Yunanlılar musakka’yı sahiplendikleri zaman kızıyoruz da, 1991’den sonra Nevruz’un Orta Asya âdeti olduğunu keşfetmemiz üzerine Kürtlerin kızmasını niye anlayamıyoruz?
Sahi, bir de, niye 1991’e kadar bekledik ki?
* * * * * *
Nevruz Orta Asya âdeti olsa ne yazar, Fars-Kürt âdeti olsa ne yazar? Birincisi doğruysa parçalanmaktan kurtulur, ikincisi doğruysa batar mıyız?
* * * * * *
Televizyonda gördüğümüz gibi, askerî birliklerde ateş yaktırıp erleri üzerinden sırayla atlattırınca, ne olmuş oluyor?
* * * * * *
Nevruz kutlaması kentlerin orta yerine ateş yakıldığı zaman yasaklansa, ama kent dışındaki kimi boş arsalar ateş yakılıp üstünden atlanması için Nevruz kutlamalarına önceden ilan edilerek resmen tahsis edilse ne olur?
* * * * * *
22 Mart 99 tarihli Milliyet’in 12. sayfasında yazıldığı gibi “Yenibosna Hürriyet Mahallesi Menderes Caddesindeki boş bir alanda 200 kişilik bir grup toplanıp lastik yakarak Kürtçe sloganlar” atınca, dağılmaları için polisin havaya ateş açması ve yakalayabildiğini TV’de izlediğimiz gibi meydan dayağı atarak tutuklaması ulusal çıkar açısından ne kadar elzem oluyor?
* * * * * *
Mademki Kürtlerin ortak bir dilleri yok, bu olmayan ortak dili okullarda ders saati dışında seçmelik ders olarak almalarından yada kurslarda öğrenmelerinden niye bu kadar rahatsız oluyoruz?
* * * * * *
Yine 22 tarihli Milliyet’ten tam sayfa haber: “Gazi Mahallesinde Nevruz’a Kan Bulaştı, Güneydoğu’da Olaysız Kutlandı”.
Sayın Ecevit “Güneydoğu Sorunu”nu bir ekonomik sorun olarak gördüğüne göre, bunun İstanbul varoşlarında daha keskin olmasının sebebi acaba ne?
Bu insanların İstanbul’da daha büyük ekonomik sıkıntı çekmeleri mi?
Eğer böyleyse, bunlar ısrarla İstanbul’da kaldıklarına göre mazoşist olabilirler mi?
Bu ülkede her şeyin cezası var da, mazoşistliğin yok mu? Konması düşünülmüyor mu?
* * * * * *
Yine Sayın Ecevit bu “Güneydoğu Sorunu”nun bölgedeki feodal ağalar tarafından çıkarıldığına inandığına göre, sorunun İstanbul’da daha fazla olmasının sebebi ne olabilir?
Acaba Kürt feodal ağalar çaktırmadan büyük kentlere gelip bu insanların arasına sızmış olabilirler mi?
Kürt feodal ağalar İstanbul’a da geldilerse, niçin devlet bunları yakalamıyor? Bunlar tebdil mi geziyor?
Sahi, devlet bu feodalleri niye Güneydoğu’da yakalamıyor da korucubaşı yapıyor? Çünkü orada tebdil gezmezler.
Acaba, acaba, “İstanbul Dükalığı” feodalizme gidiyor olabilir mi?
* * * * * *
Mademki Güneydoğu, insanlarının durmadan dışarı kaçmasına yol açacak bir ekonomik sıkıntı içinde bulunduğu için “Güneydoğu Sorunu” çıkıyor, durmadan dışarıya göç veren gariban Doğu Karadeniz bölgesinde niye bir Laz, çok pardon, bir “Doğu Karadeniz” sorunu çıkmıyor?
Doğu Karadeniz’de feodal ağalar olmadığı için mi?
Peki, burada feodal ağa yok da, radyoda günde kırk kez bağıran “Finduk” cıngılının parasını ben mi tosluyorum?
Devletimiz uyuyor mu?