Baskın Oran

Aklımızı başımıza devşirelim artık !

Acaba, geçen hafta niçin üst üste “Neden Korkuyorum” diye yazılar yazdığımı bazı “mihraklar”  anlamış mıdır şimdi? İşte bunun için korkuyordum! PKK’nin ateş kesmesi sanki Allahın emriymiş gibi devletin köy basmaya devam etmesinin, kültürel haklar vermeyi de hiç akıldan geçirmemesinin sonuçlarından korkuyordum.

Bakın, şimdi ne olacak: PKK ölüm mangaları ayakta olduklarını kanıtlamak için “eylem” yaparken günahsız insanları vurmaya, orayı burayı ateşe vermeye devam edecekler, güvenlik güçleri de onları takip ederken kaçınılmaz olarak masumları da öldürecek. Bölge halkı  gene ikisi arasında sandviç olacak ve ikisinden en çok devlete yabancılaşmaya devam edecek. Bu arada, Devlet-PKK kavgası batıda Türk-Kürt kan davasına dönüşecek.

Ama, böyle şeamet (uğursuzluk) kuşu gibi ötmeye başlamadan, bitakım noktaları açıklığa kavuşturmak gerek.

1) Bingöl katliamını kim yaptı? Apo mu, egemen olamadığı aşırı kanat mı? Bu o kadar önemli değil. Büyük olasılıkla ikincisi. Zaten, PKK’nin yapısını biliyorsanız, bölge “komutanları”nın çoğu durumda bağımsız karar verdiğini de biliyorsunuzdur.

2) Önemli olan kimin yaptığı değil, niçin yaptığı. Bu da çok açık gözüküyor. Bir kere, zaten bir terör örgütünün ateş kesmesi onun doğasına aykırıydı, onun yok olmasına yol açacak bir olaydı. Bir de güvenlik güçlerinin hiçbir değişiklik olmamış gibi davranmaya devam etmesi örgütü iyice köşeye sıkıştırıyordu. Kediyi köşeye fazla sıkıştırmak doğru değildir.

İkincisi, ilan edilmek üzere olan af PKK’yi rahatça parçalayabilirdi. Zaten, amacı da oydu.

“İyi ya, demek ki devlet doğru hareket ediyormuş…”

Böyle diyecek olanlara, aile terbiyemin izin verebileceği en radikal protesto işaretini yapıyorum! Şu nedenle:

Amaç PKK’yi parçalamak değil ki! Amaç, Kürt sorununu olumlu ve kalıcı biçimde çözmek! Bu Cumhuriyet 70 yılda sayısız Kürt örgütü parçaladı! Kürt sorunu çözüldü mü? Birara (1938-58) tam 20 yıl ortalıktan kazındı, sonra ve her seferinde daha güçlü, daha güçlü olarak ortaya çıktı. Demek ki, Genelkurmay Başkanının “Bu İşi Bitirin!” buyruğuyla, Demirel’in “Dağları Temizleyeceğiz” sloganıyla olacak iş değildi bu.

Ya nasıl olacaktı? PKK’nin zorunlu kaldığı ateşkesten yararlanarak bir yandan af ilan edilirken, aynı anda da hem sözü edilen 2,5 trilyonluk paketi açmak, hem de Kürtlere AGİK belgelerinde öngörülen türden kültürel haklar vermekle olacaktı. Böylece bu insanların hem karnı, hem gönlü doymaya başlayacaktı.

Olmadı. Olabilmesi için, kravatsız-ceketsiz resim çektirmekten daha ciddi  yenilikler geçirmiş kadrolar gerekliydi.

Yahut da, toplumun, böylesine radikal bir değişikliği zorlayacak kadar büyük acılara, kan göllerine, yani uğursuz bir İç Savaş’a batıp-çıkmış olması!

Türkiye’nin, bu son olasılıktan başka çaresi  kalmadığına inanmak istemiyorum!

Yöneticilerimiz! “Büyüklerimiz”! Aklınızı başınıza toplayın! Aklımızı başımıza toplayalım! “Dağları Temizlemek”ten, “Bu İşi Artık Bitirmek”ten medet ummayalım! Kürt sorunu şiddet faktörüyle çözülmez; hele bu noktadan sonra. Kıraathane çözümlerine artık son verelim! Bir af, her zamandan daha fazla şimdi gereklidir. Ama, ekonomik paketi açmak ve kültürel hakları aynı anda vermek şartıyla! Görmüyor musunuz? Papaza kızıp oruç bozdunuz! Kürtlerin en ılımlı ve ciddi lideri, PKK’nin de en büyük karşıtı olan Kemal Burkay’ı da, PKK’nin sözcüsü  olmak zorunda bıraktınız!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı