Baskın Oran

“Lozan’a Dokunulamaz” ve Vahidettin

Lozan, “Lozan’a Dokunulamaz” sloganiyla bu sefer Lozan’da da kutlandi.

Denktas’i da alarak giden gruptan IP lideri Dogu Perinçek’in Isviçreli savci tarafindan tutuklandigi haberi ulasinca, ülkede ciddi tepki dogdu. Disisleri Bakani Gül, Isviçre büyükelçisini çagirtti. Bern büyükelçiligimiz protesto etti.

25.07 tarihli Milliyet,  Perinçek’in ifadesinin 10 sayfa tuttugunu yazdi: Perinçek’le birlikte sorgulamaya katilan bir hukukçu, “Sorgulama 2-3 sorudan sonra bitmisti. Savci Rolf Jaeger ‘Serbestsiniz, gidebilirsiniz’ dedigi halde Perinçek israrla söyleyeceklerinin aynen zapta geçmesini istedigi için sorgulama uzadi” dedi.

***

Gündemi etkileyen ikinci olay, Ecevit’in “Vahdettin hain degildi” açiklamasi oldu. Bu da ülkede ciddi tepki dogurdu. “Asil hain kendisidir” diyenlerden, Demirel’in “Daha en az 100 yil Atatürk referansina ihtiyacimiz var” sözüne kadar, çesitli protestolar geldi. Hatta ABD’den O.Kaymakçalan, Hürriyet’ten O.Eksi’ye gönderdigi mektupta “33 senelik tip doktoru olarak” Ecevit’e Alzheimer (bir tür bunama) teshisi koydu.

***

Bu iki olay birbiriyle % 100 baglantili. Biri Vahidettin’in hainligi’nin, öteki de Lozan’in tartisilamayacagini söylüyor.

Tabu, tartistigin zaman “hain” ilan edilmene yol açan konularin ortak adidir. Bendenizin hainligi nasilsa müseccel oldugundan, bu iki konunun ne kadar tabu/dogru olduguna izninizle bir bakayim:

1) Lozan’a niçin dokunulmaz, çünkü Lozan hakikaten Türkiye’nin siyasal ve iktisadi bagimsizliginin belgesi, bu devletin kurucu antlasmasidir.

Güzel de, Lozan Antlasmasina en çok dokunan, bizzat Türkiye. Su anda da “dokunmaya” devam ediyor. Lozan’a giden grubun yüzde yüz destegiyle. Bu konuyu bin defa yazdigim için, yalnizca en çok ihlal ettigimizin 14. ve 37-43. maddeler oldugunu söyleyip geçeyim. Kitaplarim hariç, en az 34 yazida, Lozan’i dokuna dokuna ne hale getirdigimizi ayrintisiyla okuyabilirsiniz. Demek ki Türkiye’de Lozan dokunulmaz falan degil.

2) Vahidettin niçin haindir, çünkü Sevr’i imzaladi, düsmanlarla isbirligi yapti; okullarda hep okuduk. Üstelik, 17 Kasim 1922 sabahi bir Ingiliz zirhlisina gizlice binerek ülkeden kaçti.

Sondan baslayalim. Basarisiz olan yöneticiler savaslardan veya darbelerden sonra genellikle kaçar. Ama o zaman Enver ve Talat pasalar basta olmak üzere Ittihatçilar da hain, çünkü Vahidettin’den tam 4 yil önce, 1 Kasim 1918 gecesi, bir Alman denizaltisina gizlice binerek kaçtilar. Üstelik, Vahidettin’in kaçarak, Ankara’yi ne dertlerden kurtariverdigini hiç düsünmüs müydünüz?

Ya, o dönemde, Imparatorluk topraginin Vahidettin’e babasindan resmen kalan mülk sayildigini? Ya, “bir çekmece mücevher”le kaçtigini, San Remo’da 1926’da öldügünde hastane parasinin ödenemedigini?

Devam edelim. Vahidettin Sevr’i imzalamadi ama, Hüseyin Rauf Bey Mondros’u imzaladi. “Hamidiye Kahramani”, sonra M.Kemal’in Basbakani Rauf Orbay. Demek ki iyi ögretilen bazi seyleri iyi düsünmek lazim.

Daha sivrisini sunayim: Damat Ferit, meshur hain, Haziran 1919’daki Sevr görüsmelerinde bugün Lozan’a giden grubun istedigi seyi aynen yapti: On’lar Konseyi’ndeki fevkalade sert konusmasinda Imparatorlugun bütünlügünün korunmasini istedi ve arkasindan ayni tonda bir de muhtira okudu: Batida 1878 sinirlarina dönülmeli ve Musul dahil Rus ve Iran sinirina kadar olan bütün bölge iade edilmeliydi (Paul C. Helmreich, Sevr Entrikalari, Ist., Sabah Y., 1996, s.80-81).

***

Bir Devrim yapilinca, Eski Rejim alabildigine ve hakli-haksiz kötülenir. Kötülenmelidir de. Çünkü bir koltuga oturmak için önce o koltuktakini kaldirmak gereklidir; yoksa kucaga oturtulur ve bu da fazla endike degildir.

Ama, Devrim’den 82 yil sonra Eski Rejim hâlâ kötüleniyor ve yenisinin bütün gücü buna harcaniyor ve daha kötüsü, bütün enerjisi bundan bekleniyorsa, ortada rezalet bir durum var demektir. Çünkü bütün olay hâlâ “korku” üzerine kuruludur.

Ecevit’in durumu malumdur, ama unutmayin: Durmus saat bile günde 2 kere dogruyu gösterir.

Bugün Cumhuriyet’e ve Atatürk’e en büyük hakaret, onlarin karsitlarini kötüleyerek onlari yüceltme gayretidir. Yüceltmek istiyorsak, örnegin, Vahidettin basta olmak üzere, yurt disinda yatan herkesi getirtelim, yan yana gömelim. Mesela, Nazim Hikmet ile Vahidettin’i.

Çünkü, artik Cumhuriyet’in Eski’den korkmaya degil, Eski’yle barismaya ihtiyaci var. Senteze ihtiyaci var. Bak, Kürtçe kurslar serbest birakilinca ögrencisizlikten kapandi, size daha ne örnek vereyim bekardesim?

Önceki Yazı
Sonraki Yazı