Baskın Oran

Van rektörünü kim yaktı?

Prof. Yücel Aşkın’ın yandığı falan yok. Böylesi bir durumda içeri girip çıkmak, büyük saygı ve destek görerek daha da yücel’mek demektir ki, herkese nasip olmaz.

Yanan başkaları. Başta da hükümet. Çünkü bunca derdi varken, bu çukura istemeden fena düştü ve adamlarını korumaya çabaladıkça batıyor. Onun için, Prof. Aşkın’a geçmeden evvel, önce hükümeti kimin yaktığını söyleyeyim:

Van’ın eski öğretim üyesi Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’i bilemem, onun da günahı boynuna ama, hükümeti Adalet Bakanı Cemil Çiçek yaktı. Bu çok açık.

Çok açık, çünkü bu işler Rektör Aşkın Bakü’deyken lojmanının savcılık emriyle 14 Temmuz’da basılıp antika koleksiyonuna el konmasıyla başladı, gizli olması gereken hazırlık aşamasında savcının çatır çatır basın toplantısı yapmasıyla devam etti. Antika kaçakçılığından olamayınca, savcı “organize suç”tan 14 Ekim Cuma günü tutuklattırdı (cumaları tutuklananlar, en azından hafta sonu yatarlar). Türkiye’de savcılar Adalet Bakanlığına bağlıdır efendim. Bu 90 gün boyunca C.Çiçek kılını kıpırdatmadı.

Bu, C.Çiçek’in bu hükümeti üçüncü seferdir yakması oluyor: Birinci seferde Azınlık Raporu’nda T.Erdoğan “Türkiyeli” terimini destekler ve A.Gül de tek sitem olarak “Keşke önce bize sunsalardı” derken, Çiçek önce “Entel zırva” dedi, sonra “Entel Fitne”, sonra da “Türkiye’nin ek yerine jilet attılar”. İkinci seferde, Osmanlı Ermenileri konferansı yapılacakken kalktı Meclis kürsüsünde “Arkamızdan hançerlediler” dedi.

Şimdi de hükümetin başına Van belasını açtı. Tabii, yargının da. Tabii, üniversitenin de. Devedişi gibi 3 resmî kurumun başına bunları getirmek herkesin harcı değildir.

***

Gelelim sadedimize. Prof. Aşkın’ı kim yaktı? Elcevap: 12 Eylül Darbecileri “höt” dediğinde iki büklüm eğilen Üniversite yaktı, kim yakacak.

1) Üniversite, bir bütün olarak, Darbecilerin Vekilharcı Doğramacı’ya “lebbeyk!” (efendim, buyurun, emredin) diyerek elpençedivan durdu. Darbeciler “Her mezraya bir üniversite açılacak!” diye emredince de, tin tin koşup açtı. Düzinelerle.

Bu, darbecilerden korkmak meselesi değildi; korku insansal bir duygudur. Fakültedeki masacığını ve telefoncuğunu korumak meselesiydi. “Türk Üniversiteleri” adına Orgeneral Kenan Evren’e hem fahri hukuk doktorluğunu, hem fahri üniversite profesörlüğünü 14 Ocak 1982’de alkışlarla takdim ederek ve daha neler yaparak.

2) Doğal olarak, K.Evren’in laikliği ayet ve hadis okuyarak savunduğu ortamda, buralara İslamcılar egemen oldular.

3) Doğal olarak, YÖK iş işten geçtikten sonra İslamcıları ayıklamaya başladı.

4) Doğal olarak, üniversiteye bu müdahale antidemokratik oldu.

5) Mesele döndü dolaştı, ayıklananların Rektör Aşkın’dan intikam almasına dayandı.

Şimdi arz edebildim mi Prof. Aşkın’ı kimin yaktığını?

***

“Taşrada üniversite olmaz. Ankara’da bile insanların yerleşmiş inançlarını söz konusu etmeye çekinirken, insan türünün Adem’le Havva’dan geldiğine iman etmiş bir ortamda antropoit maymundan söz edilmez. Kızlı-erkekli bira içilmeyen ortamda bilim yapılmaz. Üniversite ancak büyük merkezlerde açılır. Yoksa, taşraya bilim götüreyim derken, bilim taşralaşır”.

17 Eylül 1981 tarihli Cumhuriyet’te bendeniz bunları yazdığım zaman anlamayanlar, acaba Prof. Aşkın’ın başına gelenleri gördükten sonra anladılar mı? Çok kuşkuludur.

“Aydın belkemiksizdir” lafını siz anladınız mı?

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı