Baskın Oran

Kürt Haberlerinin Dışındaki Türkiye

Geçmiş yazılarıma baktım, çoğu Kürt sorunuyla ilgili. Bu ülkenin orantısız biçimde en büyük derdi bu olmakla birlikte, Türkiye’nin başka problemleri de var, bu hafta biraz da onlara bakayım dedim.

Bırakın gündelik yaşamı, ortada rejimi değiştirmekte (ve tehdit etmekte) olan sorun yumakları ayağımıza dolanıp duruyor ve biz tüm dikkat ve enerjimizi Kürt konusuna harcadığımız için bunları gazetelerde manşet olarak okuyup geçiyoruz, manşet altını bile okumuyoruz. Kürt sorununu çözecek hiçbir reform paketi getirmeme inadının Türkiye’ye verdiği korkunç zararlardan biri de bu.

1985 başından beri tek gün aksatmadan tuttuğum bir gazete kesiği arşivi var. “Iç Politika” dosyasını, 37 insanın katledildiği Sivas olaylarından bu yana şöyle bir tarıyordum, epey ibret-i âlem şeyler olmuş. Bu haberlerin şimdiye değin yalanlanmamış olanlarından birkaçını size de okuyayım mı? Merak ediyor musunuz?

Ben çok küçükken, doksanını aşkın olan anneannem (“ninem”), canı sıkıldıkça, “Oğlum, vukuat varsa oku da dinleyim!” der, bana gazete okuturdu. Sırf “vukuat” (vak’alar, olaylar) okumak yerine, kendime engel olamadığım bazı yerlerde “meşruhat” (şerhler, açıklamalar) da eklersem, idare edin:

1) “TBMM Araştırma Komisyonu raporunun Nokta dergisinde yayınlanan raporuna göre, Sivas’ta halkı tahrik eden Islami bildiriler yerel gazetelere Emniyet’in 23 85 37 numaralı faksından geçildi” (Cumhuriyet, 18.7.93)
Dört aydır bu işten bişey çıkmadığına göre, ya TBMM Raporu yalan, ya da Emniyet’in böyle bir “tahrik” yapması sakıncalı bulunmamış.

2) “Evren, ABD’deki prostat ameliyatının Meclis kararıyla yapıldığını söyledi” (Milliyet, Açık Pencere ve Cumhuriyet, 5.8.93)

Bir tablosu 500 milyon liraya satılan büyük ressam Ahmet Kenan Evren’e derin saygım olduğundan, bu konuda espri falan yapmayacak, yalnızca sözlerini sadıkane aktaracağım. Prostat hastalığı ve özellikle kendi prostatı konusunda ayrıntılı bilgi veren Evren, “Belli yaşın üzerindeki erkeklerde prostatın yanı sıra kalın bağırsak kanseri oluyormuş. Kadınlarda ise meme ve rahim kanseri oluyormuş. Tabiat denge kurmuş. Iki ona, iki ona” dedi.

Gazetecilerin sorduğu “Atatürk, ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ dediği halde, Atatürkçü bir eski cumhurbaşkanı olarak siz niye dışarıda ameliyat oldunuz?” gibi lüzumsuz bir soruya da “Bizde yetenekli doktorlar var, ama bakım iyi değil. Bizde teknoloji geri, ama doktorlarımız iyi. Üstelik, Gülhane Askeri Tıp Akademisi buna karar verdi” dedikten sonra, Musa Ağacık’ın aynı nitelikteki sorusuna daha anlamlı bir yanıt verdi: “Atatürk döneminde sadece tren vardı. Trenle de Amerika’ya gidilmez ki”.

Haberde, ameliyatın 12 Temmuz’da gerçekleştiği, Evren’in doğum tarihinin ise 17 Temmuz olması yüzünden 7. Cumhurbaşkanımızın “Doğum günümde ölecek miyim?” korkusuna kapılarak çarpıntı geçirdiği, bu yüzden de hastanede bir hafta fazla kaldığı kendisinden öğrenildi . Bilindiği gibi, “7” rakamının zat-ı âlilerinin hayatında büyük önemi vardı ve 17 Temmuz 1987 Cuma günü ezcümle şunları söylemişlerdi:

“Bugün 17 Temmuz. Benim doğum günüm. 7 rakamının hayatımda çok önemli bir yeri vardır. 17 Temmuz 1917 tarihinde doğdum. Yani 1917 yılının 7. ayının 17. günü. 7 yaşında okula başladım. 17 yaşında Harp Okuluna girdim. 27 yaşında evlendim. 227. Alayın 57. bataryasında görev yaptım. 12 Eylül, cumhuriyetimizin 57. yılına tekabül ediyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin 17. Genelkurmay Başkanı ve 7. Cumhurbaşkanı oldum. 7 Aralık l983’te ilk defa TBMM’de hitap ettim. Kaldığım Tandoğan Apartmanının numarası da 17 idi. 17 Temmuz 1987’de 70. doğum günüm”.
Netice-i kelâm, üçüncü cildi yazmamakta direniyorum ama, hazret son günlerde fena zorlamaya başladı.

3) “Helsinki Daimi Izleme Komitesi, Türkiye’de zorla yapılan bekâret denetimlerini incelemek üzere bir heyet gönderdi” (Milliyet, 15.7.93)

Türk “yetkililer” gene Avrupalıların önünde. Gâvurların akılları başlarına, ancak Sliver filmindeki röntgen sahnelerini izledikten sonra gelmiş olacak.

4) “Belçika’da Türk çocuklarına zorla Hıristiyan ismi veriliyor” (Türkiye, 9.8.93)

Eh, hep biz Kürt kökenli vatandaşların çocuklarına Türk adı verecek değiliz ya. “Etme, bulma” dünyası.
Bu ufuk turu kolay bitesi değil. Yarın daha özel bir alanda devam edeceğiz.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı