400"] Mahmur ve Kandil'den gelenler Habur'da coşkuyla karşılanmıştı.[/caption] Hem davet et... Malum; PKK’nın içinden 34 kişi, karşı çıkanlara rağmen, Kandil ve Mahmur’dan Habur’a geldi. 19 Ekim 2009. Silahlı herhangi…

İslam hakları yok, insan hakları var

Bizzat ABD’nin, hoşlanmadığı ülkeler için icat ettiği bir terim var: Haydut devlet (rogue state). İsrail’in devlet terörü, silahsız sivilleri bu sefer de uluslararası sularda katletti. Tam bir Jüdeo- faşizm , tam bir…