Baskın Oran

“Devlet”, binbaşı Ali Şahin’i nasıl korudu ve koruyor

Şu günlerde devlet, TBMM’deki yeni Terörle Mücadele Yasası’yla, Güneydoğu’da görev sırasında “suç” işleyen “görevli”leri mahkemeye çıkarılmaktan kurtarmaya, bunu yapamazsa hiç olmazsa avukat ve kefalet masraflarını devlet’e ödetmeye çalışıyor.

“Suçlu görevli”leri cezadan kurtarmaya çalışmak yeni bişey değil. Örneğin daha birkaç yıl önce, devlet, Bingöl’de Sıddık Bilgin’in işkence edilmesi ve ölmesi olayında da aynı çabaları göstermişti.

Olay şöyle gelişiyor. Dünden devam ediyorum:

1)  Bingöl’deki Suveren karakoluna ateş edilmesi konusunu soruşturmak için  Öğretmen S.Bilgin, karakola götürülüyor. Burada iki gün işkence görüyor. Fakat üzerine su döküldüğü halde ayılmıyor. Operasyonda hazır bulunan Dr. Hürer Ercan’ın serum takması da sonuç vermiyor: Kafası kırılmış ve ölmüştür. Bunun üzerine Ali Şahin cesedi cemseye taşıtıyor, sarp bir mevkie götürülüyor, yüzükoyun yere uzatılıyor, o zaman yüzbaşı olan A.Şahin alaya bağlı telsizi açıyor, “Yaşasın PKK – Zafer Bizimdir – Terörist Kaçıyor  – Durdurun – Ateş Edin!” diye bağırıyor, S.Bilgin taranıyor, olay da alaya böyle rapor ediliyor. Sonra, ceset tekrar karakola getiriliyor, karakolun bahçesinde dozerle açılan çukura gömülüyor. Askerlere, “silahları, anaları, bacıları” üzerine yemin ettiriliyor. Dr. Hürer Ercan otopsi yapmış gibi  tutanak da tutuluyor.  Tarih: 31.7.1985

Bunlar benim özet-yorumum değil. İddianameden aktarma da değil. Başta Üstteğmen Ümit Eriş olmak üzere sekiz tanığın mahkemece alınan ve kararda gözüken ifadesinden. Ayrıca, mahkeme kararında “çoğu Ali Şahin’in erleri olan 65 kamu tanığının ifadeleri bu yöndedir” deniyor.

2) Maktulün akrabaları sürekli olarak cenazeyi istiyorlar. Sanki karakol bahçesine ölü gömmek normalmiş gibi, verilmiyor. Büyük ısrar ve baskı sonucu ve ancak sekiz ay sonra,  yarı çürümüş halde 2.4.1986’da alınabilen cesedin elbiseleriyle gömüldüğü, başta kafatası her tarafının kırık olduğu, beyninin parçalandığı, ayaklarının kemeriyle bağlı bulunduğu görülüyor. Otopsi isteniyor, reddediliyor. Israr sonucu otopsi, olaydan on bir ay sonra, 29.5.1986’da yapılacak, ama ceset muayene edilmeden yalnızca kafatası kesilip Adli Tıp’a gönderilecektir. Adli Tıp, cesedin gönderilmediğini, sırf kafatasından otopsinin zor olduğunu, kafa kırıklarının ateşli silah mermisi sonucu da oluşabileceğini, otopsinin eksik yapıldığını söylemiştir. Böyle bir muayeneyle, “işkenceden mi, yoksa kaçarken vurulurken mi öldüğünü anlamak mümkün değildir” demektedir.

3) Maktul yakınları  dava açıyor. Fakat Ankara 2. Ağır Ceza’nın kararı, “İddia, işkence sonucu adam öldürmedir. Yani, kasten adam öldürme söz konusu değildir. 1991 tarihli yasaya göre, görev sırasında suç işleyenler ancak kasten adam öldürme veya öldürmeye teşebbüsten yargılanabilirler. Bu durumda, sanıkların yargılanması, Memurin Muhakematı Kanunu’na göre ancak Bingöl İl İdare Kurulu’nun izin vermesiyle mümkündür. Böyle bir izin de alınmamıştır” şeklinde olacaktır. Dosya,  Bingöl’e iade edilir. Buradan da İl İdare Kurulu’ndan izin alabilmek söz konusu değildir.

4) Bunun üzerine maktul yakınları, usulen, en yakın Ağır Ceza’nın bulunduğu Kırıkkale’ye itiraz ederler. Bu Ağır Ceza, “kasıt” unsurunu kabul eder.

5) Bu durumda Ankara Ağır Ceza dosyaya bakmak zorunda kalacak ve

Ali Şahin, Mehmet Acar, İbrahim Yıldızgörür ve Suat Akova adlı askerî görevlileri mahkum edecektir. Tarih: 27.4.1992. Ceza: Herbiri için birer yıl ağır hapis, üçer ay da memuriyetten men.

Bir yargıcın “Ölüm, işkence sonucudur” diyerek karşı çıktığı ve mahkemenin 2’ye 1 aldığı bu kararda: “Olaydan önce teröristler tarafından Suveren Jandarma Karakolu’nun ateşe tutulması, sanıkların olay sırasındaki ve olaydan sonraki davranışları, kastın yoğunluğu, sanıkların sosyal ve içtimai durumları, cezanın uyarma amacı gözönünde tutularak asgari hadden ceza tertip edilmiştir” denmektedir.

“Asgari hadden”.  Oysa, Binbaşı Ali Şahin’in, Bingöl’e gelmeden önce bulunduğu Muğla’da 1984’te işlediği bir suç ve bundan 1988’de kesinleşen bir mahkumiyeti var. Bu bilinmiyor mu? Komşunuzu dövseniz size uygulanacak adli sicil ve sabıka kaydı gibi kavramlar Ali Şahin söz konusu olunca uygulanmıyor mu? Ali Şahin’in bu zırhı nereden geliyor?

Muğla’daki suçun konusunu merak ettiyseniz: Gene işkence.

 

Yarın: “Devlet” kimleri mahkemeden kaçırıyor?

Önceki Yazı
Sonraki Yazı