Özellikle de Gezi için gösteri yapanlara ve Başbakan Erdoğan’a yan bakanlara bol ceza dağıtılan ülkemizde Türk yargısı ve demokrasisi adına çok ferahlatıcı bir gelişme oldu. Ankara 12. Asliye Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Zeki Durmuş, davanın esasına girmeye gerek görmeden, “Üçüncü Yargı Paketi” diye bildiğimiz 6352 sayılı yasanın Geçici 1. Maddesini uyguladı ve bir vatandaşımızı 5 yıl yatmaktan kurtardı. Bu geçici madde, “düşünce ve kanaat açıklama yöntemleriyle işlenmiş olup, 5 yıldan az hapis gerektiren suçları” kovuşturmayı ertelemekte.
Yalnız, bu noktada size bir uyarı: Güne mutlu devam etmek istiyorsanız bu yazıyı okumayı burada bitirin. Agos’a eposta yoluyla 30.05.2008’de ulaştırılan bu “düşünce ve kanaat açıklaması” aynen şöyle:
“Oruspu çocukları size bir haber vereceğim bilginiz olsun dedim. Hrantdan sonra yeni hedef Baskın Oran olacaktır. O pislikde ortadan kaldırılacaktır. Ermeni piçleri biz olduğumuz sürece rahat uyuyamıyacaklar. Siz merak etmişsinizdir. Biz kimiz diye. Biz Türk İntikam Tugayı. Zaman yaklaşıyor. Ölüme az kaldı. Bekleyin geliyoruz”.
1 dosya, 3 şehir, 5 mahkeme, 2.784 km
Bu “düşünce ve kanaat açıklaması”nın ‘kurtarılma süreci’ aslında ‘kurtarıcı karar’ kadar ilginç ve bu kararı sanırım izah da ediyor:
1) “Sanane Banane” rumuzlu bu epostayı savcılığa bildirdik. Ankara özel yetkili savcısı, gönderildiği internet kafenin İstanbul’da olduğu ve Agos aracılığıyla yollandığı gerekçesiyle ‘yetkisizlik’ vererek dosyayı İstanbul’a gönderdi.
2) İstanbul özel yetkili savcısı, TİT’den yine aynı rumuzla gelen aynı türde bir tehditle bunu birleştirdi, internet kafe sahibi hakkında ‘takipsizlik’ verdi, kimliği tespit edilen gönderici Bilal Şekerlisoy’un Mersin’de yaşadığı gerekçesiyle ‘yetkisizlik’ kararı aldı, Adana özel yetkili savcılığına gönderdi.
3) Adana savcısı davayı özel yetkili ağır cezada açtı. Ama mahkeme, tehdit epostasının ulaştığı yerin İstanbul olduğu gerekçesiyle ‘yetkisizlik’ verdi ve dosyayı İstanbul’a iade etti.
4) İstanbul özel yetkili 11. Ağır Ceza, ilk celsede, B. Oran’ın Ankara’da yaşadığı gerekçesiyle ‘yetkisizlik’ verdi ve dosyayı Ankara’ya gönderdi. Böylece bizim dosya 453+939+939+453 = 2.784 km. yapmış oldu.
5) Ankara özel yetkili 12. Ağır Ceza, söz konusu tehdidin, “Her ne kadar TİT rumuzu kullanılmış olsa da, “basit tehdit olabileceği kanaati”ne ulaşarak dosyayı ağır ceza’dan sulh ceza’ya indirdi.
Tebligat bile yok
İşin asıl acayip yanı, bu bilgilerin tümünü bu sulh ceza duruşmasında öğrendik. Çünkü avukatım Oya Aydın Göktaş ayda bir gidip dosyanın akıbetini sorduğu halde, Adana’daki duruşma günü hariç, gerek bana gerekse kendisine hiçbir tebligat gelmedi. Duruşmalar hep gıyabımızda yapılmış.
Tabii, bu durumda başka tehditler de sökün ediyor. Mesela, yine aynen veriyorum: “Ömrünü Ermenilere yalakalık yaparak şerefsizce bir hayat süren Baskın Oran hala Türk topraklarında Türk kelimesine tahammül edemiyorsun. (…) Türk ün vatanında kim Türke meydan okumuş sizmi okuyacaksınız. İtlerinide alıp Ermenistana gidin ya değilse ölüm senin için kaçınılmaz bir son olacaktır. Senin gibi Ermeni kanı taşıyanların layık olduğu yer musalla taşıdır. (…) artık ölüm vaktin gelmiştir (…) Buradan duyurulur ki Türk İntikam Tugayları olarak kabaran bu hesabı kapatacağız. 17 Haziranda Baskın Oran adlı bu piçi ortadan kaldırarak Türk ün gücünü gösterceğiz”. Bu Türkçü kardeşlerim ilkokul 3 düzeyinde Türkçe imla öğrense vallahi gam yemeyeceğim.
Bazıları hiç boşuna uğraşma diye uyarıyorlar ki, sadece bu bile devletimizi yerin dibine batırmaya yeter: “Siktirin gidin ülkemizden. Bizi devlete şikayet ederek elinize hiçbir şey geçmez. Bakın ben hala dışarıdayız. Baskın piçinide ortadan kaldıracağız”.
“B. Oran’ı öldüreceğim” diyen bir başkası, inanmayacaksınız, epostasını Bolu’dan Ankara Emniyeti’ne gönderdi. İfadesinde de, “Böyle yazmaya devam ederse yine aynı şeyi yaparım” dedi. Hiçbir duruşmaya da gitmeyen bu kişiye Bolu Sulh Ceza yargıcı “Sanığın mahkemedeki iyi hali ve saygılı tutumu dikkate alınarak” deyip 5 ay verdi ve “kişilik özellikleri ve bir daha suç işlemeyeceği kanaati”ne vararak hükmün açıklanmasını geri bıraktı.
Bunların dışında gelen iki tehdit, Ankara 4. Asliye Ceza ve Ankara 9. Sulh Ceza’da beraat etti. Göndereni, günü-saati, gönderilen bilgisayar hepsi belli, ama Türk yargısı dosyayı bilirkişiye yolladı. Oradan rapor: “Herkes bir başkasının hattına girerek mail gönderebilir”. Dosyalar şimdi Yargıtay’da.
Son gelen, en ilginci
Ergenekon davası başlayınca bunlar şıp diye kesilmişti. Geçen gün gelen, “Akıllı Ol Sakil Adam” başlığı altında şöyle diyor: “Baskın Oran biz Türkçüler sanal masturbasyon yapan TİT vb. örgütlere benzemeyiz adamın aklını alırız… Artık öyle bir dönemdeyiz ki saklanmadan açık adres ve isimlerimizle ortadayız. Biz Gençliğe Hitabın özünden ders çıkaran uykuda değil, oymağında bir bir hesap tutan Türkleriz…”. İmza: Gürhan Tanga
Daha ne desin? Tamamen sulanan Ergenekon davası daha kesinleşmemişken aftan bahsedenler var. Zaten duruşmalarda da sanıklar yargıçları neredeyse döveceklerdi. Sanık Mustafa Önsel: “Şu klasörü kim hazırladıysa Allah’ın gazabı üzerinde olsun’’. Sanık Ahmet Küçükşahin “Bunları üretenlerin Allah belalarını versin”. Tuğg. Süha Tanyeri “Allah korusun sonra üzülürsünüz bugün yarın yakınlarınızın, ailenizin başına bir şey gelirse’’. Mahkeme başkanının bütün diyebildiği: ‘’Savunma sınırlarını zorluyorsunuz. Fazla zorlamayın yoksa mahkeme gereğini yapacaktır’’ (Taraf, 24.06.2011).
Şimdi ben asıl, bu hakaret ve tehditlerin milyonda biri Sayın Erdoğan’a yapılsa Türk yargısının ne diyecek olduğunu merak ediyorum. Şimdi temyiz ettik, bakalım Yargıtay ne diyecek.