Baskın Oran

1 Bağımsız Meclis’e bedeldir: Belgeler

Laf veya latife olsun diye söylemedim. Gerekçeleriyle ve belgeleriyle anlatacağım.

Önce, iki şey söyleyeceğim: Birincisi, bütün milletvekilleri gibi Bağımsızlar da gündem dışı 5 dakika söz isteyebilirler ve ayrıca her an soru önergesi verip bakanlardan cevap isteyebilirler. İkincisi, işin başından beri söyleyegeldim, bendeniz parlamento içinde “parlamento-dışı muhalefet” olanaklarını da kullanacağım. Komisyonlarda ve genel kurulda engellenirsem geçeceğim yandaki odaya, orada yapacağım bir basın toplantısı. “Milletin kürsüsünden şu önemli şeyleri söyleyecektim, söyletmediler, lütfen not alınız ve kamuoyuna yansıtınız”. Bunu, yanıma ezilmiş-dışlanmış temsilcilerini de alarak Kızılay meydanında bir saçak altı bulup da yapacağım. Bu saçak altı, mesela, Sakarya Caddesi’ndeki Kumsal lokantası bile olabilir.

Ama bugün çok daha ilginç şeyler anlatmak istiyorum. Belgeleriyle. Bunları bilmediğinizden eminim çünkü bugüne kadar Meclis gerçek Bağımsız hiç tanımadığı için bunlar hiç kullanılmadı. Çünkü şimdiye kadarkiler ya aşiret reisleriydi, ya partilerinden atılan veya istifa edenler. O kadar bilinmeyen şeyler ki bunlar, açık söyleyeyim, kampanyamızın hukuk danışmanlığını yapan avukat arkadaşlarımızdan biri, Akın Atalay aceleyle araştırıp iletene kadar bendeniz de bilmiyordum. Daha kimbilir neler çıkartacağız işin içine girince.

***

1) Bir Bağımsız olarak, üyesi olmadığım halde istediğim komisyonun toplantılarına katılabilirim ve söz alıp konuşabilirim. Her komisyonun belgelerini elde edebilirim (TBMM İçtüzüğü Md..31).

2) Üç çok önemli komisyon Bağımsız üyeleri de içermek zorundadır: a) Plan ve Bütçe Komisyonu (Anayasa, Md.162); b) KİT Komisyonu (KİT’ler ile Fonların TBMM’ce denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, Resmî Gazete tarih 09.04.1987, no.19426); c) İnsan Hakları Komisyonu (İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Kanunu, Resmî Gazete tarih 08.12.1990, no. 20719).

3) En önemlisi: İstediğim konuda yasa önerisi verebilirim (TBMM İçtüzüğü Md.74). Eğer ilgili komisyon bunu 45 gün içinde sonuçlandırmazsa doğrudan Genel Kurul gündemine girer. Orada konuşma hakkım var (TBMM İçtüzüğü Md.37).

***

Bütün bu hukuksal olanaklar ne demek biliyor musunuz? Muazzam bir şey demek. Çünkü iktidar partisi milletvekillerinde bile bu olanaklar yok. Hemen anlatayım. Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde 11.06.2007 günü durumu “Neden Aday Olmadım?” başlığıyla acı acı yazan Prof. Yakup Kepenek’e kulak verelim:

“(…) genel başkanların ‘tek seçici’ olmaları ve bu nedenle milletvekillerinin parti yönetimlerine mutlak olarak bağımlı kılınması, yasama ve denetim görevlerinin yapılmasını, uygun deyimle, dinamitleyen ana etkendir”. Yani bir milletvekili bir yasa önerisi verebilmek için önce “genel başkan” diye anılan firavunun iznini almak zorunda.

“Bir de partilerin Meclis Grupları var. Milletvekilinin hangi komisyonda görev alacağına grup yönetimi karar verir. Genel Kurul’da konuşma olanağı bulunması ya da Meclis dışı görevlendirme de yine lidere yakınlık ‘ilkesine’ göre grup yönetimince karara bağlanır. Milletvekilinin yasa teklifleri ve denetimle ilgili önergeleri, Meclis Başkanlığı’na gönderilmeden ‘önce’ grup yönetimlerince onaylanır. Pek çok yasa, araştırma ve gensoru önergesi, çoğu kez hiçbir gerekçe gösterme gereği bile duyulmadan milletvekilinin kendi Meclis Grubu yönetimlerince ‘incelemeye alınıyor’, bekletiliyor”. Yani, milletvekilleri bir yasa önerisi verebilmek için bir de kendi grubunun onayını almak zorunda.

***

Benim başımda ne bu firavun var, ne bu grup denilen “lidere yakın zevat” mekanizması. Benim vicdanımdan başka hiçbir denetlenme makamım yok. Her istediğim konuda, seçmenimden gelen bilgiler ve şikayetler doğrultusunda uzman arkadaşlarımın hazırlayacakları yasa önerisini çat çat veririm; kimsecikler engel olamaz. Eh, geçmişimiz sayesinde bizde uzman da eksik değildir, şükür.

***

Önce, “Bağımsızlara oy vermeyin, nasılsa kazanamazlar, çöpe gitmesin” dediler.

Baktılar durum ciddi, “Onlar zaten gereken oyu şimdiden sağladılar, daha fazla vermeyin ki gerisi çöpe gitmesin” orijinalliğini buldular.

Daha ciddileşince, “Oyumuzu bölüyorlar!” diye figana başladılar.

Kendilerinin bugüne kadar ne yaptığına bakıp utanmadan, şimdi de “Tamam ama, seçilseler bile ne yapabilirler?” diyorlar.

Bunları anlatın onlara. Lütfen susturun onları artık. Bari sussunlar artık.

 

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı