Baskın Oran

İbretlik

Çok küçükken hep duyardım: “İbret olsun!”. Bir de fıkra anımsıyorum: Koç gibi palabıyıklarıyla tanınan yeniçeri ağası bir gün ocağa gelmiş, bakmışlar bıyıklar gitmiş. Sormuşlar, “Dün gece üzerinden bir fare geçti, kestim” demiş. Aman ağam, bir fare için bıyık mı kesilir, demişler. “Kesilir” demiş. “Yoksa yol olur”. Türkiye’de yol olmasın diye vaziyet edilen “ilginç” durumlar hızla artmakta.

1) En başta, Savcı Sacit Kayasu ibreti vardı. 12 yıl avukatlık yaptıktan sonra Ödemiş’e savcı oluyor. İşkence görmüş bir cesedin “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım’a ait olduğunu ileri sürünce, soruşturma devam ederken Adana’ya atanıyor. Orada hazırladığı iddianamede Kenan Evren ile diğer 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını istiyor.

Sonuç: İddianamesi işleme bile konmuyor, şikayet dilekçesi telakki ediliyor, konu bir başka savcıya devrediliyor, o da K.Evren ve şürekâsı hakkında “takipsizlik” veriyor, S.Kayasu’yu ise “görevini kötüye kullanmak”tan, avukatlık da yapamayacak biçimde, meslekten ihraç ediyorlar. Hani, soruşturma aç, ver bir takipsizlik, suhuletle kapat, hayır. İbret olacak ki başkaları aklına bile getirmesin bir daha. Aynen Urfa’da, feodal ailenin, kızını kentin saat meydanında göstere göstere öldürmesi gibi. Devlet ben küçükken insanları ibret olsun diye şehir meydanında asardı, sonraları nedense vazgeçti, başka yöntemler kullanıyor.

Kayasu’yla geçenlerde gazeteciler konuştular. Kürt sorununun alışılmış yaklaşımlarla çözülemeyeceğini âhir ömründe keşfeden K.Evren’in, yani mahkum ettirmek istediği eski diktatörün ifade özgürlüğüne sahip çıktı. İbret almamış, yani.

2) Bir ibret almayan da, Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya. Kayasu’ya yapılanlardan ibret almamış olacak ki, Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt ve yüksek rütbeli subayların adını Şemdinli iddianamesinde geçirince yine avukatlık yapamayacak biçimde meslekten ihraç edildi. Generaller iki de tazminat davası açtılar; gerisi de gelebilir; yol oldu. Geçen hafta da yazdım: Herhalde şimdi sırada Van Fırıncılar Derneğinin “Eski savcıya ekmek de satılmasın” kararı var…

3) Türkiye’de M.Kemal Paşa ile Demirci Mehmet Efe’nin hayalî diyalogunu iki kadeh içince anlatıp kah kah gülmemiş yoktur: Demirci’yi ziyaret eden M.Kemal kahvesini şekerli isteyesiymiş de, Demirci kızanlarının yanında bozulup “İşte bana bunu etmeğceğdin paşam!” diyesiymiş. İstanbul’da Mimarsinan Belediye Başkanı Cuma Bozgeyik herkesin yaptığı bu geyiği iki kadeh atmadan yapınca ve (fıkra anlatmayı bilmeyen herkes gibi) bir de “izahat-içtihat” ekleyince, “Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak…” diye başlayan 15 tane tazminat davasına muhatap oldu. Bu arada, partisi AKP tarafından üyelikten atıldı. Alenen özür diledi, nafile. Hakkında yurtdışı yasağı kondu, suç duyurusu yapıldı, vs.

4) Biliyorsunuz, Öcalan hakkında “sayın” dedikleri gerekçesiyle, “suçu ve suçluyu övmek”ten DTP’li Ahmet Türk’e hapis cezası verildi. Arkasından, ibret almayan Sedat Yurttaş’a da. Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa birisi hakkında “sayın” demekten ceza veriliyor.

5) Gazi Üniversitesinden Prof. Atila Yayla İzmir’deki konferansında “Bize soracaklar, ‘Neden her yerde Atatürk heykeli var, diye soracaklar. Neden her dairede aynı adamın fotoğrafları asılı, diye soracaklar” dedi.

Buradaki “Aynı adam” kelimeleri medyaya “Bu adam” diye yansıyınca (aynen yansısaydı ne fark edecekti?), önce üniversitesi kendisini derslerinden aldı, sonra “kınama” vererek bir tür “affetti”. Şimdi de İzmir Savcılığı, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etmek”ten, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’un 1/1 ve 2/1 maddelerinden ve TCK’nın 53. maddesi gereğince yargılayacak. İstenen hapis 3 yıla kadar.

Neymiş diye 53. maddeye baktım, hapis cezasının yanı sıra bir de medeni hakları kullanmaktan mahrum kılınmakla ilgiliymiş…

***

Yeniçeri ağasının palabıyık kesmesi kadar “radikal” (başka sıfat düşünürseniz, yazınız) şeyler bunlar. Yol olsun istenmiyor.

Oysa, bu işler bir kerecikle olur zaten; bana örnek verdirmeyin.

***

“İbret” kavramı için Ali Rıza ve Sabahat Alp’in Büyük Osmanlı Lügatı’na bakayım dedim (cilt II, s.633), şöyle diyor: “1) Uslanmaya, uyanmaya ve ders almaya yarayacak hal, durum. Bir olaydan ders alma”.

Altında, devam ediyor: “2) Mecazen: Çok çirkin ve acayip”.

Not: Yazıyı tam yollarken, Kıbrıs’taki TSK komutanının KKTC Başbakanını herkesin içinde azarladığını okudum. Kendini Türkiye’de sanmış olabilir.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı