Baskın Oran

Sabiha Gökçen “olayı”nın muhasebesi

Eğer isterseniz bana yazın da e-postayla ileteyim, geçenlerde yeğenim Adil internetten 2.52 dakikalık çok matrak bir bant yolladı.

Anadolulu bir vatandaş Tofaş’a telefon ediyor, “Mine hanım”ı istiyor. Sekreter hanım “Konu neydi? Ben yardımcı olayım” deyince sinirleniyor, ikinci olarak istediği “Cem bey”in toplantıda olduğu söylenince genel müdürü verin diyor, o da toplantıda denince artık patlıyor ve oradaki herkese, galiba 5 defa üst üste, ana-avrat dümdüz gidiyor.

Sinirinin doruğunda da, çok ilginç bir küfür ediyor: “Babasının ağzına ….yım! Ermeni mi o? Türk deel mi kardaşım?!”

Önemli değil. En nihayet, kazık yediğine inanmış ve şikayet için açtığı telefonlarda aradığı yetkiliyle konuşamayarak çıldırmış bir Erzurumlu müşterinin tepkisi.

İçişleri Bakanı Meral Akşener’in, Abdullah Öcalan’a sövmek için “Ermeni dölü” sözcüklerini kullandığı bir ülkede yaşadığımız hatırlanırsa, az bile söylüyor.

Böyle bir ülkede Ermeni olmanın ne demek olduğunu tahmin etmek için Ermeni olmaya gerek bulunmadığını düşünüyorum…

* * *

İngiliz emperyalizmi, Afrika’yı yağmalarken, bu insanların yamyam oldukları efsanesini yaymıştı; Afrika dillerinde bulunmayan acayip “Mau-Mau” terimi, o devirlerin aşağılama literatürüne örnektir.

Kara Afrika milliyetçiliği, bu aşağılamaya karşı, başka bir aşırılıkla, bir karşı-efsaneyle cevap verdi: Bilumum icatlar Afrikalılar tarafından yapılmıştı. Babil Kulesini yapan, mimariyi, plastik sanatları, tarımı, tekstil endüstrisini dünyaya armağan edenler hep Siyahlardı. Mısır uygarlığı bir Siyah uygarlığıydı…

Ne oluyordu biliyor musunuz; Afrikalı Siyah adam, hiç farkına varmadan, daha kuzeydeki bir ülke insanlarının yaklaşık 30 yıl önce, yine Batı tarafından aşağılanmak yüzünden yaptıkları şeyin tıpkısının aynısını yapıyordu.

30 yıl önce, 1930’larda Atatürk milliyetçiliği idi bunu yapan. Osmanlı’nın “Etrak-ı bî idrak” (idraksiz Türkler) ve “Türk ne bilir adabı, lak-lak içer ayranı” gibi küçümsemelerini, Batılıların da “Hasta Adam” ve “Türk kafası” türünden aşağılamalarını karşılayabilmek için, Lenin’in deyimiyle, demiri tersine bükmüştü. Bütün uygarlıkları Türk yapmıştı (Türk Tarih Tezi). Bütün dilleri Türkçe’den üretmişti (Güneş-dil Teorisi). Ateşi, evlilik kurumunu, tarımı, madenciliği, hayvancılığı, geometriyi dünya uygarlığına hep Türkler armağan etmişti. Homeros da Türk’tü; asıl adı, “ummak”tan gelen Umar’dı. Eti (yani, Hitit) ve Grek ana tanrıları bir olduğu için, Etiler de Türk olduğuna göre Grekler de Türk’tü…

* * *

Şimdi, acaba, Ermeni gazetesi Agos’un, Sabiha Gökçen’in Ermeni asıllı olduğunu ileri sürmesi, bu karşı-efsanelerden daha mı aşırı bir durumdur ki, bu kadar fırtına kopardı?

* * *

Yoksa, “aşırı” deyince, Aktüel dergisinin aynı hafta içinde yapmaya karar verip sonradan vazgeçtiği, Hürriyet’in de iktibas ettiği bu bayat habere gösterilen “milliyetçi” tepki mi gelmeli akla?

Galiba, bir bardak suda kopartılan bu fırtına, suyun ilk çağlardaki doğal bir işlevini geri getirdi: Ayna oldu. Türkiye toplumuna ayna tuttu.

Her kimlik, en azından işin başlarında, bir karşıtlık kullanarak tanımlar kendini.

Galiba, biz, bu ülkede “Türk” kimliğini, Rum veya Yunan karşıtlığıyla filan değil, esas olarak Ermeni karşıtlığıyla tanımlayageldik. Acaba bu, İttihat ve Terakki’nin kirli mirası 1915 Tehcirinin reddi cümlesinden olmasın?

Daha ileri gideyim ki insanların aklını biraz daha karıştırayım:

Bizler, laikliğin doruğunda Türk milliyetçileri olarak, galiba bu “Türk” kimliğini Müslümanlıktan ayrı olarak düşünemiyoruz?

Çünkü, O.Ekşi’nin de belirttiği gibi, Sabiha Gökçen’in “Boşnak” olduğunun yazılması zerre kadar tepki doğurmadı. “Türk olmamak” açısından, Ermeni ile Boşnak’ın acaba ne farkı var? Ha, şu var ki, biz Boşnakların Türk olmadığını daha dün, 90’lardaki Bosna krizi sırasında öğrendik…

* * *

Bir yazının bir girişi, bir de sonucu çarpıcı olmalıymış. Kuralı bozmayalım: Bu bardak fırtınasında esas darbeyi, basınımızdan da çok, Genelkurmayımız yedi.

Ege Ordu Komutanı Org. H.Tolon Kıbrıs konusunda kendi gibi düşünmeyenleri “Hain” ilan ettiği yani çok yanlış bir şey yaptığı zaman, Genelkurmay onu destekleyen bir bildiri yayınlamıştı.

Şimdi Org. Tolon çok doğru bir şey yaptı. “Bilmiyorum ama tutun ki Ermeni, ne olacak? Ona ya da bize değer mi kaybettirecek? Daha güzel. Atatürk’ün ne kadar geniş bakış açılı bir lider olduğunu ortaya koyar. Globalleşen dünyada etnik kökenlerin hiçbir öneminin olmadığını Atatürk yıllar önce ortaya koymuş demektir…Gökçen’in Ermeni olması bizi üzmez, bilakis sevindirir” dedi.

Genelkurmay, bu çok doğru yaklaşımı yalanlayan bir bildiri yayınladı bu sefer: “Böyle bir sembolü tartışmaya açmak milli bütünlüğe ve toplamsal barışa katkısı olmayan bir yaklaşımdır” dedi.

Böylece Genelkurmay, Türkiye’deki milli bütünlüğün fevkalade zayıf olduğunu ilan etmiş olmanın yanı sıra, asıl önemlisi, Ermeni olmanın olumsuz bir şey olduğunu kabul ediyordu.

Oysa, Org. Tolon’un asıl burada desteklenmesi gerekirdi. Çünkü M.K.Atatürk, İttihat ve Terakki’nin 1915 Tehciri pisliğine hiç bulaşmamış nadir İttihatçı liderlerden olarak, bu konuda hiç leke sürülemeyecek bir insandı ve üstelik, Genelkurmay bildirisinde geçen “Atatürk milliyetçiliği, görüldüğü gibi, etnik ve dinî temellere dayanmamaktadır” cümlesini anlamlı kılmak için bunu yapmak çok mantıklı olurdu.

* * *

Çok uzattım ama, bir noktaya daha dikkatinizi çekersem izin veriniz.

Genelkurmay bildirisinde “Ulusal birlik ve beraberliğimizin en güçlü olması gereken bu dönemde” tümcesi geçiyor. Başka büyük konu olmadığına göre, Kıbrıs kastediliyor. Aklıma geldi, çünkü Kıbrıs’ta çözüme karşı çıkanlar bunun burada kalmayacağını bildikleri için çıkıyorlar. Arkasından Ege, arkasından Ermenistan’la ilişkiler sorunları çözüme ulaşacak. Kıbrıs, bu nedenle çok önemli bir olay. Türk dış politikasının tıkacının çıkarılması olayı. Kimi yazarların, Sabiha Gökçen konusundaki haberi “ırkçılık”la ve hatta “emperyalizmin ekmeğine yağ sürmek”le suçlamalarının sebebi de bu olsa gerek.

Bir kere daha söylüyorum: Aralarında çok sevdiğim dostlar da bulunan 1930 Modeli Atatürkçüler, Sevr Paranoyaları yüzünden, 2000’lerin Atatürkçülüğüne yani Muasır Medeniyet’çilerine karşı çıkarak, hiç farkında olmadan bu ülkeye en büyük zararı veriyorlar. Hayırlısı olsun.

 

Önceki Yazı
Sonraki Yazı