Baskın Oran

İstanbul’dan bir öğrenciye röportaj

Gazeteciliğe nasıl başladınız? kısaca başlama hikayenizi anlatır mısınız?

Ben gazeteci değilim. 1971’den beri gazete ve dergilere yazı yazıyorum, 86’dan beri de düzenli olarak. Ama hiçbir zaman kendimi üniversite hocası dışında hiçbir şey hissetmedim. Gazete ve dergilere yazı yazan bir üniversite hocası.

Yazmaya başladığınız dönemde gazetecilik mesleği ne durumdaydı, Türkiye’de. Günümüzde nasıl?

Temelde bir değişiklik olduğunu görmüyorum. Sadece, şimdi gazeteler müteahhitlerin yan uğraşı ve siyasal güç yoluyla para kazanma yöntemi haline geldi, o değişikliği görüyorum.

Gelecekte nasıl olacağınız düşünüyorsunuz?

Bu durumun gelecekte de değişeceğini sanmıyorum çünkü bizim hep bazen birkaç yüzyıl bazen birkaç yıl arayla izlediğimiz Batı’da da genel trent böyle.

Aşağıdakı kavramlar size neyi ve kimi hatırlatıyor:

– sosyal sorumluluk:

Konuşurken ve yazarken kuvvetliye mi yarayacak zayıfa mı. Zalime mi, mazluma mı. Bunu hesap etmeyi hatırlatıyor.

– temsil krizi

Şu andaki yüzde 10 baraj yüzünden Türkiyeli seçmenlerin TBMM’ye yansıyamaması. Özellikle de Kürtlerin kurdukları partilerin. Kürtleri bu biçimde sistem dışında tutmanın Türkiye’ye maliyeti bir bilinse…

– estetik-şiddet

Estetiği bilemem. Şiddet ise şu anda iki kavramın kokteylini hatırlatıyor: Din ve Milliyetçilik.

– kitle endüstrisi

Bu kavramı bilmiyorum.

– hiper gerçeklik

Bilmiyorum.

– simgesel sermaye

Bilmiyorum

– küresel köy

Küreselleşme terminolojisinin en anlamsız, en içi boş kelimelerinden biri.

– büyük birader

İlerleyen teknolojiden yararlanarak bireyin özel hayatını izleyen devlet.

– medye ekolojisi

Bilmiyorum

– devletin ideolojık aygıtları

Devlet namına ne varsa, özellikle şu anda başta yargı olmak üzere, o.

İyi bir gazetecinin temel özellikleri ne olmalıdır size göre?

Başta sosyoloji olmak üzere siyaset bilimi, siyasi tarih, vs. konusunda temel bilgilere sahip olmak. Sonra, dürüstlük ve çalışkanlık. Gerisi fasa-fiso.

Türkiye’deki basın özgürlüğü ne durumda ve nasıl olmalı sizce?

Cevabı çok uzun bir soru. 1961’den sonra ve bir de 2001-2004 arasındaki AB Uyum Paketlerinden sonra
epey basın özgürlüğü var. Ama 2004’ten bu yana roket gibi yükselen Sevr Paranoyası her yer ve her
kimse gibi basını da çok etkiledi. Diğer yandan, basındaki müteahhit tekelleşmesi her şeyin yazılmasını önlüyor
ve kimi şeyleri bükerek yazdırıyor. Yine de Türkiye geneline baktığımızda basının durumu fena değil. Ayranım bu, yarısı su.

Yaşadığımız dönemde bir gazeteci tarafsız olmalı mıdır, neden?

Tarafsızlık kavramından ne anlaşıldığına bakar. Eğer yangın ile itfaiyeci arasında yansız kalmaksa, olmaz. Tarafsızlık demek, hem olguları objektif olarak yansıtmak hem de tüm ilgililerin görüşlerini almak demektir. Ama gazeteci bütün bunları tabii ki dünya görüşünün çerçevesi içinde yapacaktır. O çerçeve de yangın ile itfaiyeci meselesinde düğümlenir.

Üniversitelerde siyaset yapılmalı mıdır?

Yine bu da siyaset yapmaktan ne anlaşıldığına bakar. Aslında ağzını açtığında siyaset yapıyorsundur. Ama bu terimden anlaşılan tek bir tarafın propagandasını yapmaksa, o başka. Gazetecilikteki tarafsızlıkla ilgili söylediklerim burada daha da geçerlidir. Hoca her şeyi anlatır, ama mazlumun tarafını tuttuğunu da belirtir.

ABD’nin, Orta Doğu projesinde Kürtlere ve Türk Devleti’ne ne tür roller biçiliyor?

ABD’nin mevcudiyetinin Ortadoğu’da sürekli olmasına çalışmaları isteniyor. Kürtler buna hazır, çünkü korkuyorlar. Türkiye ise bir Stratejik OBD’dir. Onun çıkarı, bölgede ve dünyada hiçbir devletin tek başına yani hegemon olarak bulunmamasında yatar.

Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti kurulursa Türkiye için ne tür sonuçlar ortaya çıkar?

Eğer Türkiye kendi Kürtlerini mutlu ediyorsa, hiçbir olumsuz sonuç çıkmaz. Hatta, Kürdistan’ın tek sağlam çıkış yolu Türkiye üzerinden olduğundan, Türkiye’nin vasalı da olur. Bütün tarih boyunca olduğu gibi.

Kürt sorunu sizce mevcut uygulamalarla çözülebilir mi? Sorunun çözülebilmesi için ne tür uygulamalar olmalı?

Hangi Kürt sorunu? K.Irak mı, Türkiye’nin Kürt sorunu mu? Birincisinin çözümünü yazdım. İkincisinin çözümünü yazmak için yer yetmez. Ama çok kısa istiyorsan, bu insanların Türkiye toplumuna entegre olabilmeleri için altkimliklerinin tam anlamıyla tanınması gerekir. Bundan ne anladığımı soruyorsan, çok sayıda yazım var, onlara bakacaksın Serpil. Kolay gelsin kızım.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı