Baskın Oran

Gonzales’i yemek…

Bunca on yıldır iğne oyası gibi işlenmiş bir melanet düzeninin, idealist genç bir savcı ve çekirdekten yetişmiş bir polis tarafından üç günde yıkılıp hâk ile yeksân edilivereceğine inanmış mıydınız?

İnanmamıştınız. Brezilya dizisinde bile, “Bu işler böyle kolayına olur muymuş!” demiştiniz.

Haklı çıktınız. Bunca yılın menfaati, bunca insanın “viski parası”, melânete yapılmış bunca yatırım, bütün bunlar bu kadar kolayına boşa gitmezdi.

* * *

Böyle durumlarda, âdettir, itham edilenler ses çıkartmadan sinip beklerler. Çıkarsalar, ortam kendileri için fazlasıyla uygunsuzdur, kendilerini daha da zor duruma sokarlar. Onlar bunu bilirler.

Beklerler…

Neyi?

Tek bir şeyi: Karşı tarafın hata yapmasını. Yani, konuşmasını.

Çünkü işler o kadar hızlı gelişmektedir, Brezilya gibi bir ülke o kadar dinamiktir (“Brezilya geleceğin ülkesidir ve daima öyle kalacaktır”), genç gazeteci güruhu da birbirini atlatıp tekelci patronlarının gözüne girmek için o kadar birbirini çiğnemektedir ki, sabredildiği takdirde o fırsatın er geç doğması allahın emridir.

Nitekim, heyecanlı genç savcı bir noktadan sonra dayanamaz. Günde ancak birkaç saat uyumanın sürüklediği fizik tükeniş, heyecanın ve çabuk başarının makara düzeniyle birleşince konuşmaya başlar. Her iş çıkışında Tasmanya Canavarı gibi bekleyen genç gazetecilere demeç verir. Her çıkışta verir. Her çıkışta verir. Sonunda, üst üste hatalı şeyler söylemeye başlar. Gazete patronları da memnun mesut attırırlar da attırırlar artık manşetleri…

Ellerini ovuşturan tecrübeliler ilk raundu kazanmıştır.

Gerisi basittir: Namuslu ama heyecanlı savcının bu hatasını parmağını soktuğu gibi genişletmek, genişletmek, gündemi hortum hikayesinden çıkartıp “Bir savcı ne kadar konuşur, ne kadar konuşmaz”a dönüştürerek mükemmelen saptırmak.

Cehennemî mekanizma harekete geçmiştir.

***

İş kalır, çekirdekten yetişmiş polis Gonzales’in de hata yapmasına, konuşmasına. Rio’nun üstünde, o kollarını bütün Copacabana kumlarını kucaklayıverecekmiş gibi açarak yükselen allah büyüktür. Hatasız kul olmaz. Bu iş de beklemeye bağlıdır.

Ama, bu bekleyiş genç savcıyı bekleyişten biraz farklıdır. Çünkü bu Gonzales kulağı kesik türdendir. Polis Gonzales olmamış olsa Haydut Gonzales olabileceği bir ortamdan gelmektedir. Üstelik hem kısa zamanda yaptıklarıyla halk nezdinde büyük popülarite sahibi olmuştur, hem namusuna leke sürmek mümkün değildir, hem de her an defterlerini dürecek bir iş becerebilir. Nitekim de, şaka maka derken, içlerinden bir babayiğitinkini dürüvermiştir…

Beklemek yetmez. Bir yandan sinerken, bir yandan da tekerine ufak ufak çomak sokup yapmak istediklerini engellemek, planlarını aksatmak, sinirlerini bozmak, sinirlendikçe pisliklere alttan alta değil açıkça konuşarak karşı çıkmaya zorlamak gerekmektedir.

Sonrası kolaydır, genç savcının öyküsünün fotokopisi olacaktır: parmağını sokup genişletmek, genişletmek, genişletmek; gündemi değiştirip, delik parmaklamak hikayesine dönüştürmek.

Devamı yarına, hep birlikte…

Önceki Yazı
Sonraki Yazı