Baskın Oran

Bodrum’da Manastır Otel, Ankara’da Yargıç Şaban Bey

7 Temmuz 1998 Salı. Saat şu anda 23.15.

Bu yazıyı yazmak için oturdum. Pankart açan öğrencileri iki yıl önce 15’er aya mahkum eden, şimdi de beraat ettiren  yargıcı yazacağım.

Ama mümkün değil. Yaklaşık 1 km yukarımızdaki Manastır Otel, evimizin içini zonk zonk zonklatıyor.

O taraftaki pencereleri berbat sıcağa rağmen kapatıyorum. Faydasız. Sıcak artıyor, gürültü eksilmiyor.

Polis yasaların uygulayıcısı, kanunsuzlukların önleyicisidir:

“Polis memuru filanca, buyurun efendim!”

“Memur Bey, durum böyle böyle. Kime şikayet edebilirim?”

“Efendim, Vali Bey de oradalar”.

“Vali Bey’in orada olması bütün Bodrum’un inim inim inletilmesi anlamına mı gelir memur bey? Bu gürültüyü Vali Bey mi yaptırtıyor?”

“Biz yine de bir baktırtalım efendim”.

Teşekkür ediyorum. Başından savıyor. Yine de on beş dakika bekliyorum. Aynı durum. Bu sefer otele telefon ediyorum:

“Efendim, bu gece bizim onuncu kuruluş yıldönümümüz. Vali Bey, Kaymakam Bey, Belediye Başkanı da burada. Hiçbir şey yapamayız”.

“Beyefendi, inanılmaz şeyler söylüyorsunuz. Bu kişiler yasanın, kuralın temsilcileri. Siz bu isimleri bütün Bodrum’u rahatsız etmede bir gerekçe, bir yardımcı olarak sayıyorsunuz!”.

“Efendim, herkes rahatsız oluyor ama, sizden başka telefon eden yok!”

“Beyefendi, herkes kuzuysa, ben değilim. Size, Kumbahçe Derneği adına telefon ediyorum. Biz Halikarnas Disko’yu susturmaya çalışırken, bir de Manastır Otel mi çıktı? Sizin gürültünüz yanında Halikarnas’ınki masum kaldı! Hoparlörleri içe çevirin, olsun bitsin!”.

“Kusura bakmayın, yapabileceğim bir şey yok. Beni aşar”.

Çaaatt, telefonu yüzüme kapatıyor.

Bunun üzerine, oradaki bir yetkiliyi, rahatsız etme pahasına cepten arıyorum. Çünkü koca bir kenti rahatsız etmek için onun da adı kullanılıyor.

Bana söylenenleri aktarıyorum. Bizim evin yerini biliyor ve o kadar gürültü geldiğine şaşıyor. “Burada bu kadar ses yok!” diyor.

Çünkü hoparlörleri dışa çevirmişler. Otel bütün Bodrum’a hakim bir tepede olduğu için bütün eğlence yerlerinden fazla zarar veriyor. Bunu söylüyorum. Hemen ilgileneceğini söylüyor.

Bişey değişmiyor. Artık, orada olduğunu bildiğim başka bir yetkiliyi cepten aramıyorum. Yararsız.

Çünkü orada Vali Bey var ve telefonla olsun protesto eden  vatandaş yok!

Bodrum rahatsız olmak zorunda. Kuzu olduğu için.

Çok iyi anlıyorum.

***

Ankara 15. Asliye Ceza Yargıcı Şaban Kırcı, üniversite harçlarını protesto etmek için Meclis dinleyici localarında pankart açan on bir genci iki yıl önce “örgüt üyesidirler” gerekçesiyle 15’er ay hapse çarptırmıştı.

Şimdi Yargıtay bozunca, beraat ettirdi. Savcı Fikri Palaz da Yargıtay kararına uyma yönünde görüş belirttiğine göre, karar bizim yazı çıkana kadar kesinleşecek.

Ama asıl ilginç olan bu değil. Sayın yargıcın beraat sonrası söyledikleri:

“Türkiye’de ilk kez böyle bir davayla karşı karşıya gelmiştik. Çünkü, Meclis’te pankart açılmasıyla ilgili bir eylemin kanunlarımızda maddesi bulunmuyordu”. (Cemal Doğan, Sabah, 4 Temmuz 1998).

Demek öyle, Sayın Yargıç!

Ceza hukukunun bütün kurallarını bir kenara atsan, bir tanesi kalır:  “Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz!”.

Zatıâliniz bunu duymuş muydunuz? Kanunda suç olarak sayılmamış bir harekete nasıl ceza, hem de 15 ay hapis cezası verirsiniz? Bu memlekette kurşun atıp diz kemiği kıran mafya köpeğine sadece 3 ay veriliyor!

Sayın Şaban Kırcı şöyle devam ediyor:

“Yargıtay bozma yoluna gitti. Bence de doğru olan buydu”

Doğruydu da, üstelik “örgüt üyesidirler” deyip gencecik çocuklara iki yıldır bu ıstırabı neden çektirdiniz?

Cevap veremezsiniz. Ben sizin yerinize söyleyivereyim:

Size kalsa, bu kararı değiştirmezdiniz. Tepkiler biraz fazla geldi de ondan değiştirdiniz.

Basın peşini bırakmadı. Kamu vicdanı artık bu kadarından rahatsız oldu. Gençler durmadan protesto ettiler.

O kadar ki, şu anda bu öğrencilere destek için yapılan eylemler nedeniyle iki ayrı dava sürüyor.

“Kaldı ki, öğrenciler taleplerini demokratik bir şekilde dile getirmişlerdir. Burada herhangi bir yasadışı durum yoktur” buyurmuşsunuz.

İki yıl önce, “demokratik dile getiriş” gerekçesiyle mi bastırmıştınız 15’er ay hapsi?

Herşeyi anlamak çok kolay ki…

Or-an’da Ory Market’in kazığı, Manastır Otel’in Bodrum’a saygısızlığı, Yargıç Şaban Bey’in toplumla alay eder gibi konuşması…

Bütün bunlar, biz kuzu gibi davrandığımız sürece devam edecek.

Ancak kuzuluğu bırakırsak bitecek.

Başkaca anlamak gereken tek-bir-şey yok bu ülkede.

————–

oran@politics.ankara.edu.tr

Önceki Yazı
Sonraki Yazı