Baskın Oran

Kosova ve Türkleri

Tam derse giriyorum, yanıma kısa boylu, topluca, sarışın ve sevimli bir çocuk geldi. İkinci sınıf öğrencisiymiş:

“Hocam, ben Kosovalıyım, sizinle konuşmak istiyorum” dedi.

Dersten sonra geldi. Neden Türkiye’de basının Kosova’daki Türklerden söz etmediğini, benim de bu konuda niçin yazmadığımı sordu. SBF Dergisinin Ocak-Aralık 1993 sayısında bu konuda iki uzunca makalem bulunduğunu, ayrıca daha geçenlerde Aydınlık’ta “Kosova’nın Kamburları”nı yazdığımı söyledim.

Sonradan düşündüm: Şu anda herkes, özellikle de İslamcılar, Kosova’daki Arnavutları konuşup yazıyor. Ben de oradaki Türkleri yazayım, çünkü onların durumu Arnavutlardan zor. İki nedenle:

Birincisi, Arnavutlar Kosova’nın yüzde 90’ını oluşturmak sayesinde (ne kadar baskıya uğrasalar da) güçlü durumdalar ama, Türkler yalnızca 12.000 kadarlar ve bu yüzden çok edilgin durumdalar.

İkincisi, Kosova’daki Türkler hem Sırp yönetiminin, hem de Arnavut çoğunluğun baskısı altındalar.

Balkanlara Osmanlı işgaliyle gelen Türk varlığı Balkan hezimetinden sonra çok azaldı ve zayıfladı. İkinci Dünya Savaşından sonra, Türkler ülkeyi kurtaran komünistlerin yanında çarpışmadığı için burada “kurucu unsur” sayılmadı ve savaştan sonra Yugoslavya’dan hak alamadı.

Kosova Türklerinin bu durumu, Arnavutluk’un Yugoslav birliğine dahil edilemeyeceğinin kesin anlaşıldığı 1951 yılından sonra değişti. Yugoslavya Türkleri resmen tanıdı, kültürel haklar verdi (Bugün de Tan gazetesi çıkıyor).  Ama Tito’nun Sırp unsuru zayıflatmak için getirdiği 1974 özerkliğinden sonra Arnavutlar Kosova’ya iyice sahip olunca, Türkleri asimile etmeye başladılar. Şöyle:

“Çocuğunu Arnavut okuluna yolla, Arnavutça üniversite bile var. Çocuğun kolay iş bulur.”, Biz din kardeşiyiz. Türkçe’ye ne lüzum var, Arnavutça konuşun.”, “Sen-ben ölünce bizi hoca gömecek, gavuru papaz gömecek.”, “Gavur aynı bıçakla seni-beni kesecek.”

Dikkat edilirse, “Sırp” demiyor, “Gavur” diyor. Müslümanlığı, Türkleri asimile etmekte kullanıyor. Yunanistan’da Pomaklar, Makedonya’da da Torbeşler Müslümanlık nedeniyle Türklüğe kendiliklerinden asimile oluyorlar ama, burada örtülü bir zorlama var.

1946’da soyadı yasasının çıkışından sonra da aynı şey oluyor. O sırada dizginler Arnavutlarda olduğundan, Türklere Arnavut soyadı münasip görüyorlar. Daha önce Sırpça verilen (“yeviç” son eki) soyadları şimdi “i” son eki almaya başlıyor. Örneğin, buradaki Türk Demokratik Birliği (TDB) kurucusu Sadık Tanyol’un babası Danyal Peygamberi soyadı olarak almak istemiş, “Danyoli” yazmışlar (Arnavutça dan=ayırmak, ul=yol). Bizim Doğu’da zorla Türk adları verdirdiğimiz gibi.

Arnavutlar kendilerini güçlü hissettiği oranda, bu yumuşak asimilasyon ve baskı yerini sertliğe de bırakabiliyor. Örneğin, benim oralarda inceleme gezisi yapmamdan hemen önce, Eylül 1991’de Prizren’de Arnavut çocuklar Türk çocukların ardından “Miloş” (Miloseviç) diye bağırarak koştular. Çünkü bu çocuklar Arnavutların okul boykotuna katılmamışlardı. Örneğin, orada tanıdıklarımdan Cemali Krüezi (bu soyadı da Arnavutlarca verilme) TDB adayı olarak seçimlere katılınca, çocuğunun okul arkadaşlarına ana babaları şöyle diyor: “Bahriye’yle oynamayın! Onun babası gavur olmuş!”. Çünkü Arnavutlar seçimi boykot ediyor.

Netice-i kelam:

Kosova’daki Arnavutlar özerklik falan değil, basbayağı bağımsızlık istiyorlar. Oysa:

1) Balkanlar gibi kimin eli kimin cebinde belli olmayan bir yerde sınırlarla oynamaya kalktın mı, kimin elinde ne kalır, belli olmayabilir. Unutmayalım, bu bölge “parçalanma” deyiminin pabucunu dama atan bir siyasal tarih terimi yaratmış bölgedir: “Balkanlaşma” (Balkanization). Kosova için tek çözüm yolu, geniş bir özerklik.

2) Kosovalı Türkler, Kosova’nın Arnavut yönetiminde bağımsız olmasından haklı olarak çok korkuyorlar, söylemiş olayım.

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı