Haftalardır Irak işgali okumaktan sıkıldığınızı biliyorum. Ben de yazmaktan bıktım zaten. Bu hafta olayları hafif tarafından alalım, sinirler gevşesin. İnternette dolaşan bin türlü şakaya nazire olsun.
* * *
Amerikan birliklerine “yamanmış” (embedded) olmayan gazetecilerin kaldığı Filistin Otelinin bir Amerikan tankınca yanlışlıkla vurulduğu biçimindeki açıklamalar inandırıcı bulunmadı. Olayın kasıtlı olduğu iddia edildi.
Oysa, acemi Amerikan erleri her zaman böyle yanlışlıklar yapabiliyorlar. Bizim Muavenet muhribinin kaptan köşkünü de yanlışlıkla uçurmuşlardı.
* * *
Irak Enformasyon Bakanının her sabah Bağdat sokaklarında yaptığı abartmalı basın toplantılarıyla dalga geçen “Koalisyon” mizahçıları, El Sahaf’ın Philip Morris sigara şirketine girmesi durumunda “Sigara kansere yol açmaz; aksine SARS’a iyi gelir” diyebileceğini yazdılar.
“Sabahları gazeteleri açıyorum, hepsinde de aynı terane. Neymiş, Irak kaos içindeymiş. Neymiş, Irak yağmalanıyormuş. Bizim Irak’ı diktatörlükten kurtardığımızdan, özgürleştirdiğimizden hiç bahseden yok!” gibi demeçleriyle ünlü Savunma Bakanı Rumsfeld’in aynı göreve getirilmesi halinde şöyle konuşacağı ileri sürülüyor: “Sigara kanser yapar, gibi yalanlar söylüyorlar. Leş gibi ağız kokunuzu örtüyoruz, daha ne yapalım?”
* * *
Irak halkı, işgalin sonunda yağmaya girişince tam bir rezillik örneği verdi.
Önce Saddam’dan, sonra da esas kimlerden öğrendi dersiniz?
* * *
Bağdat’ta yağmalanan Ulusal Müze Müdür Vekili Nabhal Amin’in “Kapıya iki asker bir tank dikilseydi böyle olmazdı. Bu yağmanın sorumlusu hiç kuşkusuz ABD’dir” demesi üzerine Rumsfeld’in yanıtı şöyle olmuş: “Özgür insanlar suç işlemekte özgürdür. Zaten özgürlük düzensiz bir şeydir!”
ABD’ye kaçırılan Anadolu hazinelerini Türkiye’ye geri getirtmekle ünlenen ama hevesini de tam alamadığı anlaşılan Özgen Acar abimiz, Cumhuriyet’deki köşesinde buna bir yorum getiriyor: “İster misiniz biz de Özgürlük Anıtı’nın himayesindeki New York Metropolitan Sanat Müzesi’ni yağmalayalım!”
* * *
Baba Bush’a Ulusal Güvenlik Danışmanlığı yapmış Scowcroft ortaya bir soru attı ve cevabını da ekledi: “Düzenleyeceğimiz ilk seçimlerde radikaller [yani İslamcılar ve Amerika karşıtları] kazanırsa ne yapacağız? Herhalde iktidarı verecek değiliz!”
Sahi, ne olur o zaman? Herhalde, “Operation Iraqi Freedom” (Irak’a Özgürlük Operasyonu) yapmış bir Amerika kalkıp da seçim sonuçlarını değiştirmeyecek? Herhalde Irak’ı Şii çoğunluğa teslim eder, değil mi?
* * *
Yazarken aklıma düştü: Bu operasyonun adını, bu Bush, bizim cezaevlerine yaptığımız “Hayata Dönüş Operasyonu”ndan apartmış olabilir mi?
* * *
Radikal’deki köşesinde Hakkı Devrim üstat, yanlış olduğu kafiyesizliğinden zaten belli olan “Ne Şam’ın şekeri, ne Arap’ın yüzü” deyiminin doğru biçimini hatırlattı.
Şimdi Iraklıların, bu ünlü deyimi bu doğru biçimiyle mırıldanmaya başladıkları bildiriliyor: “Ne Saddam’ın şekeri, ne Bush’un zekeri!”
“Doğru biçim”in anlamını bilen biliyordur. Bilmeyen ise ya bilenden öğrensin, yada artık bi zahmet TDK Türkçe Sözlük’ün ikinci cildinin 1667. sayfasına bakıversin; bana sormasın zaten adımız çıkmış…
* * *
Bugünlerde dünyanın en mutlu adamının, ABD’nin önce cehennem azabı çektirip sonra kovaladığı BM Silah Denetçileri Başkanı Blix olduğu bildiriliyor. Çünkü Amerikan askerleri, Irak işgalinin 1 no’lu bahanesi olarak ileri sürülmüş olan Kitle İmha Silahlarının izine bile rastlayamadılar.
Ama Blix fazla sevinmesin. Hani ya, Bush’cuların aklına Türk Polisinin bu gibi durumlardaki engin tecrübesinden yararlanmak gelirse, yok mu ya, hazretin hevesi fena kursağında kalır…
* * *
Yerli Amerikalılarımız birer birer yazmaya ve söylemeye başladılar: “Eğer ikinci tezkere 1 Mart’ta üç oyla reddedilmemiş olsaydı, şimdi Amerikan ordusunun yanı sıra Kerkük-Musul’a girenler Kürt peşmergeleri değil, Türk askerleri olacaktı”.
“Halam nasıl amcam olabilirdi?” meselesini hatırlatmakla birlikte, hiç de yabana atılacak bir olasılık değil.
Ama, dürüst olmak için, paralelliği tam uygulamak ve “Kerkük-Musul’a girenler”den sonra eklemek lazım: …Arap milisler tarafından tarananlar, …konvoyları Amerikan A-10 uçakları tarafından yanlışlıkla ölümüne bombalananlar, …görevlerini tamamlayınca da geldiği yere tıpış tıpış postalananlar…