Türkiye’de Kürt meselesi şu günlerde o kadar karıştı ki, benim de kafamı karıştırdı.
1) Bu sorunu halletmenin tek yolu, Kürt içeren diğer ülkelerle aramızdaki eşiği alabildiğine yükseltmek. Ki, bizim Kürtler Türkiye’ye entegre olsunlar ve “aşağı” atlamak istemesinler. Şimdiye kadar binbir ayrıntısıyla on bin defa yazdım, bu eşik aynı anda sağlanması gereken iki öğeden oluşuyor: Kürtlerin a) Ekmek; b) Kültür şikayetlerini gidermek. Yani bu insanlara biraz nefes aldırmak; alt kimliklerine de saygı göstermek. Fakat biz tam tersine gidiyoruz:
Birincisiyle ilgili olarak, 1999’dan beri hiçbir şey yapılmadı. Üstüne üstelik, Radikal’de manşet: “Kişi başına gelir K.Irak’ta 4000, Güneydoğu’da 400 dolar”! (04.12.2005)
İkincisine gelince, AB Uyum Paketlerini, bu insanların sonsuz sabrını deneme laboratuarı yaptık. “Sayın Öcalan” dedin mi, 500 YTL ceza (Hürriyet 21.11.2005). “Roj Baş” (iyi günler) dedin mi kelime başına 2 ay hapis ve 820 YTL ceza (Radikal, 11.10.2005). Diyarbakır’da parklara Kürtçe isim vermek yasak (Radikal, 02.12.2005). Temel beklentiler katiyen karşılanmadı. Bunlar birikiyor, tortu gittikçe yükseliyor.
2) Devleti yönetenlerin söylemi tutarsız. Başbakan bir kalkıyor “Kürt sorunu farklı, PKK terörü farklı” diyor (Sabah, 22.08.2005), sonra Y.Zelanda’dan demeç veriyor: “Türkiye’de sadece bölücülük sorunu vardır” (Radikal, 07.12.2005). Bir kalkıyor, “TC vatandaşlığı üst kimliktir” diyor, arkasından da “Birleştirici unsur İslam” diyor. Ana muhalefet lideri Baykal insana tümüyle hüzün ve ötesini veriyor. Türk milliyetçilerinin oylarına çengel atmak için bilim adamı bile bile lades yapıyor.
Türkler arasında söylemin bini bir para. “Türkiyelilik ne işe yarayacakmış ki?”cilerden tut, koskoca hocam Prof. Mümtaz Soysal’ın da aralarında bulunduğu (tanrım!), sözcülüğünü Azınlık Raporu Yırtıcısı Fahrettin Yokuş’un yaptığı, MHP’liler ve emekli generaller grubuna varıncaya kadar (Milliyet, 01.12.2005).
Egemen unsur olmaya alışmış Türkler, bu “power position”ı, yukarıya yerleşmiş bu konumu kimselere bırakmak istemiyor.
3) Kürt liderlerin hepsi ayrı telden. Öcalan kalkıyor, “TC üst kimliğini kabul ediyorum. Bizim ne istediğimiz bellidir. Ne bağımsızlık ne federasyon istiyoruz” diyor (Hürriyet, 06.12.2005). Buna karşılık Kürt-Der sözcüsü İbrahim Güçlü gibi (Tempo, 02.12.2005), Şerefettin Elçi gibi federal yapı isteyenler var. Milliyet’teki (28.11.2005) D.Sazak röportajında DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk “Bu sorun üniter yapıyla çözülebilir” diyor, sonra da “Türkleri aslî unsur sayarsanız öteki kimlikleri inkar etmiş olursunuz” diyor.
28 Kasım tarihli Radikal’de Neşe Düzel’in konuştuğu ve “Türkiyelilik”i savunarak çok doğru şeyler söyleyen Hakkari Belediye Başkanı Metin Tekçe bile bir yerde geliyor, “Kürtlüğün her boyutuyla bu ülkenin aslî unsuru olmasını istemek Kürt ırkçılığı olarak değerlendirilemez” diyor.
Çok doğru; ırkçılık değil ama, aslî unsur olma hastalığı şart mıdır? Kürtleri aslî unsur sayınca, bu öteki kimlikleri inkar olmuyor mu? Her şeyde farklı düşünen bu insanlar hep bir ağızdan “Biz kurucu unsuruz, biz aslî unsuruz” demekteler. Bu bir tepki, Türk milliyetçiliğine tepki, anlıyorum, ama tutarlı olmak diye bişey de var.
٭٭٭
Özet: Türkler ile Kürtler’in muazzam ortak bir noktası mevcut: katışıksız bir Millet-i Hakime zihniyeti. 1454 tarihli Millet Sistemi’nin kilit kavramı Millet-i Hakime olmayı biri terk etmek istemiyor, öteki “bana da yanında yer aç” diyor. İkisi de kendini aslî ve kurucu unsur olarak görüyor ve tabii ki diğerlerini de talî (ikincil) unsur. Bu kadar basit. Bu kafalarla “Türkiye unsuru” ne olur, onu ikisi de düşünmüyor.
Not-1: Azınlık Raporu’nu yazdık diye 5 yıl hapis isteyen savcının hakkımızdaki iddianamesinden: “İhbarcılar: Fethi Bolayır, Mahir Akkar”. 03.12.2005 tarihli Cumhuriyet’in 5. sayfasından: “Mahir Akkar adlı yurttaş Başbakan, TBMM Başkanı, AKP ve AKP MKYK üyeleri hakkında şeriatçılık iddiasıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu”. Yorumlar: 1) Demek ki bu hazretin işi bu; 2) Bu bir ilahî adalet tecellisi.
Not-2: Kim ve nasıl elde etmiş, veya gerçek midir bilemem; internetten “Öcalan’ın 30 Kasım 2005 tarihli görüşme notları” başlıklı bir bant çözümü geldi. Şöyle bir cümle de geçiyor: “TC Vatandaşlığını anayasal üst kimlik olarak kabul ediyoruz. Alt kültürel kimliklerin önündeki engellerin kaldırılmasını istiyoruz. Bu konuda Baskın Oran’ın görüşleri dikkat çekicidir. Bizim görüşlerimizle örtüşmektedir”. Bi de buradan dava açılır mı acaba dersiniz?