En sevmediğim, en aşağıladığım laflardan birini yazıma başlık yapmak zorunda kaldım. Mülkiyeli abim rahmetli Fazıl Kafadar, üstbaşının döküldüğünü söyleyenlere, maaşının kıtlığını belirten bir “Devlet utansın” çekerdi. Evet, devlet utansın. İnsanları böylesine korkular içine koyup insanlığından çıkaran zihniyet utansın.
Bir süredir Milli Piyango İdaresi (MPİ), biletlerin üzerinde “Folklorumuz” dizisini başlattı. Örneğin 9 Mart biletlerinde, halk oyunu fotoğrafının üstünde “Artvin-Uzundere” yazıyor.
28 Şubat tarihli basından öğrendiğimize göre, 19 Mart biletlerinde de “Bingöl-Meynemo” yazıyor. Daha doğrusu, yazıyor idi. Şimdi artık yalnızca “Bingöl” yazıyor. MPİ, şimdi bir anlığına aklınıza mukayyet olun, “Meynemo” kelimesini tam 3.300.000 (yazıyla, üç milyon üç yüz bin) bilet üzerinde karalattı.
Aslında, aklınıza mukayyet olmanız gereken husus, karalamanın kendisi değil, gerekçesi.
Olay kısaca şu: Bu Bingöl oyununun adı aslında “Meryemo“. Yani, İsa Peygamberimizin muhterem ve bâkire validelerinin adının sonuna bir “o” harfi koyun, Hasso yada Memo gibi, işte öyle. Ama yanlışlıkla Meynemo diye dizilmiş ve basılmış. Biri bu kelimenin Kürtçe olduğunu iddia edince MPİ Bingöl valiliğine yazı yazarak bilgi istemiş, gelen yanıtta kelimenin herhangi bir anlamı bulunmadığı belirtilmiş, fakat MPİ “riske girmemek için” tutup kelimeyi karalatmış. Çünkü tekrar bassa, devletin 5 milyarı boşa gidecek.
Şimdi arkanıza yaslanın, ben bu işler olurken tesadüfen oradaydım, meseleyi size anlatıvereyim:
MPİ genel müdürü o sabah makamına daha yeni gelmiştir. Özel kaleminden geçerken kahvesini söyler, sonra da gazeteleri okumaya dalar.
O sırada, üç kat aşağıda bir trajedi geçmektedir. Biletlerin basımından sorumlu olan memur o sırada masasına yeni oturmuştur. Odasında bulunan diğer arkadaşları kendisine durumu derhal yetiştirince hazrette şafak atar. Şimdi üslerinden fena fırça yiyecektir.
Yüreği ağzında, biletlerden birini eline alıp kara kara düşünceye geçtiği sırada, yan masadaki arkadaşı lâfa girer:
“Yahu, sırf dizgi hatası olsa iyi. Bizim bacanak askerliğini Bingöl’de yaptı, Meynemo diye hakkaten bir kelime var Kürtçede ve ne demek biliyor musun? ‘Ananı sinkaf ederim’ demek!”
Bu sefer sağ masadaki atılır:
“Bırak ulan, adam zaten üzgün, dalga geçme. Durum ciddi. Meynemo Kürtçede ‘Özgürlük’ anlamına gelir. ‘Kürdara Azadi’ gibi bişey yani“.
Memurda hoşafın yağı kesilmiştir. “Ben tuvalete kadar gideyim” der. Korkudan birdenbire çişi gelmiştir ama, şimdi onu yapacak sıra değildir. Bir can havliyle kendini genel müdürlük makamına atar:
“Efendim, 19 Mart biletlerimizde maalesef bir dizgi yanlışlığı olmuş, maalesef bendeniz farkedememişim, bugünlerde yine göz nezlem, çok fena efendim, yanlışlıkla bir Kürtçe kelime girmiş, başkasından duyacağınıza benden duyun, arzediyorum efendim” der.
Genel Müdür memura ters ters bakar. Gidip odasında talimat beklemesini söyler.
Sonra uzun uzun düşünür. Bu dünyanın en aptalca durumudur ama, burası da Türkiye’dir. Çaresiz, özel kalemini çağırır. Yaz, der, “Bingöl Valiliği Yüce Makamına“.
Bildiğimiz gibi, valilikten bu kelimenin hiçbir anlamı olmadığına ilişkin bir yanıt gelecektir.
Gelecektir ama, bu arada sözkonusu memur “kendini kurtarmak” için koca binayı durmadan arşınlamakta, meselenin şerefsizim bir yanlış dizgi meselesi olduğunu, bunda kendisinin vallahi hiçbir kastının bulunmadığını, zaten durumu derhal genel müdür beye bildirdiği için artık üstünden varsa bile bütün sorumluluğu atmış olduğunu, oda oda dolaşıp anlatmaktadır. (Ah, Gogol, sen ne büyük adamsın!)
Tabii, bu dırdırlar genel müdürün de kulağına gelmekte ve çok canını sıkmaktadır. Çünkü kendisi bir süre önce bu 19 Mart biletlerini Nevruz Özel Çekilişi yapmak istemiş, ama “güvenlik birimleri” sakıncalı bulduğu için vazgeçmek zorunda kalmıştır (bkz. Sabah ve Yeni Yüzyıl, 28 Şubat). Şimdi, bunca yıldır taş üstüne taş koyarak bugünkü durumuna getirdiği MPİ, durup dururken bitakım gerizekâlılıkların hedefi olacaktır. Üstelik, zaten Refahlılar kumar günahtır diye kurumu her fırsatta baltalamaktadırlar. Daha bikaç gün önce, sayısal loto bayilerini yıldırmak için depozito miktarını inanılmaz ölçüde artırmışlardır.
Zile basar, özel kalemini çağırır, dişlerinin arasından küfreder gibi, Türkiye’yi bölünmekten kurtaracak talimatı verir:
“Söyleyin, kelimeyi karalasınlar”.
Bugünkü Türkiye’de, olayın böyle olduğuna kalıbımı basarım, hürmetler de ederim efendim.