Baskın Oran

Dehşet verici bir senaryo

Aslında gazeteleri her gün dikkatle okuyan aklı başında birinin   yapabileceği gözlemleri gazeteci İsmet İmset 23 Eylül tarihli Turkish Daily News’da sıraladıktan sonra, herkesin aklına gelmeyecek, ama herkese mantıklı gelecek “Muhteşem bir senaryo” ortaya koyuyor.

İmset, dün özetlediğim gözlemlerinin sonucu olarak önce şunları saptıyor:

1) Güneydoğu’da uygulamaya konulan politikalar, bölge halkını devlete yabancılaştırmaktan, örgüte yeni katılımlar sağlamaktan ve PKK’yi güçlendirmekten başka hiç bir şeye yaramadı. Her yıl PKK’nin kökünün kazınmakta olduğu ilan edildi, her yeni yıl PKK daha güçlendi, her yıl halkın yabancılaşması ciddi biçimde arttı.

2) Bu politikalar o kadar hatalı ki, bir rastlantı olduklarına, arkalarında yatan bir neden olmadığına inanmak hata olur.

3) Bir taraftan, yasa platformdaki Kürt örgütlerine karşı ciddi bir kampanya, diğer taraftan da halkın yabancılaşması. Bu ikisi bir araya gelince, ateş ve barut oluyor.

4) Bu kampanyayı tertipleyenler nasıl olur da kampanyanın geri teptiğinin farkında olmazlar, inanmak gittikçe zorlaşıyor.

Öyleyse, ne olup bitiyor?

Aylar önce bölgede yapılan bir alan araştırmasında, güvenlik güçlerinden en çok işitilen şikayet, Ankara’nın “Terörcüler ile masum halk arasıda ayrım yapılması” konusundaki baskısıydı. Subaylar şöyle diyordu: “Eğer yabancı bir ülkede hareket ediyor olsaydık, PKK sorununu birkaç ay içinde çözerdik. O zaman düşmanımızın kim olduğunu bilirdik”. Halk olduğu yerde kaldığı sürece kimin düşman, kimin dost olduğunu bilmek zor, hatta imkansız.

Çözüm: Yabancılaştırma. PKK’ye sempati duyan halk eğer köy baskınları ve göçe zorlama sayesinde son tercihini yapar ve dağdaki örgüte katılırsa, düşman şekillenir ve tanımlanması mümkün olur.

Bu senaryo, veya “çözüm”, bizzat Silahlı Kuvvetler’in son olarak ileri sürdüğü bir öneriyle doruğa ulaşıyor: Bölgedeki beş sıradağ üzerinde kalıcı kimyasal silahlar kullanmak. [Ordu’nun Kütahya Gübre Fabrikasında “res gazı” ürettiği söylentileri var]

Bir gün, bu tür bir senaryo uygulamaya konulursa, kesin olan tek engel, Ankara’da yasal bir Kürt hareketinin veya Kürt aktivistleri için alternatif bir çerçevenin varlığı olacak. Yani, DEP. Kürtler yasal çıkış yolları bulabildikleri sürece, kutuplaşma yaratarak imha politikası problemler yaratacak.

Kürt politikacılar ve kimi gazeteciler bunun için öldürülüyor. DEP, Özgür Gündem bunun için kapatılmak isteniyor. Mesaj şu: Yasal Kürt faaliyetlerine tahammül edilemez. “Ayrılıkçılığa” sempati duyan hiç kimseye hoşgörü yok. Demirel’in dediği gibi, “Kan dökenlere sempati duyanlar…katildir”. Katiller katledilmelidir.

Bu “engel kaldırma” politikası bugün başarıyla sürüyor. DEP köşeye sıkıştırıldı. Genel Başkanı içerde. Özgür Gündem kapatılmak üzere. Dokunulmazlık yüzünden bişey yapılamayanlar öldürülmekte.

Devletin hiç olmazsa bir kanadının izlediği bu politika karşısında Kürt örgütleri ne yapıyor? İmset’in bu konuda söylediklerini yarın görelim.

 

Yarın:  Zararın neresinden dönülse…

Önceki Yazı
Sonraki Yazı