Baskın Oran

Güzel İddianame

Van Savcılığının, Şemdinli iddianamesinde adı 17 kez geçen Kara Kuvvetleri Komutanı Büyükanıt hakkında 2 konuda soruşturma izni istemesi büyük gürültü kopardı.

Şemdinli Davasını Unutturma Projesi’nin çok önemli parçası olarak, İddianame şimdiden linç edildi. Bir kere, belgeyi yazan savcı diye Rektör Yücel Aşkın’ın savcısı gösterildi (oysa, ikisi ayrı – İ.Berkan, Radikal 8.3.06)). İkincisi, içindeki iddialar tanık ifadesi. Üçüncüsü, (kim yaptı belli değil ama) gizli olduğu halde sızdırıldı. Hepsinden önemlisi, olmayacak şey yapıp tabuya dokundu: TSK’nın en üst düzeyindeki bir askere.

Bununla birlikte, göreceksiniz, bu iddianame tarihe geçecek. Hem de, Harem-i Şerif’teki Zemzem Kuyusuna işeyen “Ebu Bevval” veya Ephesos’daki Artemis tapınağını yakan Herostratus gibilerden değil. İki nedenle:

1) İddianame, bizdeki “sivil”lerin gerçek yüzlerini açığa çıkardı.

Büyükanıt’ı askerlerden çok sivil askerler savundu. E.Başsavcı Vural Savaş: “Savcıya disiplin cezası gerekir”;  iki darbe yemiş Demirel: “Bir komutanın savcılık takibine maruz kalması yadırganır”;  Hukukun Egemenliği Derneği adlı GONGO’nun yöneticisi ve “İnsan Hakları Danışma Kurulu Üyesi” E. Akyüz: “Olay TSK’yi ve milleti rencide etmiştir. HSYK göreve!”; Deniz Baykal: “Bu, TSK’ya darbe girişimidir”; Erkan Mumcu: “Büyükanıt’ı kutluyorum” (Hürriyet, 6 ve 7.3.06).

Hele parti liderleri olacak son ikisi? Akıllarınca tek taşla hem AKP’yi vuracak, hem de askere sevimli olacaklar. Herhalde iddianamenin “boş iddialar” taşımasına isyan ediyor değiller. Öyle olsa, en başta bizim Azınlık Raporu davasında dillerini yutmaz, isyan ederlerdi. Ayrıca, bunların daha dava başlamadan, iddiaların doğru mu eğri mi olduğu görülmeden yaptıkları linç, yargıyı etkilemiyor da neyi etkiliyor­ acaba? Nerede Adalet Bakanımız, “Bekleyelim ve hukuka güvenelim” diyen?

2) İlk defa bir sivil savcı, muvazzaf askerlerin de suçlanabileceğini kanıtladı. Tabu kırıldı. (Daha önce Savcı Sacit Kayasu, emekli edilme pahasına, bir emekli askeri suçlamıştı: K.Evren!).

Bundan sonra, en azından 1789’da getirilmiş olan “yasa önünde eşitlik” kuralı hatırlanacak. Bugüne kadar TC vatandaşları eşitti. Fakat, Orwell’in “Hayvan Çiftliği”ndeki ilahî lafındaki gibi, “bazıları diğerlerinden daha fazla eşit”ti. Örnekler sayılamayacak kadar çok. En sonuncusu: Emniyet Gn.Md. İstihbarat Da. Bşk. Sabri Uzun açıkladı: “2 jandarma astsubayı Antalya’da bir kişiyi kaçırdı, polis aracı yakalayınca Vali Yahya Gür’ün el yazısıyla görev emri düzenlendi ve kurtarıldı” (Radikal, 22.2.06). Kasım 1959’da Adana’da içkili kullandığı özel aracıyla yaya kaldırımına çıkarak 1 kişinin ölümüne ve 11 kişinin yaralanmasına yol açan Yarbay Allen Morrison da, İncirlik’teki Amerikalı komutanının verdiği “görevlidir” yazısıyla kurtulmuştu…

2) Eğer sivil askerler yaptıklarını yapmaya devam etmezlerse, asker askerler bundan sonra kendilerini toparlayacaklar. “Haddimi ve yasaları aşarsam, başıma bir iş gelebilir” diyecekler.

Mesela bir Hakkari İl Jandarma Komutanı Albay Erhan Kubat, TBMM’de ifade verirken, “Her şey kanunlar çerçevesinde. Patlamalar PKK’nın işi. Kafaları bulandırmayın” (Radikal, 5.3.06) diye kesip atamayacak. Atarsa, “Neler diyorsun?” denecek.

İşkenceci polisin avukat parası Emniyet’ten ödenirken (Milliyet, 5.3.05) ödenmeyecek. Jandarma İstihbarat’a kayıtlı sivil araba içinde bombalar, bombalanan Umut Kitapevinin krokisi ve 105 kişilik “sakıncalı” listesiyle yakalanan astsubaylara, aynı Albay Erhan Kubat bizzat gidip (Hürriyet, 15.11.05) avukat tutamayacak. Tutarsa, kovuşturmaya alınacak, hesap sorulacak.

Yasadışı varlığı artık mahkeme kararıyla bile saptanmış olan JİTEM inkar edilemeyecek (Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, “JİTEM’in bir askerî birim olduğuna” karar vererek dosyayı askerî mahkemeye gönderdi –Milliyet, 16.2.06). Kontrgerilla artık insanın gözünün içine baka baka inkar edilemeyecek.

Edilemeyince de, bitirilecek. Bitirilince de, bir komutan bir suç işlerken yakalanmış bir astsubayı için “Yahu, iyi çocuktur” dediği zaman kimse kalkıp bunu mahkemeyi etkilemek için söylenmiş bir söz saymayacak artık.

Denetimsizlik, en çok denetim dışı kalan için felakettir. Bundan sonra askerler, kendilerini kendilerinden başkasının asla denetleyemeyeceği gibi bir yanılgıdan yavaş yavaş kurtulacaklar.

Kaynağını yasalardan almayan korunma zırhları onlara ağır gelmeye başlayacak.

Önce katlanmak zor gelecek ama, bu yeni durum her şeyden önce TSK’nın işine yarayacak. Onu yüceltecek. İçindeki suiistimalleri yakalayarak sivillere ders veren TSK, bunu da yaparsa dünyaya örnek olacak.

Yunan ordusunu denize dökmek kadar yaşamsaldır; görülecek.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı