Baskın Oran

Oğlum Tanju, yurduna dön!

Futbolcu Tanju, Mercedes kaçakçılığından 22 ay hapse çarptırıldı. Ceza kesinleşti.

Hiç mi hiç tahmin etmiyordum. Çok şaşırdığımı belirtmeliyim. Bir değil, bikaç nedenden ötürü:

1) Herşeyden önce, ben Tanju’nun mahkum falan edileceğine inanmıyordum. Mutlaka bir hile-i şer’iyesini bulup kurtarırlar, diyordum.  En nihayet, bu çocuk “kominis” değildi, “bölücü” değildi. Bir futbolcuydu. Üstelik, çok çok da ünlüydü.

Şimdi yargıçlardan özür diliyorum ama, kimse kusura bakmaya falan kalkmasın. Demek ki, durumun hiç mi hiç hile-i şer’iye kaldıracak yanı yoktu. İş, bu kadar açık ve  basittir.

Bu devlet, bilimadamı olarak tebliğ vermeye çağrıldığınız uluslararası kongreye giderken söke söke (isterseniz “ö” harfini değiştirebilirsiniz, daha anlamlı olur) 100 dolarınızı konut fonu  diye alırken, bilmemne takımının maçına gidiyorum diyen “sporseverler”i  konut fonundan bağışık tutuyor. Böyle bir ülkede böyle bir tahminde bulunmak herhalde çok da acayip  sayılmazdı.

2) Tanju, bacaklarını kullanıyordu. (O kadar ki, birara, üstelik evliyken, o bar senin bu pavyon benim orta bacağını bile nasıl kullandığı  boyalı basına manşet olmuştu.) Oysa Türkiye’de, benim bildiğim, bacağını değil kafasını kullananlar hapse atılır. Kitap yazanlar, falan.

3)  Bu memlekette,  ayaktopu başımızın tacıdır.

Bu yaz, ablamın Güvendik Köyündeki (Urla) evine kapandım, tatil   adı altında kitap yazıyorum, vardığımda evin elektriklerini kesik, buzdolabındaki yiyecekleri  kokmuş, ablamı da çıldırmış   buldum.

Hiç borcu olmadığını iddia eden ablam, bulabildiği bütün makbuzları bir hışımla elime tutuşturdu, pazartesiyi zor ettim, TEK’e gittim, sıkı durun, 1990 yılından kalma ödenmemiş (çünkü, tebliğ edilmemiş) 11.300 liralık  (onbirbinüçyüz lira) fatura çıktı.  Elektriği hafta sonunu da içine alacak biçimde bu nedenle kesmişler. Ödedim ve bela okuyup döndüm.

Şimdi,  ortalık vergi diye inim inim inlerken, herbiri on milyarlarca liralık futbolcu transferlerinden “2000 yılına kadar” vergi alınmayacağının ilan edildiği, kimsenin de kalkıp “Ulan bu ne biçim rezalettir, Allah kahretsin!” diye bela okumayı aklına bile getiremediği bir ülkede başımızın tacı Kral Tanju’nun bir Mercedes’cik çarpmak yüzünden yaklaşık iki yıl hapse çarptırılacağını düşünemezdim. Üstelik, ülkenin başbakanı hanımın “vergi” kavramıyla ilişkileri ortadayken!

Her ne hal ise!  Asıl, bundan sonra neler olacağını seyreyleyin. Çünkü Tanju, şu günlerin moda deyimiyle “yırtmış” bulunuyor. Yani, yurtdışına kaçtı. Oradan telefonla demeç veriyor:

“Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel bana yardım elini uzatırsa Türkiye’ye dönerim” diyor. Bunun karşıt kavramı, “Yoksa dönmem!” dir.

Tanju, sapına kadar haklıdır.

Ne olacak yani dönmezse? Türkiye Cumhuriyeti devleti önce derhal bir açıklama yayınlayıp, derhal dönmediği takdirde vatandaşlıktan çıkarılacağını, arkasından da mallarına el konacağını mı açıklayacak?  Hazretin bulunduğu Makedonya’dan iadesini mi isteyecek yoksa? Bu çocuk kominis mi, yoksa bölücü mü ki bunları yapsın devlet!

Tanju şöyle diyor:

“Türkiye’de bir gün hapis yatarsam, futbol hayatım bitecek. 31 yaşındayım ve daha futbola doyamadım.”

Oğlum Tanju!   Yurduna dön! Ne korkuyorsun?

Senin adın Tanju. Erdal değil ki!

Aleyhine tek bir kanıt olmadan, sırf gözdağı olsun diye, üstelik idam yaşı olan 18’ine bile girmeden 12 Eylül cuntası tarafından asılan Erdal senin gibi 31 yaşında değildi, 17’sindeydi. Üstelik, senin gibi futboluna değil, hayatına doyamadan gitmişti. Ne ilginiz var! Korkma, dön aramıza!

Dön yurduna, gene gollere doyur bizi, biz de seni Mercedes’lere doyuralım.

Sevgili Cumhurbaşkanımız da, artık bi babalık yapar sana. Yapar, yapar! Yaparsın di mi Baba? Kendinle tutarsız da davranmış olmayacaksın…

Önceki Yazı
Sonraki Yazı