Baskın Oran

Bu seçimin verdiği asıl mesaj

Politikacılarımız oturup kalkıp seçim sonuçlarını yorumluyorlar, ben de dinlemeye bayılıyorum. İçlerinden en tuttuğum yorum da şu: “Seçim sonucu kazanan, Türk demokrasisidir!”

Eh, bu seçimden sonra bu laf da edilebildiğine göre, Marmarisli Kenan abem gibi “Bu kadarını ben de yaparım” diyerek seçim sonuçlarını bir de benim yorumlamamda fazla bir sakınca yoktur sanırım.

1) Seçimlerin verdiği birinci önemli mesaj, korkulanın olduğu ve Türk milliyetçiliğinin    yükselmeye  başladığıdır.

Çünkü, iktidarı sırasında doğrudan sebep olduğu bunca rezalete rağmen, DYP oy kaybetmedi. Bunun tek nedeni, partiyi  batırmakta olan Başbakan Çiller’in  şu sözüdür: “Vereceğiniz her oy, PKK’ya sıkılan bir kurşundur!” Çiller’in bu politikası, artık umumî helâlara bomba koymaya başlayan PKK’nın yeni “stratejisi”nden, elhak, büyük yardım görmüştür!

Çiller, dünyada ne kadar ülke ve Türkiye’de ne kadar aklı başında insan varsa hepsinin “Askerî çözüm dışında bir çözüm bulunsun!” diye yırtındığı bir dönemde,  Kürt sorununu sadece ve sadece namlunun ucuyla çözmeye çalışan zihniyete teslim olmuş, Türkiye’yi de teslim etmiştir.

Çiller, bunu yaparken, PKK’nın artık umumî helâlara bomba koymaya başlamasından da  muazzam yardım görmüştür. Doğrusu, Bayan Çiller’in PKK yönetimine madalya vermesi hiç mantıksız olmayacaktır.

Bu durumda belki PKK çökertilecek, ama yerine bir MKK, NKK veya XKK çıkacaktır. Türkiye, iç politikasını, dış politikasını, ekenomisini, her şeyini ama her şeyini Kürt sorununa endekslemeye ve  bu nafile “dava”nın kuyruğunda çarpılmaya devam edecektir.

Ama ne gam!  Kürt milliyetçiliğine tepki olarak yükselmeye başlayan Türk milliyetçiliğinin oyları sayesinde Bayan Çiller bir veya birkaç yıl daha iktidarda kalmış olacaktır!

Türk milliyetçiliği faktörünün şu sıralarda getirisi muazzamdır. Ona iki parti daha oynamış ve kazanmıştır: Türkeş’in MHP’si  ve Ecevit’in DSP’si. MHP bu sayede kaybolmaktan kendini kurtarmış,  DSP ise  “solcu” liderinin bu konuda gösterdiği cansiperane çabaların karşılığını, bütün sosyal demokratların battığı bir seçimde oy yitirmeyerek fazlasıyla almıştır.

Bundan sonra artık Devlet-PKK karşıtlığının yerini Türk-Kürt halkları karşıtlığı alır ve Kürt kökenlilerin yaşadığı batı bölgelerinde çok tatsız olaylar  birbirini kovalarsa, şaşmamak gerekecektir. Belki de, artık Dinci Kürtçülük yükselecektir ve tüm Türkiye mart karı’nı görecektir.

2) Seçimlerin verdiği ikinci mesaj, Kürt kökenli vatandaşların bu rejime duydukları büyük soğukluktur.

Burada, iki şeye dikkatle eğilmek gerekiyor.

Bunlardan birincisi, RP’nin  durumudur.

RP’nin oy patlamasının nedenleri çok açık, çok normal, çok evrensel nedenlerdir: Sol’dan kalan boşluk, dökülen milyarlar, protesto oyları, yılların birikimi, denenmemişlik, bugünden umudunu kesip öteki dünyaya bağlama, baldırbacağa tepki, vs.

Bütün bunlar  biraraya gelince Türkiye genelinde oylar RP’ye akmıştır ama, asıl özgün ve önemli olan, RP’nin Türkiye’nin doğusundaki zaferidir. Doğu ve güneydoğu silme RP’ye oy vermiştir.

Vermiştir, çünkü DEP’in girmediği ve  sokulmadığı bir seçimde Kürt kökenli seçmen,  tepkisini,  “rejime en aykırı parti”ye yönelerek ortaya koymuştur. Tabii, bölgenin kırsal oluşu, RP’nin “kardeşlik” mesajları ve  kendi amblemine fırsat bulduğu yerlerde “üç renkli” bir bant ekleyivermesi de etkili olmuş olmalıdır. Fakat asıl neden, söylediğim nedendir.

İkinci ve asıl önemli husus, doğu ve güneydoğudaki geçersiz oy oranıdır.

Hatırlar mısınız, her seçimde sonuçlar nasıl açıklanırdı? Sırasıyla şöyleydi:

a) “Açılan sandık sayısı”,

b) “Kullanılan oy sayısı”,

c) “Geçerli oy sayısı”, ve

d) “Oyların partilere göre dağılımı”.

Farkında mısınız bu sefer nasıl verdiler?  “a”yı verdikten sonra, doğrudan doğruya “d”ye atladılar. Böylece,  yüzdeyi doğrudan doğruya açılan sandığa uyguladılar ve nerede ne kadar geçersiz oy verildiğini gizlediler! Bir ülkenin kendi kendini bu kadar aldattığı az görülmüştür!

Aslında, televizyonlar ilk başta geçersiz oyları hiç olmazsa oran olarak veriyorlardı. Fakat çok kısa bir süre sonra kestiler. Kanallardan birinde yerel muhabir, “Tunceli’de geçersiz oy oranı yüzde 55” derken, Ankara’daki spiker, lafı onun ağzına tıkayarak acele kapattı.

Olağanüstü Hal Bölge Valisi Ünal Erkan’ın söyledikleri ve söyleyiş biçimi aslında çok şeyi özetliyordu:

“Katılım, yüksek diye nitelememize, eeee, imkan verecek seviyededir denebilir, rahatlıkla!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı