Baskın Oran

Bu iş nerede bitecek, yada biter mi?

Televizyonlardan arasıra arıyorlar. “Görüş” alıyorlar. Çekiç Güç’le ilgili bir kitabım olduğu için bu istekler genellikle K.Irak gelişmeleri konusunda oluyor.

Bu akşam da (çarşamba), çoğu zaman olduğu gibi Kanal 7 aradı. Ankara’daki Kürt zirvesi konusunda ileriye dönük şeyler sordular. Kürt zirvesi, ikinci haberdi. Telefon etmelerini beklerken birinci haberi izledim.

İhlas Haber Ajansı’nın (İHA) geçtiği bu birinci haber, PKK militanı kızların Sivas’taki intihar saldırılarıyla, yani gene Kürt sorunuyla ilgiliydi. Analar yavrularının tabutları üzerine kapanmış ağıt yakıyordu. Kamera bir süre onları gösterdikten sonra şehit polislerin erkek yakınlarına döndü. Bunlardan kaçından “görüş” alındı bilmiyorum ama, ikisi konuşturuldu. Birincisi, şehitlerden birinin babasıydı. Özetle şöyle dedi:

“Devlet niçin polislerin ve askerlerin elini tutuyor? Teroristler evlatlarımızı böyle birer birer öldürsün diye mi?”

İkinci konuşan erkek, ölen polislerden birinin dayısı olduğunu söyledi. O da şöyle dedi:

“Yakaladıklarını niye hapse atıyorlar? Neden hemen oracıkta asmıyorlar? Biz mi tutup gebertelim?”

Hemen arkasından sunucu ekranda gözüktü ve yarın Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) önemli bir toplantı yapacağını, toplantıyı cumhurbaşkanının yöneteceğini, gündemde de bu intihar saldırılarının yarattığı ortamın bulunduğunu söyleyerek ikinci habere geçti.

Gözümle gördüklerimi ve kulağımla duyduklarımı anlattım. Şimdi de kafama hücum ediveren düşünce ve yorumları sizinle paylaşayım:

1) Acılı insanın, evladını öldürenleri kendi eliyle öldürmek istemesi, hele acısı tazeyse, bu toplumda çok sık rastlanan bir durum.

2) Terörle Mücadele Kanunu’nun kolluk kuvvetlerine sağladığı imkanlar ortadayken, öte yandan faili meçhul cinayetleri kimsecikler araştırmazken, neden “devlet polis ve askerlerin elini tutuyor” olsun? Bu, pek öyle basit bir “acılı akraba” tepkisine benzemiyor. Hemen arkasından da MGK’nin toplantı haberi. Yine “ortam” hazırlığı mı yapılıyor, nedir?

3) PKK son 5 ayda 4 intihar saldırısı yaptı. Daha önce böyle bir taktiği yoktu. İntihar saldırısı, adı üstünde, desperados (“umutsuzlar”) işidir. İlerisinin ne olacağı bilinmez ama, örgütün şu anda devlet kuvvetleri karşısında zayıfladığı anlaşılıyor.

4) Şu andaki durum devam eder ve bu saldırılar bireysel teröre dönüşürse, kimsenin işine yaramayıp herkese zarar verecek bir durum oluşacak.

Bugün Kapalıçarşı’da, öbür gün Kemeraltı’da, daha öbür gün Karum’da bombalar patlamaya başlayınca bir yandan Türkiye iyice yaşanmaz hale gelecek ve memleketin toptan canına okuyacak bir askeri darbe ortamı doğacak, diğer yandan da PKK kendisi için o kadar önemli olan uluslararası insan hakları örgütlerinin desteğini yitirecek.

5) Diğer yandan düşünüldüğünde, ideolojisi uğruna kendi üzerlerindeki bombayı gözünü kırpmadan çekip patlatan insanlar söz konusu. “Beyinleri yıkanmış zavallılar” deyip geçmek fazla basit kaçıyor. Bu gençleri bu kararlılık içine sokan koşulları saptayıp yok etmedikçe de, bu iş kolayına bitmez görünüyor.

Benim aklımdan bunlar geçti.. Tabii, büyüklerimiz en iyisini bilirler.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı