Baskın Oran

“İslam’a uluslararası komplo”yu önlemenin yolu

Türkiye gazetesinin bugünkü (perşembe) manşeti şöyle:

“Sapık yazar Nesrin, İslamiyet’e hakarete yeltenmekten mahkeme önünde”. Haberin altında,  suçun “Kur’anda değişiklik istemek”  sonucu  oluştuğunu yazıyor.

Bangladeş’te dinciler, kadın yazar Teslime Nesrin’in başına fetva çıkarttılar. Pakistan’da,  avukat Esma Cihangir hanımın kellesini istiyorlar. Hintli Salman Rüştü, okusan ne dediği  hiç anlaşılmayan “Şeytan Ayetleri”ni yazdı diye yıllardır   kaçak yaşıyor.

Bangladeş ve Pakistan, etnik bakımdan kimin eli kimin cebinde belli olmayan, aşiret döneminde iki ülke. Sefillik nah buraya kadar. Bugünlere tahammül edemedikleri için, insancıklar hiç olmazsa “yarın”ı garantilemek istiyorlar: Dine sarılıyorlar. Bu arada da,  her bakımdan dizboyu olan sefilliklerini kendilerine anımsatmaya cesaret edenlere, hele kadınlara, biraz “fena muamele” ediyorlar, hepsi bu!

Devletleri ne yapıyor, şöyle yapıyor: Allah’a, Peygamber’e, Kuran’a “bir şekilde hakaret” etmeyi suç sayan yasalar çıkarıyor. Mahkemeleri de, farklı mezheplerden olan (ve bu nedenle dinsiz sayılan) insanların “inşallah” demesini bile “Allah’a, Peygamber’e ve Kuran’a” hakaret  (yani, suç) sayıyorlar. Alışverişte çantasından Kuran’ı düşen bir kadını ölüm istemiyle yargılıyorlar. Duvarlara Allah’a karşı slogan yazmak yüzünden ölüm istemiyle yargılanan 13 yaşındaki 3 çocuğun okuma yazma bilmedikleri gerçeğini de pek önemsemiyorlar.

Ondan sonra, Teslime Nesrin’e gıyabında tutuklama kararı verilmesini hedef alan “dış baskılara”   şöyle yanıt veriyorlar:

“Tutuklama kararı bağımsız mahkemeler tarafından alınmıştır”. (Bu enfes yanıt pek yabancımız değil. Bizde de Cumhurbaşkanı Demirel tarafından DEP konusunda Temmuz içinde kullanıldı.)

Mademki Türkiye’ye geldik, devam edelim. Bizde durum tabii ki böyle ilkel değil.  Türkiye artık ortaçağı aştı.  Laik ve gelişmiş bir ülke.

Evet, bizde de bazı şeyler olmuyor değil bazen. Arasıra “Kanlı Pazar” falan oluyor. Turan Dursun, Bahriye Üçok falan öldürülebiliyor. Hocalar hutbelerde falancanın katlinin vacip olduğunu söylüyorlar. Kimilerine sürekli ölüm tehditleri geliyor. Bir de, Sivas’ta otel falan  ateşe verilip  37 kişi yakılabiliyor. Ama bunlar arızi şeyler.

Bizde devlet de bazı arızi şeyler yapabiliyor. Türk Ceza Kanunu Md.175-178’e göre, “Devletçe tanınmış dinlerden birini tahkir” edenleri  içeri atabiliyor. Sivas’ta canını ancak mucize kabilinden kurtaran 80’lik Aziz Nesin’in faciadan sorumlu kişi olduğunu, bizzat İçişleri Bakanı olan muhterem ilan edebiliyor. Şeytan Ayetleri’nin çevirisini yayınlayan Aydınlık’ı toplatıyor. Bu arada yargıçlarımız, o gün “tesadüfen” Şeytan Ayetlerini değil de bizatihi Kuran’ın ayetlerini basmış olan sayıyı da toplatıyorlar (bu olay geçenlerde Haber Ödülü aldı). Olsun. Arızi işler dedik, bu kadarı olacak..

Olsun tabii. “Halk” da, “devlet” de herşeyi yapabilirler. Normaldir ve kendilerinden beklenir. Yalnız, bizim dinciler arasında, karşına alıp rahat rahat konuştuğun, “kabil-i hitap” zatlar yapınca   tuhaf oluyorum.

Gene bugünkü Zaman’da Taha Kıvanç “Bir Uluslararası Komplo” başlığıyla, bu ölüm fetvalarının İslam’a karşı yapılan bir komplo’dan ibaret olduğunu açıklıyor ve sonra şunları yazıyor:

“Teslime Nesrin’in şahsi sorunları olduğu çok açık. Pornografiyle yapmış ününü. 7 yılda 7 koca. Tam bir serbest hayat yanlısıymış. Kadınların, istediği erkekten çocuk sahibi olmasından yana.  Gerdek gecesi odaya almadığı için ilk kocası intihar etmiş, çünkü Nesrin o sırada başkasıyla berabermiş.”

Yahu, sevgili başyazar Fehmi Koru kardeşim, bi yol  kulağını çekiver şu senin yazarın: Bu yazdığını okuyan bizim halk, “Oh olsun, deyyus-u ekbere!” der, başka bişey demez, ona göre.

Bi de, soruver: Kadınların “istemediği erkekten” mi çocuk sahibi olması gerekiyor?  Bu 7 Kocalı Hürmüz’ün o pornografik yazılarından da bikaç paragraf yayınlasın, o aklı da veriver. Artık, mum tuttuğuna göre, vardır elinde. Kendi tezini  kanıtlamış olur.

Ama, en önemlisi, bu “uluslararası komplo”yu önlemenin tek yolunun,  Nesrin’in “orasıyla” uğraşmaktan değil, İslam’da din için şiddet kullanmayı  açıkça ve topluca kınamaktan geçtiğini anımsatıver kendisine.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı