Baskın Oran

Kurun be! Köylere, mezralara, komlara da üniversite kurun !

12 Temmuz tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfa altı sütuna manşet iki haberi alt altaydı: “Üniversite Pazarı” ile “Bilimde ‘yüksek’ hırsızlık”.

Birinci haber, mevcut “tabela üniversiteleri”ne 27 tane daha eklenmesiyle, ikincisi ise, Türkiye’nin en eski ve en büyük yükseköğretim kuruluşu İstanbul Üniversitesindeki master ve doktora tezi yolsuzluklarıyla ilgiliydi.

“Gelmiş geçmiş en kalitesiz Meclis” diye anılan parlamentoda üyeler neden durmadan üniversite açıyor? Yükseköğretime olan sevgilerinden mi?  Prof. Tahir Hatiboğlu, Milliyet’te Melih Aşık’ın köşesinde şöyle özetliyor:

Eşraf, devlete gayrımenkulünü kakalayacak. Satamayanların arazileri değerlenecek. Küçük esnafın alışverişi artacak. Politikacı, adamlarını işe sokacak. Öğretim kadroları da yirminci sınıf adamla dolacağından, bu yeni üniversiteler aracılığıyla gericilik yayılacak.

Bir de, o Allahın unuttuğu köylerdeki insanların : “Aman, oğlum kızım gözümün önünde okusun da…” tutkuları var.

İnsanların ekonomik yada psikolojik tutkularına diyeceğim hiç bişey yok. Benim derdim, başkalarıyla.

Okumuşluk ve kültür yönünden “pek şanslı” sayılamayacakları için, pek sayın milletvekillerinin ortaokul hocasıyla üniversite hocası arasında fark görmemelerini anlayışla karşılıyorum.

Fakat, açlara ekmek dağıtılır gibi üniversite dağıtılırken, “Bana da! Benim seçim çevreme de! Bana da!” diye haykırışmaları, çok merak ediyorum, hiç mi onurlarına dokunmuyor.

Ne mi dedim, “onurlarına” dedim; ne olmuş?

Şu anda 56 üniversite var. Şimdi 28 tane daha kurulma kararı alındı, olacak 84. Geçen yıl gayrı safi milli hasıladan üniversitelere ayrılan pay yüzde 1,4 idi, bu yıl yüzde 1’e düştü. Konsolide bütçede bu pay geçen yıl yüzde 3,80 idi, bu yıl 3.40’a indi. Hem durmadan üniversite aç, hem üniversitelere düşen toplam payı azalt.

Bir de, bunları söyleyene değinmek istiyorum. Bu bilgileri veren, YÖK Başkanı Prof. Mehmet Sağlam.

Prof. Sağlam, üniversiteleri bu hale getirmede en büyük payı olan Prof. Doğramacı’nın mutemet sağ kolu. Doğramacı, nasıl Bilkent’in başına oğlu Ali Doğramacı’yı getirerek veliaht sistemi kurduysa, çekilirken YÖK’ün başına da Prof. Sağlam’ı bıraktı.

Prof. Sağlam, 1981’de sayıları 19 olan üniversiteler YÖK döneminde birdenbire 29’a çıkarılırken, üniversitede bir gece içinde 2500 kişi kararnameyle profesör yapılıverirken, üniversiteyle hiç ilgisi olmayan insanlara, bestekârlara, sanatçılara bol keseden “Prof.” ve “Doç.” payeleri dağıtılırken neredeydi? YÖK’ün yönetim kurulundaydı. Bu, her köye üniversite kurma işini başlatan YÖK’ün en önemli adamlarındandı.

Prof. Sağlam “Yeni üniversite açmak cinayet” diyor. Prof. Sağlam Meclis’i bu nedenle “azarlamış”; milletvekilleri şikayet ediyor. Acaba aynı kişiden mi söz ediyoruz diye kuşkuya düşüyor insan.

Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru demiş. Türkiye’nin nesi doğru ki, üniversiteleri doğru olsun. Onun için, siz boşverin benim yakınmalarıma. İyidir, kursunlar. Seçmene selam göndersinler. Oyları ceplere indirmek için herşeyi yapsınlar. Meheldir bu memlekete.

Kurun be, kurun! Her tezekli köye, mezraya, kom’a üniversite kurun. Türkiye’nin zaten kandili bitmiş, bir de bu bakımdan rezil edin.

Ama, değerli veletlerinizi de o tezekli köy, mezra ve komlardaki “üniversite”lere yollayın, orda “okusunlar”. Sayıları 10’u kesinlikle bulmayan “üniversite benzerleri”ne gönderip, biz üniversiteye baş koymuşların kafasını daha fazla kalabalıklaştırmayın!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı