Aradaki ufak-tefekleri saymazsak, Susurluk’tan sonra bir de Şemdinli patladı. Adına ister Kontrgerilla, ister JİTEM, ister Özel Harp, ister ne derseniz deyin, “Derin Devlet” diye bir olgunun varlığı zihinlerde kesinleşti.
Gerçi bu kavramın NATO tarafından “Gladio” adıyla kurulmuş bir gizli örgütten kaynaklandığı herkesin malumu; hatta, bizim Mülkiye’de çıkardığımız Türk Dış Politikası kitabının (İletişim Yay.) ikinci cildinin 220. sayfasında ayrı bir “kutu” halinde anlatılıyor. Fakat örneğin İttihat ve Terakki’nin “Teşkilat-ı Mahsusa”sı içindeki kimi oluşumlar da tipik bir Derin Devlet örneği sayılmalı.
Kavramın yerleşmesine paralel olarak, şu sıralarda kimi kalemler de “Nedir bu Derin Devlet? Nedir tanımı bunun? Nasıl ortaya çıkıyor? Ben böyle bir şeyin hayal mahsulü olduğunu düşünüyorum” demeye başladılar. Gerçekten, bir kavram varsa, bir de tanımın gerekli olduğu ortada. Eğer bu kavram çeşitlilik arzediyorsa, o zaman tanımın da çeşitlendirilmesi gerekir.
***
Bendeniz, böyle bir çeşitlilik olduğunu, yani bu kavramın karmaşık olduğunu düşünmüyorum. Tersine, alabildiğine basit ve açık. Zaten, karmaşık gibi gözüken şeyleri şöyle kendinizi biraz yukarıya çeker de kuşbakışı süzerseniz, çoğu zaman basit şeylerle karşılaşırsınız.
Tanımı nasıl yapılabilir? Derin Devlet nasıl ortaya çıkar? Bu soruların yanıtını vermek için önce “devlet”in tanımından başlamak lazım. Siyaset biliminde bu tanım şöyledir:
“Devlet, meşru şiddetin tekeline sahip kurumdur”.
Bu tanımdaki “şiddet” kavramının nedenini, “merkezî otorite” kavramında aramak gerekir. Toplumda asayiş sorunu varsa, en nihayetinde şiddete başvurulacak ve toplum düzenine uyanları taciz edenler hiçbir çare bulunamazsa şiddet (güç) kullanarak yola getirilecektir. Bunu da ancak merkezî bir otorite yapabilir, yoksa kargaşa çıkar. Uluslararası toplumda böyle bir merkezî otorite (“dünya devleti”) bulunmadığı içindir ki, oraya buraya (Bosna, Kosova, Afganistan, vb.) yapılan müdahaleler çok tartışma çıkarmaktadır.
“Tekel” kavramının sebebini, “egemenlik” kavramında aramak gerekir. Eğer anılan kurum bir şiddet tekeli kuramamışsa, yani birden fazla şiddet merkezi varsa, o zaman egemenlik yoktur. Çünkü bölünmüş egemenlik, egemenlik değildir. Oysa devletin temel öğelerinden biri de dışarıda eşitlik, içeride egemenliktir.
Gelelim, en önemli kavram olan “meşru”ya. Diğer ikisi oldukça elle tutulur kavramlardır. Oysa meşru kavramı daha soyut ve tartışmalıdır. Meşru sayılmak için yalnızca “kanun”a uygun olmak yetmez (çünkü hukuka aykırı bir sürü kanun vardır), “hukuk”a da uygunluk gerekir. Hukuk da, ancak “akla, adalete, hakka uygun” ve “genel kabul görmüş olmak”la oluşur. Bu da yetmez, zaman unsuru işin içine girer. Yani, bu son iki unsurun belli bir süre toplumdan ciddi itiraz gelmeden yaşamış olması da gerekir.
***
İşte, üzerinde uzun zamandır düşünüyorum, Derin Devlet’in tanımı burada ortaya çıkıyor ve basitliği de burada:
“Derin Devlet”, şiddet kullanımı durumunda Devlet’in tanımından ‘meşru’ kavramının düşmesi sonucu meydana gelen oluşumdur.
Bu tanım, bana en az üç koşulu peşinden sürükler gibi geliyor:
1) Derin Devlet, devlet yetkisini şu veya bu biçimde kullanan kişi veya kurumların meşruluk sınırları dışına taştıkları zaman şiddet kullanmaları halinde ortaya çıkar. Yani, şiddetin kullanılmadığı gayrimeşru durumlar, örneğin sırf yolsuzluk yapılması durumları buna girmez.
2) Derin Devlet mensubunun devlet temsilcisi olması veya kendini şu veya bu biçimde devletle bağlantılı kılan bir pozisyonda olması gerekir. Yani devlet bağlantısının olmadığı durumlar, örneğin bir özel güvenlik şirketi mensubunun gayrimeşru şiddet kullanması Derin Devlet kavramına girmez.
3) Şiddeti meşruluk dışı kullanan devletle ilişkili kişilerin kaç kişi olduğu önemli değildir; bir de olur birkaç da olur. Önemli olan, belli bir plan dahili çalışmadır. Örneğin, bir veya birkaç polisin işkence uygulaması Derin Devlet kavramına girmez. Ama bir tek polis tek başına belli bir gayrimeşru planın parçası olarak işkence yaparsa, bu Derin Devlet’e girer.
***
İşte, Derin Devlet kavramının kimileri için bulanık oluşu da buralardan geliyor. Bu kavramın illa belli bir örgüt şemasının bulunması gerekmez. İlgili kişi zaman zaman meşruluk içinde, zaman zaman meşruluk dışında olabilir. Birinci durumda Devlet memurudur, ikinci durumda Derin Devlet mensubu. Bu kadar basit. Basit olduğu için de mücadelesi zor.
Bendenizden şimdilik bu kadar. Tartışmak için yeterli malzeme sayılabilir. Düşünmeye hep birlikte devam edelim.