Baskın Oran

Gizli ajanların diyalektiği

Ben kendimi akıllı sanırdım. Son zamanlarda nefsime güvenim azalıyor. Olanları izleyip anlamam artık pek güçleşti.

28 Şubat 1997 süreci başlayıp da RP’nin fena halde dibe vurduğu dönemdi.

1930’da kapatılan imam-hatiplerin 10 büyük ilde “kurs” adı altında yeniden başlatıldığı, 1941’de kapatılan İlahiyat Fakültesinin de İstanbul’da yeniden açıldığı 1948 yılından beri ilk defa “yukarıdan devrim”in yıldızı parlamıştı. “Kolaysa yapsınlar bakalım” denilen şey yapılmış, 11 yaşındaki sabi sübyanların anababaları tarafından tıkıldığı imam-hatip orta kısımları kapatılmıştı.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu çıktı, “türban”ı yasakladı. Sürünmekte olan İslamcılar birdenbire yaşam öpücüğü almışcasına dirildiler. Ayağa dikiliverdiler.

Zalim’den mazlum’a terfi etmişlerdi.

Bu Rektör Alemdaroğlu gizli İslamcı ajan mı?

* * *

Arkasından, yine RP’nin unutulmuşluğun uçurumuna düştüğü, esamisinin okunmamağa başladığı bir sırada Tuğamiral Yalçın Işımer çıktı, Gülhane’nin açılış töreninde orduya ve Atatürk’e hakaret eden geri zekâlılara “Develer” dedi, “Onları bir şekilde belleyeceğiz” buyurdu, haydii, İslamcıların damarlarına yine kan yürüdü.

İster istemez yine düşüncelere daldım:

Diş Tabip Tuğgeneral Işımer gizli İslamcı ajan mı?

* * *

Çıldıracağım; şimdi aynı şey yine oldu!

Yine, RP’nin iyice battığı bir anda imdadına yetiştiler!

Bir üniversiteli kızcağız çıkmış, “7,4 yetmedi mi?” diye pankart kaldırarak bilumum milletin asabını bozmuştu.

Ondan üç gün sonra, “Nur cemaati lideri” Mehmet Kutlular diye bir adamcağız zuhur etmiş, (aman tanrım, bu adam cemaat lideriyse sıradan bir Nurcuyu düşünün!) “Depreme 28 Şubat ve türban yasağı neden oldu” cevherini yumurtlayarak RP’nin üstüne tüy dikmişti.

Ertesi gün ise, bu işlerin uzmanı Ruşen Çakır “Türbanlı Öğrencilere Destek Azalıyor” diye makale yazıyordu Milliyet’te.

Ve işbu ortamda, epey bir süredir RP’lilerin bile terk ettikleri “zavallı” Merve kızımızı kuyudan çıkardılar! DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel “ehli ırz bir hanımın evini” gecenin 22.30’unda bastı!

Merve zalim’den mazlum’a dönüştü, RP de bayram etti…

Bu Nuh Mete Yüksel İslamcı ajan mı?

* * *

N.M.Yüksel’i pek bilemem ama, onun yaptığı gece baskınını protesto eden ve hakkında soruşturma açtıran Başbakanımız ile Cumhurbaşkanımız hakkında şunları bilirim:

Ecevit, Erbakan’la 1974’deki koalisyonu sırasında imam-hatiplerin ortalarını açan kişidir. Demirel de son deprem hakkında “Afet dediğiniz hadisede ‘gelme, dur, tekrarlama’ demeniz mümkün değil. O zaman ne yapacaksınız? Kudreti ilâhiye sığınacaksınız!” diyen kişi!

* * *

Tabii, ajanları yalnızca İslamcılar arasında aramamak lazım. Kemalistler de uyanık. Onlar da ajan sokuyorlar karşı tarafa. “7,4” pankartını kaldıran kızcağız ile Mehmet Kutlular kimdir sanıyorsunuz? Gizli Kemalist ajandır bunlar!

* * *

Hayır, merak buyurmayın. Bendenize paranoya falan gelmedi. Henüz değil. Bunlar da ajan falan değil.

Ama birader, öyle güzel benzetiyorlar ki…

 

Not: Dün gece bu yazıyı yazdıktan sonra bu sabah A. Taner Kışlalı’nın şoku geldi. Hangi bişeye üzüleyim, şaşkın vaziyetlerdeyim. Dünyalar efendisi Mülkiyeli abim ve dostumu yitirişime mi, yoksa bu tahrik sonucu şimdi 1930 Kemalistlerinin sıkmabaşlara ve RP’ye yüklenip İslamcı akımı yine güçlendirecek olmalarına mı. Dün gece bu yazıyı, sanki bu sabahı bilmişcesine yazmışım.

Bir de, bu sefer durum biraz tuhaf gibi. Cumhurbaşkanıyla başbakanıyla “Dövlet” tam N.M.Yüksel’in yaptığını eleştirirken patladı bomba. Dedim ya, artık anlayamıyorum.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı