Baskın Oran

ABD politikası başarısızlığa niçin mahkum?

“Eşya” kelimesi “şey”in çoğulu olduğuna göre daha Türkçeleştirilmesi mümkün ama, deyim şöyle yerleşmiş: “Eşyanın tabiatına aykırı olmak”.

ABD’nin Coşkun’luğuna karşı söylenecek her şey söylendi; en önemlisi en sona kaldı: Eşya, bu kadar zorlanmayı kaldırmaz. Amerika eşyanın tabiatına aykırı hareket ediyor.

En azından iki açıdan:

1) Terörün Tabiatı Açısından: Bu olağanüstü saldırganlığı ABD, “terörü yok edecek” diye meşrulaştırıyor. Oysa bu politika, terör’ün tabiatına aykırı:

Bir kere, ABD gözüdönmüş bireyleri kendisine düşman ediyor. Columbia uzay kazasında 7 astronot ölünce ABD yasa gömüldü. Şimdi bu gözü yaşlı ülke, Irak’ta yaklaşık 700.000 masum sivili öldürecek. O  zaman, seyreltilmiş uranyumlu bombalarla kavrulmuş gecekondulardan sendeleyerek çıkacak 18 yaşındaki kamikazeler ABD kurumlarını, şirketlerini, vatandaşlarını, sempatizanlarını vb. her yerde vurmaya başlayacaklar. Saddam uğruna değil tabii; “kan davası”, “gavur” ve “şehit” kavramları uğruna. Çok üzücü, ama “Allah’ın emri”…

Bu durumda, örgütsel terör belki önlenebilir ama, bireysel terör önlenemez. Uçağa girerken bavulunuzu göstermeniz isteniyor, çünkü “rasyonel” düşünen biri olarak bombalı bavulunuzu kendinizle aynı uçakta istemezsiniz. Bu gençlerin “rasyonel” davranması zor.

ABD bu terörü başka ülkelerde hiçbir biçimde önleyemez. Kendi toprağında önlemeye kalktığında da “Amerika Özgürlükler Ülkesidir” sizlereömür olacak ve zaten terörün asıl zaferi de o zaman gerçekleşecek. Veya, ABD’nin asıl yenilgisi.

İkincisi, ABD nevridönmüş yığınları kendine düşman ediyor. SSCB varken, “Amerika olmasın da Rusya mı olsun?” gerizekalılığı geçerliydi ve ABD bundan yararlanıyordu. Şimdi bundan da yoksun bir ABD’yi haklı çıkartabilecek tek bir bahane bile yok. Şimdi de, 11 Eylül’le tamamen ilgisiz bir Irak’a karşı, eğer işgali sırasında direniş görürse, nükleer silah kullanacağını ilan ediyor. Son eksiği tamamlıyor…

Bu nedenlerle, artık tüm dünyada “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi!” çığlıkları ardı arkası kesilmeyen tsunamiler halinde gelecek. 19. Yüzyıl klasik emperyalizmine 21. Yüzyılda dönmenin fiyatını ABD’nin nasıl ödeyebileceği belli değil. Komünizm öcüsünün artık olmadığı, terörün durmadığı, ekonomisi sürekli kötüye giden bir dünyada hiçbir Amerikan şirketi gönül rahatlığıyla yatırım yapamayacak. Amerikalı turistler veya Amerikanca yazılı tişört giyenler rahat dolaşamayacak. ABD, dost ve müttefik ülkelerdeki ilkokul çocuklarına Amerikan amblemli süttozlarını rahatça yollayamayacak.

Acaba o zaman, vaat edilenlerin olmadığını gören Sokaktaki Amerikalı “Why in the hell do they hate us?” (bizden niye nefret ediyorlar yahu?) diye şaşırmaya devam mı edecek, yoksa o da haykırmaya mı başlayacak.

2) Uluslararası Sistemin  Tabiatı Açısından: ABD saldırganlığının  temel amacı, düşmanın petrolüne el koymaktan çok, dost dünyayı korkutarak “Tek kalmak”. Oysa, bu uluslararası sistemin tabiatına aykırı.

Hegemon Devlet Terörü şu anda herkesi sindirdi ama, bu yılgınlık ilelebet süremeyeceğine göre, ne olacak? Ne olacağı, uluslararası ilişkiler ders kitaplarında var:

Dünyaya ekonomisi/ordusu/kültürüyle sözünü geçiren ülkenin bu hegemonluğu tarihte 25-60 yıl arası sürüyor. Çünkü hem bu pozisyonunu kaptırmamak için çok fazla enerji harcıyor, hem Eşya’nın uluslararası doğası Tek Kutupluluğu kaldırmadığı için durmadan rakipler (challenger) ürüyor, hem de bu ikisinin birleşmesi Hegemon Devlet’in sonunu hızlandırıyor. İhsan dağıtmak yetmiyor, korku salmak sürekli olamıyor.

Hatta, bu kadar korku salmak Hegemon Devlet’in sonunu çabuklaştırıyor. Dünyada şimdiye kadar bu denli Tek Kutuplu bir durum hiç oluşmadı. Bu denli korkutucu devlet hiç çıkmadı. Şimdiye kadar bir Hegemon Devlet hiç bu kadar saldırgan olmadı. ABD yalnızca 1945-75 arasında 215 kez askerî güce başvurdu (D.Kavukçuoğlu, Cumhuriyet, 04.02.2003). Amerika görülmemiş bir etki yapıyor. İşte, en çok da bu yüzden başarısız olacak Amerikan politikası. Rakipler fazla korktu çünkü.

Felsefe’nin gerçekten azgelişmiş olduğu tek gelişmiş ülke, ABD’dir; uluslararası çapta hiçbir filozof yetiştirmemiştir. Herhalde bu nedenledir, Amerikalılar diyalektik kavramını bilmez; en fazla bilen de “çelişkili veya zıt fikirleri yanyana getirmek” diye anlar. Her Eşya’nın, kendi zıddının tohumunu kendi karnında taşıdığını hiç işitmemiş oldukları bir yana, Amerikalılar her etkinin kendi tepkisini otomatik olarak doğurduğunu da anlamamışlardır. O tepkiyi 11 Eylül’den sonra gösterirken bile.

Bu sefer muhtemelen anlayacaklar. Üstelik, etki ne kadar şiddetli olursa tepkinin o kadar şiddetli olacağını da. Baba Diyalektik Amerikalılara bile öğretecek.

ABD politikası, eşyanın tabiatına karşı yürütüldüğü için başarısızlığa mahkum. “Irak’ı haritadan silse bile” değil, sileceği için Mağlup Sayılacak Bu Yolda Galip.

Dünyanın canına okuduktan sonra.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı