Baskın Oran

Türkiye’nin mahrem yeri

İzmir Marşı…

27 Mayıs darbesi yeni olmuş. 15 yaşındayım. Akılcağzına estikçe ve parayı biriktirdikçe dünya turu atmaya meraklı ablam Nesrin’in Hindistan’daki ahbaplarından Aftab adlı  sevimli Müslüman Hintli İzmir’de bizi ziyarette. 27 Mayıs günlerinin o heyecanlı ortamında radyodan durmadan çalınan o hızlı  tempolu İzmir Marşına bayılmış, katıyor beni önüne, bütün gün marşın plağını arıyoruz Kemeraltı’nda. Sonunda, açık kahverengi bir taş plakta bulduyduk da, kurtulmuştum. Ne zaman İzmir Marşı aklıma gelse, hep Aftab’ı  çağrıştırır.

İzmir Marşıyla girdiğimiz Kuzey Irak’tan, erkekliğe toz sürdürmemeye özen göstererek, Mehter Marşıyla da olsa geri dönüyoruz. “Hedefe ulaşılmıştır” diyerek.

Bugün galiba benim çağrışım yapma günüm. “Hedef” deyince Aziz Nesin üstadı anımsadım şimdi de. 1950’lerin ortasında, bir öyküsünü okuduydum. O günlerde gazetelerin birinde bir kadından “Mahrem yerinde yarım kilo esrarla yakalandı” diye söz edilmiş, Aziz Nesin Usta kaptırmış, (mealen) şöyle yazıyor:

“Eskiden, ‘Mahrem’ yerimiz mahallelerimizdi. Öyle herkes, hele yabancılar, mahallelerimize dingonun ahırına girer gibi girip çıkamazdı. Mahallenin delikanlıları yolunu keserdi. Sonra, evimiz mahrem yerimiz oldu. Eve herkes alınmazdı. Arkasından, mahrem yerimiz yatak odamıza sığındı. Aradan biraz zaman geçti geçmedi, mahrem yer daha da daraldı ve üç yıldıza sığacak hale geldi. Biraz sonra baktı, yıldızlardan yukardaki ikisi düşüvermiş, kalmış mahrem yerimiz aşağıdaki tek yıldıza. Bugünlerde onun da düştüğünü duyuyoruz. Şimdi, ben şaşırdım. Acaba yakalanan esrar hangi mahrem yerde yakalanmış?”

Çağrışım yaptığım şey şu, tabii:

Acaba, “Ulaştığımız Hedef” neydi? PKK’lileri yakalayıp öldürmek miydi, Kuzey Irak’ta asayişi sağlamak mıydı, kampları tahrip etmek miydi, “Güvenlik Kuşağı” kurmak mıydı, Barzani’yle Talabani’ye zılgıt geçmek miydi, olan biteni bize koklatmayan Çekiç Güç’e iyi bir ders vermek miydi, Musul petrollerine sarkma denemesi miydi, tüm dünyaya kararlılığımızı göstermek miydi, buraların efesi olduğumuzu kanıtlamak mıydı, Türkiye kamuoyunu tatmin etmek miydi, dikkatleri dışarı çekip içeride rahatlamak mıydı, neydi allahaşkına da, o hedefe vardığımız için çekilmeye başladık?

Bu soruya, anlaşılan, dost ve müttefiklerimiz de sağlam bir yanıt bulamamış olmalılar ki, akın akın bize sormaya geliyorlar. Bugünlerde, ABD dışişleri müsteşarı ve bakan yardımcısının dahil olduğu ABD heyeti Ankara’da.  Türkiye’ye bir AGİT heyeti gönderip araştırma yaptırılması öneriliyor. Avrupalı dostlarımız daha aceleci: Girmek için yırtındığımız AB’nin Avrupa Parlamentosunda oylama yapılıyor, 6 çekimser oyun kullanıldığı oturumda Türkiye’nin aleyhindeki oylar 0’a karşı 411.

“Bir yıl kadar” kalmaya gittiğimiz Kuzey Irak’tan apartopar çıkmak, heyet gönderilip sorguya çekilmek, dahası, Doç.Dr. İsmail Beşikçi’ye (şimdilik) 198 (yazıyla, yüz doksan sekiz) yıl giydirmiş, yalnızca Mart 1995 içinde de 391 faili meçhul cinayet dilekçesi  verilmiş bir ülke olmak onurumuza dokunmuyor da,  bu işi kaba kuvvetin ötesinde düşünmek mi erkekliğimize dokunuyor?

Türkiye’de isteyenin istediği  dilde eğitim görme, radyo ve televizyon yayını yapmasının, isteyenin istediği Kürt yada Laz vakfını ve enstitüsünü kurmasının, isteyenin zora başvurmamak koşuluyla istediği fikri savunmasının serbest bırakıldığı, Kuzey Irak harekâtının başladığı aynı gün ilan edilmiş olsa, acaba Batı’nın o pek önem verdiğimiz tepkileri nasıl olurdu?

Hele, bir de, harekâta harcanacak paraya eşit bir ödeneğin Kürt ağırlıklı illerde yatırım için tahsis edildiği açıklanmış olsa?

Manyak mısın beoğlum Baskın! Sen ülkeyi böldürmek mi istiyorsun?         Aç bakiim radyonu. Dinle bakiim TRT’nin her bi kanalından saat başı yayınlanan “Kanlı Terör Örgütü Tarafından Aldatılmak İstenen Genç Kardeşim”  tiradıylan, “Bir Eski Teröristin İtirafları” pasajını, yada şerefle mırıldan bakiim “Ben  Türkiye’yi seviyorum / Türkiye için üretiiiiyorum / Ben ülkeme güveniiiiyorum / Başkaaa Türkiye yoook!” şarkısını!

Öğren bakiim ülkenin birlik ve beraberliğinin nasıl korunacağını da, kes artık  ülkenin mahrem yeriyle uğraşmayı!

Önceki Yazı
Sonraki Yazı