Baskın Oran

Paralelizm

Yaşım 60’ı geçti. Şimdiye kadar iyi gidiyordum, hâlâ da iyi gidiyorum gerçi ama, bundan sonra artık iniş başlıyor; onu da kabul etmek lazım.

Yaşlanan bazılarının o zamana kadar yapamadıklarını yapmak istediklerini görüyorum; örneğin tekne almak, dünya gezisine çıkmak istiyorlar. Bende ise talepler gitgide azalıyor. Yaşlılık yıllarım için yalnızca iki şey istiyorum:

  1. a) Temel ve özellikle de sağlık ihtiyaçlarımı karşılamaya devam edecek kadar para;
  2. b) Çifte bir paralellik: Bir yandan eşim Feyhan ile paralel yaşlanmak, diğer yandan vücudum ile zihnimin paralel yaşlanması.

Yani, kafamın benden önce “gidip” de dosta-düşmana beni mahcup etmemesi. Bakın, “Sağlıklı bir yaşam” bile demiyorum; paralellik diyorum. Çok şey mi istiyorum bilmem ama, gerçekten başka istediğim bişey yok.

***

Eski başbakanlarımızdan Bülent Ecevit’i bu ölçütler açısından düşündüğümde şanslı, üstelik kendime göre epey dinamik buluyorum:

  1. a) Milletvekili olduğu için sağlık ihtiyaçlarını TBMM neredeyse sonsuza dek karşılıyor. (Valla, bir gün milletvekili olmak isteyecek olsam, yalnızca ve yalnızca bu nedenle olmak isterdim. İki ablam var, milletvekili kızı oldukları için TBMM onlara bakıyor, oğlan çocuk olduğum için bana bakmıyor; kendilerini nasıl kıskanıyorum!)
  2. b) Hem sevgili eşi Rahşan hanımla birlikte yaşlandı, hem de vücudu ile zihni paralel yaşlanıyor; ne güzel.

Gerçi Rahşan hanım fizik bakımdan Bülent beyden daha iyi ve burada paralellik biraz zedeleniyor. Sayın Ecevit, maşallah pehlivanlar gibi dolaşan ve Güniz Sokak’ta oturduğu evin Şevket Demirel’e ait olan üçte birine TMSF tarafından haciz konabileceği haberleri çıkınca ortalığı birbirine katan Sayın Süleyman Demirel’in aksine, fizik bakımdan biraz yıprandı; biraz zor yürüyor.

Buna karşılık, evlilikleri yarım yüzyılı çoktan devirmiş olan karı-kocanın zihinleri hem paralel yaşlanıyor, hem de günceli kaçırmıyor.

Ocak 2005’te Rahşan hanım konuşmuştu: “Ülkemde Müslümanlığın gerilemesine razı olamam. Bir AB modası çıktı, dinimiz elden gidiyor. Şimdi ülkemizde kiliseler yer yer apartman katlarına kadar yayıldı”.

Gerçi kimi gazeteciler bu satırları “Rahşan elden gidiyor” diye yorumladılar ama, ana temamızın sınırları içinde kalırsak yani paralel yaşlanma açısından düşünürsek Rahşan hanımın bu sözleri önemli. Çünkü bugünlerde Bülent bey de Rahşan hanıma paralel bir demeç verdi. KKTC Cumhurbaşkanı M.Ali Talat’ın Türkiye büyükelçisini ve Türk komutanını yanına almadan bayram tebriki kabul etmesi üzerine şöyle dedi:

Manş Denizi’ndeki Channel Adaları’nın durumu örnek alınabilir. İç ilişkilerinde tamamen özgür olan bu devletin başında Londra’da belirlenen askerî vali ile yüksek başsavcı var. Türkiye de, KKTC için benzer bir düzenleme yapabilir”. (Radikal, 8 Kasım 2005)

Yani, Kıbrıs’a Türkiye’nin Genel Vali atamasını öneriyor…

***

Bununla birlikte, Ecevit çiftinin sözleri bu paralelizmi değil de, son zamanlarda “yükselen değer” olan Milliyetçiliği, veya Ulusçuluğu, veya Ulusalcılığı yansıtıyor da olabilir. Yani Ecevitler AB emperyalizmine karşı İkinci Kurtuluş Savaşı veriyorlardır. (“Veya” deyip duruşumun nedeni; milliyetçilik demeyelim de aman başka bişey diyelim diye karar verdik ama hangisini seçeceğimizi henüz bilemedik, ondan).

Ha biri, ha öteki. Bendeniz, dedim ya, öyle iddialı değilim. Benim derdim paralelizmle sınırlı: Kafam benden önce gidip de beni dosta-düşmana karşı zorda bırakmasın yeter, diyorum.

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı