Baskın Oran

Şeytanın gör dediği

Çiğ süt emmiş biri sıfatıyla son on beş günün gazetelerini okuyorum.

Hürriyet, 19.06.2005: “Ermeni Dostuydu. Antika kitap kaçırdığı iddiasıyla Erivan havaalanında tutuklanan Türk vatandaşı Yektan Türkyılmaz ‘Ermeni Dostu’ çıktı. Türkyılmaz, geçen hafta gazetecilerle yaptığı sohbetlerde soykırım iddiaları hakkında Ermenilerin haklı olduğunu öne sürerek, Osmanlı’yı soykırım yapmakla suçlamıştı”.

Yani, resmen, “iyi olmuş p…’e!” diyor.

***

Milliyet, 27.06.2005: “Komşuda Irkçı Şok. Sadece üç ay önce kurulan ve seçimlerde yüzde 8.16 oyla 4. parti olan Hücum Koalisyonu ATAKA partisinin lideri Volen Siderov, ülkenin resmî dilinin Bulgarca olduğu söylerken, Türklerin kurduğu Hak ve Özgürlükler Hareketinin (HÖH) anayasaya aykırı olduğunu bildirdi”.

Hürriyet, 28.06.2005: “Siderov, ‘Hasan ismini Hasanov yapacağız’ dedi ve Bulgar Ulusal Televizyonundaki Türkçe yayınların da hemen durdurulmasını istedi”.

Şimdi, bu Bulgaristan, AB’ye hangi yüzle girecek?

***

Bununla birlikte, Komşu’ya fazla da yüklenmemek lazım. İsmi lazım değil, bölgedeki bazı ülkelerde değil 4. partinin, cümle devlet mekanizmasının böyle davrandığı görülebiliyor.

Bir ülke var, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek 3/1 maddesini kullanan dayanan bürokrasisi, radyo-tv’lerde “devletin dili”nden başka dilde yayın yapılmasını yaklaşık iki yıl boyunca sırayla şu engellemeleri yaparak önledi:

Devlet radyo-tv’sinin teknik olarak “o dilde” yayın yapamayacağını bildirmek; bunun için danıştaya gizlice dava açmak; “özel radyo-tv’lerde yayın yapılamaz” demek; “ancak tüm ülkeye yayın yapanlar bunu yapabilir” demek; “çocuklara yönelik olamaz, dil öğretmeye yönelik olamaz” demek; “haftada sadece 5 saat yapılabilir” demek.

Bir ülke var, bürokrasisi, ülkenin resmî dilinden başka dillerde özel kurs açılamaması için sırayla şu engellemeleri sergiledi:

Kurs adlarına itiraz etmek; mevcut olandan farklı kurs binası, müdür, sekreter tutulmasını istemek; yangın merdiveni ruhsatını yeniden istemek; binanın rölövesini istemek, 85 cm olan kapıların 90 cm’ye çıkartılmasını istemek; o ülkede o dilde eğitim olmadığı halde o dilde öğretmenlik lisansı istemek ve başka ülkelerden alınmış o dilde öğretmenlik lisanslarını da kabul etmemek; üniversitelerde o dilde ders olanağı verilmesi için dilekçe veren 10.538 öğrenciden 446’sına “yasadışı örgüte yataklık”tan dava açmak, bunların 533’üne tutuklama kararı vermek, 3.621’ini gözaltına almak, 15’ine bidayet mahkemesinde üç yıla kadar hapis cezası vermek. Bir üniversitesinde de, 7 öğrenciye “dilekçe vermeye teşebbüs”ten yarımşar ve birer dönem okuldan uzaklaştırma cezası kesmek.

Bir ülke var, anayasa mahkemesi, anayasanın yine 3/1 maddesi hükmünü kullanarak, “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozucu” davranıştan, önüne gelen siyasal partiyi kapattı. Aynı işi bir de Siyasi Partiler Kanununun 78/a ve 81/a,b maddelerine dayanarak yaptı.

Bir ülke var, 2003 başında Nüfus Yasası değiştirilene kadar, ülkede yaşayan yaklaşık 15 milyon vatandaşın çocuklarına kendi dillerinde isim koymasını yasakladı ve bu isimleri koyan anababaları mahkemelerde süründürdü.

***

Hep Bulgaristan’la uğraşmayalım. En nihayet, bu ülkede “Türk Partisi” diye anılan HÖH daha düne kadar koalisyon ortağıydı ve on gün önce yapılan seçimlerde son on beş yılın en yüksek oyuna ulaşarak ve Bulgaristan’ın 3. partisi olarak şimdi yine koalisyona giriyor. Bu coğrafyada ülke mi yok? 05.07.2005 tarihli Milliyet’ten Yunanistan hakkında okuyoruz:

“Türkiye Düşmanları Mora’da Buluşuyor. Ana slogan: Türkiye, Avrupa’dan dışarı!”

İyi de, hangi ülkeydi o, hani “Ya Sev, Ya Terk Et” sloganından geçilmeyen? Hangi yabancıya hitap ediyordu sahi o slogan?

Bir de doğumuza dönsek? 30.06.2005 tarihli Hürriyet’ten okuyoruz: “Bakü’den Jest. Azerbaycan, Kıbrıs Türklerinin KKTC pasaportuyla ülkelerine girmesinin yolunu açtı”.

Acaba, hangi ülkeydi o, KKTC temsilcilerinin Avrupa Konseyine kabul edilip edilmemesi 29 Nisan 2004’te Strasbourg’da oylanırken, kendi temsilcilerini salona yollamayan? Niye yollamadınız dendiğinde de, önce “Vallahi haberimiz olmadı” diyen, ondan sonra da “Devlet başkanımızın kokteyli vardı” diyen? Hani, kendisini kırmamak için Türkiye’nin Ermenistan’a kapı açmayıp kıvrandığı ülke…

***

Mademki şeytanın gör dediğini görüyoruz, tam görelim bari:

Bulgaristan’daki Türklerin nüfusu yüzde 8,5. HÖH’ün aldığı oy yüzde 12,68. Bulgarlardan tam 40.000 oy almış. Nasıl iş?

Sakın, partinin çıkardığı 33 milletvekilinden 6’sının halis muhlis Bulgar oluşundan olmasın? Ders alması gerekenlere duyurulur.

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı