Baskın Oran

Peki, ne yapacağız ?

Evet, artık konunun tarihsel nedenleri üzerinde durmayı bir an biyana bıraktıracak kadar acil bir soru karşısındayız.  Türkiye’nin Kürt çoğunluklu doğusunda kan gövdeyi götürüyor.

“Bu arada bizim vergilerden yılda yüz trilyon liralık kaynağı da götürüyor” falan demeye kalkmayın, çünkü artık durum bunu devede kulak saydıracak kadar vahim.

Artık, adını dünyaya duyurmak ve Ankara’yı taciz etmek için asker ve korucu öldürmek aşamasını  çoktan aşmış olan bir Kürt milliyetçiliği var. “Bıyığın faşist bıyığı ha!” diyerek, “Kürtçe bilmiyorsun ha!” diyerek, “Burası Türk köyü!” diyerek, “Sen öğretmensin ha!” diyerek insanları her gün düzünelerle katlediyor .

İşler zıvanadan çıkıyor, derken, çıktı. Bir yandan devletin güçleri güneydoğuyu “oturulmaz” hale getirmeye dayanan ve orayı gören ANAP milletvekillerini bile resmen şoka sokan “Lice Modeli”ni yaygınlaştırırken, diğer yandan da Türkiye’nin batısında Türk milliyetçiliği Kürt milliyetçiliğine kafiye tutturma havasına girdi. PKK’den kaçan Malazgirt’li Kürtleri Denizli’nin Tavas ilçesinden kovuyoruz.  Galatasaray’ın  zafer kutlamaları şamatasından yararlanıp   Bursa’da  DEP il merkezi kundaklıyoruz. Belki de en vahimi, Özel Tim’e personel aramak için ilan verirken “Türk vatandaşı olmak” değil, “Türk olmak” koşulu arıyoruz. “Bölücülük” ve “ayrılmacılık”, her iki tarafta da doludizgin gidiyor ve birbirininkini sürekli azdırıyor.

Korkunç bir gidiş bu… Arkamızda kalmış bu kadar korkunç bir durum anımsanmıyor. Ama, daha da korkuncunun önümüzde ortaya çıkacağı bekleniyor. Ürkünç olan da bu ya.

Ne yapacağız? Şiddet şimdiye kadar hep şiddeti doğurdu. Bundan sonra daha da fazla doğuracak, çünkü artık taraflar Devlet ve PKK değil, Kürt halkıyla Türk halkı. Bundan sonrası, iç savaştan başka hiç bir şey değildir ve Türkiye’deki son Kürt erkek ve kadınını kesmedikçe Kürt milliyetçiliğinin sona ermeyeceği anlaşılmıştır. Kesmeye hazır mısınız? Bir daha soruyorum, hazır mısınız?

PKK bu noktadan sonra artık istese de ateşkes ilan edemez. Hem kendi aşırılarına söz geçiremez, hem de devletin bundan yararlanarak kendisini bitirmesinden korkar. Üstelik, iki aylık ateşkes sırasında Ankara’dan hiçbir reform belirtisi görülmemişti.

Ankara da ateş kesemez. Bunun, devletin aczi ve diz çökmesi olarak yorumlanmasından korkar.

Peki, ne olacak? Ne olacağız? Cumhuriyetin kuruluşundan yetmiş yıl sonra iç savaş gibi bir musibete yazgılı mıyız biz?

Acaba, şimdiye kadar yapılanın ve kötü sonuç verenin tersini denesek? Hayal bu değil mi, şöyle yapılsa:

Birincisi,  (yalnız Kürtlere değil) tüm yurttaşlara istediği dilde özel yayın ve eğitim yapma, enstitü ve vakıf kurma vb. olanağı verildiği ilan edilsin. Korkmayın, kıyamet kopmaz. Kürtlerden başkası da bişeycik kurmaz. İngiltere’de Galler’de yerel dille yayın yapan televizyonlar reklamsızlıktan kapanma noktalarında. Türkiye’de Kürtçe kaset satışı, yasaklama dönemini fellik fellik arıyor.

İkincisi, (yalnızca Kürt çoğunluklu bölgelere değil) tüm Türkiye’ye yerel yönetimler bazında ademi merkeziyetçi yetkiler tanınsın. Korkmayın, güneydoğuda PKK  tekeli oluşmaz. Tam tersine, getirilecek özgürlük ortamı içinde  altı ay  zarfında PKK’ye rakip çıkacak  kaç tane legal Kürt örgütünün faaliyete geçeceğini görürsünüz.

Üçüncüsü, Kürt çoğunluklu bölgelere bir başlangıç olarak derhal  yüz trilyonluk ciddi bir yatırım paketi açıklansın ve bunun kaç kişiye iş olanağı yaratacağı belirtilsin. Merak etmeyin. Ankara Sanayi Odası’nın son hesaplarına göre bu rakam, “Güneydoğuda yaşanan terörün devlete yıllık maliyeti”nden ibarettir.

Dördüncüsü,  koşulsuz ve tam bir af ilan edilsin. Merak etmeyin, bu af, kızdıracağı şehit ailesi sayısından çok daha fazla “olası şehit” ailesini hoşnut edecektir.

Beşincisi, gerekirse, Suriye’yle yirmi yıllık bir su anlaşması yapılsın. Merak etmeyin, DSİ uzmanları otuz yıldan önce Türkiye’de bir su darlığı beklemiyorlar.

Altıncısı , bu reform paketinin uygulanması, PKK’nin silahı bırakması koşuluna bağlansın ve bu tarihten on gün sonra uluslararası gözlemciler davet edilerek yürürlüğe konsun. PKK silahı bırakmazsa, Ankara’nın girişeceği harekat uluslararası alanda artık hiçbir engellemeyle karşılaşmayacaktır.

Bu paket Türkiye’mizi parçalanmaya mı götürür?

Asıl  şu anda doludizgin paramparça olmaya gidiyoruz be! Yeter artık!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı