Ermenistan’la yapılan Protokolleri kimler köstekliyor, birlikte bakalım, çünkü bunlar kendilerini silip atmakla meşgul.
1) CHP ve MHP. Bir süredir Türkiye’de olumlu bir iş yapılsın da bu partiler karşı dikilmesin, hiç görülmemiş. Hiçbir meselede hiçbir çözümleri yok, her girişimin tekerine çomak sokmak için iki temel gerekçeleri var: a) “Biz 1920 ve 30’ların değerlerini savunuyoruz. Her yenilik, tanımı gereği bize terstir!”, b) “Şimdiye kadar bu Zombileri (Kürt, Ermeni, Kıbrıs sorunları) gömmeye hiçbir parti cesaret edemedi. Şimdi AKP becerirse, biz bu adamları bir daha iktidardan düşüremeyiz. Baltalayalım!”
İntihar mektubu gibi aynen. Koşulların değiştiğini anlamayan, her yeniliğe prensip icabı karşı çıkan bu iki parti, artık ciddiye alınmaz oldu. Protokollere de karşı çıkıyorlar; resmen Türk Taşnakları bunlar. Üstelik, Kıbrıs’ta 35 yıldır 30 bin asker tutan Türkiye’nin, Dağlık Karabağ’daki işgal sona ermeden parmağını oynatmasını yasaklıyorlar. İnsanın kendine ettiğini akrep etmezmiş.
2) Azerbaycan. Herkes farkında değil ama, toprağımız ve mültecilerimiz derken onun asıl derdi şu: Türkiye başarırsa D. Karabağ meselesi bir çözüme ulaşacak. Ulaşınca, bu sorun sayesinde üstü örtülen bilumum mafya, yolsuzluk, muhalefete baskı durumları su yüzüne fırlayacak. Bizde de on yıllar boyunca Kürt meselesi ve “milli dava” Kıbrıs aynı işi görmedi mi?
Bir yandan Sarkisyan’la gizli gizli görüşen, öbür yandan Türkiye’ye “Görüşme!” diyen Azerbaycan’ı bugün ulusalcılar dışında kimse ciddiye almıyor. İnsanın kendine ettiğini akrep etmezmiş. Üstelik kendine ettiği yetmiyor, Türkiye’yi de karıştırmaya çalışıyor. İki Azerbaycanlı, bozuk imla ve bozuk Türkçeleriyle, vatan-millet edebiyatı üzerinden internette provokasyon yapıyor:
Maçta hadise çıkarsa sorumlu kim?
“Türkiye’nin vatan, millet sever, Azerbaycan dostu partilere, kurum ve kuruluşlara çağrı. Bildiğiniz gibi 14 Ekim’de Bursa’da oynanacak Türkiye Ermenistan maçında, Azerbaycan Bayraklarının maçın yapılacağı stada alınması yasaklanmıştır. Türk milleti, Türkiye-Azerbaycan dostluğuna büyük zararlar verecek bu açılımlara karşı çıkmalıdır. Bizler, Türkiyedeki ve Avrupadaki Azerbaycan Dernekleri, Bursada yapılacak milli maça, Türk ve Azerbaycan bayraklarıyla katılarak, hükümetin yanlış siyasetlerine ve uygulamalarına demokratik tavrımızı göstereceğiz. Sizleri de, bizim bu demokratik tepkimizi desteklemeye, bizlerle birlikte 14 Ekim günü Azerbaycan ve Türkiye bayraklarıyla maçı izlemeye davet ediyoruz. Çağrımıza omuz verin. Yaşasın Azerbaycan Türkiye dostluğu, kardeşliği. İmza: Belçika Azerbaycan Kültür Derneği adına Ayhan Demirci, İzmir Azerbaycan Kültür Merkezi Derneği adına Cemal Mehmethanoğlu.” Onur Öymen’in Resmî Sözcüsü sınıf arkadaşım da, 13 Ekim tarihli Milliyet’te bu kışkırtmanın reklamını yapıyor.
Resmen açıkladığı halde KKTC’yi tanımayan, Kıbrıs’a uçak seferi koymayan, KKTC temsilciliği Avrupa Konseyi’nde konuşulacakken salonu terk eden bu ülke (bkz. R-2, “Kardeş Azerbaycan”, 17.05.09) Azeri Taşnaklarıyla dolu. Şimdi Ermeni Taşnaklarına geçebiliriz, yani Türk ve Azeri Taşnaklarının koalisyon ortaklarına:
3) Taşnaklar: Temas ede ede öğrendik, “Diaspora” deyince tek bir blok anlamak çok yanlışmış. Türkiye-Ermenistan normalleşmesini engellemek isteyenler, Taşnak partisinin içindeki şahinler grubu. Çünkü Ermenistan’da (aynen bizdeki İslamcılar gibi) yüzde 6-8 arası oy alan partileriyle yapamadıkları etkiyi Soykırım terimi sayesinde yapıyorlar. Bu kaldıraç ellerinden kaçar diye korkuyorlar. Bu yüzdendir ki Sarkisyan’ın işi Türkiye’den çok daha zor. Bizde en fazla “Azerbaycan’ı satıyorlar” deniyor, onlarda çok korkunç: “Ölülerimizi, tarihimizi satıyorlar!”
Ama, bu kadar kör parmağım gözüne gidersen, kendine edersin. Bakınız diasporanın en güçlü olduğu K. Amerika’dan gelen son haberlere:
Sessiz çoğunluk dilleniyor
1) ABD’nin en güçlü beş Ermeni kuruluşu 1 Ekim’de ortak bildiri yayınladı: a) Amerika Ermeni Kiliseleri Piskoposluğu-Doğu (DACA-E), b) Amerika Ermeni Kiliseleri Piskoposluğu-Batı(DACA-W), c) Ermeni Genel Yardımlaşma Birliği (AGBU), d) Vartan Şövalyeleri, e) Amerika Ermeni Asamblesi (AAA). Sarkisyan’a destek verdiler ve Türkiye’nin birçok devlet ve uluslararası kuruluş tarafından garanti edilen tutumuna bu sefer güvenmek gerektiğini söylediler (bkz.).
Bunlar, “sokağa inmeyen”, ama maddi manevi olarak ABD’nin (ve muhtemelen dünyanın) en güçlü Ermeni örgütleri. Oradaki Ermeni nüfusunun en az yüzde 50-60’ını temsil ediyorlar. Bu ortak bildiri, Taşnak etkisindeki diasporanın gözünü açtı.
Şu anda internet sitelerinde çok farklı, realist, protokolleri destekleyen yazılar başlamış durumda. AGBU yönetim kurulundan Yervant Demirjian’ın açık mektubunun başlığı: “ARF [Taşnak Partisi] Dogmasını İzleyen Sevgili Dostlarıma”. Özetle şöyle diyor: Cinnetin tarifi, hep aynı hareketi yapıp farklı sonuç beklemektir. 114 yıldır [Osmanlı Bankası baskınından beri] aynı şeyleri istiyorsunuz. Aklınızı başınıza toplayın. Ne tazminatıymış? Ne toprağıymış? Türkiye’den sadece iki şey isteyin: Osmanlı İmparatorluğu’nun Anadolu Ermenilerine yaptığını tanımasını, bir de tarih kitaplarını düzeltmesini.
2) Kanada’da, Ermeni Kilisesi de dahil olmak üzere Taşnak olmayan örgütlerin büyük çoğunluğunu kapsayan çok güçlü bir siyasal grup var: Kanadalı Ermeniler Kongresi (CCA). Bu örgüt de 11 Ekim’de Protokola Evet bildirisi yayınladı, onu “İlişkileri normalleştiren tarihî bir anlaşma” diye tanımladı. Sessiz çoğunluğu dillendirdi (bkz.)
Azınlıktaki Taşnakların gücü şu ana kadar dört şeyden geldi: 1) Medyayı iyi kullanan disiplinli örgüt, 2) Zayıf Hınçak ve Ramgavar partilerinin, kaybolmamak için, Taşnakların dümen suyuna girmesi, 3) Ermenistan hükümetlerinin demokrasi, insan hakları ve yolsuzluklardaki kötü karnesi, 4) Ve tabii ki en önemlisi: Türkiye’nin şimdiye kadarki “Ne? Kim öldürmüş Ermenileri? Asıl onlar bizi öldürdü! Onlar özür dilesin!” tutumu.
Eğer şimdi Türkiye sözlerini tutarsa, Taşnak şahinlerinin normalleşmeyi çelmelemesi boşa gidecek. Çünkü protokollere evet veya hayır diyen bütün Ermenilerin tek bir endişesi var: “Türkiye Ermenistan’ı tuzağa düşürürse?” Biri 72 milyon, diğeri ise karalara hapsolmuş 2,5 milyon. Taşnak şahinlerinin başlıca avantajı bu kuşku. İtiraf edelim: Türkiye güçlendirdi Taşnakları. İnsanın kendine ettiğini akrep etmezmiş. Bakın, Avrupa’da yaşayan Ohannik kardaşım ne yazıyor: “Uzun lâfın kısası, ben bu TC’ye sırtımı dönmem ağam… Osmanlı’da oyun çoktur ve Osmanlı kendi icadı kanuna hem kendi uymaz hem de uyarsa o uyum en çok kırk gün sürer.”
Kimler destekliyor?
Gelelim destek cephesine: AB, çeşitli ülkeler ve uluslararası kuruluşların yanı sıra ABD ve Rusya dışişleri bakanları dünyada ilk defa olarak bir imzaya ayakta dikilip ortak destek verdiler. ABD iki tarafı barıştırmak istiyor da, Rusya? Veriyor çünkü şimdiye kadar Kafkaslardaki gücünü bura ülkelerini kavga ettirmekten alıyordu, böyle devam ederse kendine edeceğini gördü. Artık bölgede ticari çıkarları önde. Türkiye şimdi, Batı’nın istediği Doğu-Batı enerji hattının (“Nabucco”) yanı sıra Rusya’nın istediği Kuzey-Güney enerji hattına da (“Güney Akım”) imza atmanın yararını görüyor. 2008 sonu itibarıyla uluslararası ticarette Rusya için Türkiye 7. sıraya, Türkiye için Rusya (Almanya’dan sonra) 2. sıraya yükseldi. Biliyor musunuz ki Ermenistan demiryollarını 30 yıllığına işleten Rus şirketi, Ermenistan’dan geçireceği Rusya-Türkiye direkt hattı için Polonya’ya yeni trenler ısmarladı? Şimdi, Dışişleri Bakanı Lavrov niye imzayı görene kadar arkada dikilip bekledi, anlatabildim mi? Eğer herkesin çıkarınaysa, o iş sağlam demektir.
Ama bunları, şimdiye kadar bize öğretilen “Biri kazanıyorsa, öbürü kaybediyordur” kafasıyla bakarsak göremeyiz. Artık tüm parametreler değişti. Uyansak iyi olur.
Maalesef not: Yazıyı gönderdikten sonra, gazetelerde “Son Dakika” haberi: “Bursa Valisi Şahabettin Harput, Bursa’da yapılacak Türkiye-Ermenistan maçında stada Azerbaycan bayraklarının sokulmasına izin verilmeyeceği yönündeki açıklamalara ilişkin, “İyi niyetli, mütevazı olarak kendiliğinden yanında KKTC ve Azerbaycan bayrağı taşıyanlara, taşkınlık ve sloganlarla böyle bir siyasi şeye çekmediği sürece herhangi bir engel olunmayacaktır.”