İzmir’deki bir açıkoturumda yaptığı konuşma yüzünden, Gazi Üniversitesinden Prof. Atilla Yayla’nın dersleri elinden alındı. Bir hocaya yapılabilecek en büyük fenalıktır. Akademik özgürlüğe bakınız.
Kendisini tanımam. Gazetelerden okuduğum doğruysa, İzmir’de söylediklerinde yanlış şeyler var. Aşağıda geleceğim. Ama okuduğum veya okumadığım, söylediği her şeye imza atıyorum, “suç”u neyse onu aynen paylaşıyorum. Çünkü ifade özgürlüğü bütün özgürlüklerin anasıdır ve herkese lazımdır. Burada Prof. Yayla Kemalizm’i eleştiri hakkını kullanmıştır; bitti. Kemalizm eleştirilemiyorsa, aynen Kuran-ı Kerim’dir.
İşte şimdi birkaç ay önce erken emekliliğimi istediğime pişman oldum. İstememiş olsaydım bu paylaşma daha anlamlı olacaktı. Acaba üniversitem benim derslerimi de elimden alacak mıydı. Bu iş Türkiye’de “seviye”nin ölçütü olmuş durumda.
Rektör Prof. K.Yamaç şöyle demiş: “Terbiye azlığı gösteren bu kişi hepimizde infial yarattı”. “Terbiyesiz” dememiş oluyor; ne kibar üslup. Kendini de koruyor: “Ben profesör yapmadım; benden önceki dönemde profesör olmuş”. Yani, ben olsaydım engel olurdum, diyesi. Belli ki sayın rektörün gözünde profesör olma ölçütü yayın yapmak vs. değil. “Atatürkçü” olmak. Üstelik, fî tarihinde konmuş “il sınırları dışına çıkarken izin alınır” diyen ve asla uygulanmayan kuralı devreye sokup suçluyor Yayla’yı. Profesör açıkoturuma giderken izin alacak.
Başka açıdan bakarsan, sayın rektör “görevini” yapıyor. Diyor ki: “Anayasa ve yasalar ‘Atatürk ilkelerine bağlı öğrenci’ yetiştirilmesini öngörüyor”. Allah için doğru. Ama, aynen körlerin fil’i tarifi gibi doğru. Körler, filin neresi ellerine gelirse hayvanı o sanırlarmış. Atatürkçülük hakkında “rivayet muhtelif” bir ülkede üniversitelerin görevi tabii ki “bilimsel kuşku” ve “araştırma” öğretmek olacak değil; laik bir din haline getirilmiş “Atatürkçülük”ün korunması olacak; ne olacaktı ya?
***
Yayla’nın yanlışlığı, “2. Cumhuriyetçi”lerin söylediği 2 şeyden 1’inin yanlış olmasından kaynaklanıyor: Bugünkü “Atatürkçülük” anlayışının gerici olduğunu söylerken, o zamankinin de gerici olduğunu söylemek. Bu, teknik terimle, çok tipik bir “retrospektif bakış yanılgısı”. Kemalizm’in bugün yaptıklarının fevkalade zararlı olduğuna hiçbir kuşku yok. Ama o dönemdeki uygulamayı bugünkü gözle dönüp zararlı bulmak çok yanlış.
Çünkü Kemalizm, döneminde muazzam bir ilerleme sağladı: Ümmet’ten Ulus’a, Yarı-Feodal Devlet’ten Ulus-Devlet’e, Tebaa’dan Vatandaş’a geçiş büyük ilerlemeydi. Bu yüzden Kemalizm, dönemine göre, ilericidir.
Ama şu anda Ulus’tan İnsan’a, Ulus-Devlet’ten Demokratik Devlet’e, alt kimliği reddedildiği için mecburi olan Vatandaş’tan Gönüllü Vatandaş’a geçişi engellediği için, düpedüz gerici.
2006 yılının sonunda, 1930’lar monizmini (tekçiliğini) savunmak ilericilik olacaktı, öyle mi? “Din-iman elden gidiyor” diye çığrışmanın yerine “Laiklik-bağımsızlık elden gidiyor” diye çığrışmak ilericilik ha?
O zaman da elden giden bir şey yoktu, şimdi de yok. Toplum bir adım daha ilerleyerek dönüşüyor, o kadar. Anlamayan veya çıkarı zedelenen paniğe kapılarak çığrışıyor, hepsi bu.
***
Her ama her dönemde, toplum dönüşürken farklı şeyler söyleyenleri çarmıha gererler. İbret-i âlem için. Gererken de, o dönemde öcü kavram neyse onu kullanırlar.
16.-17. yüzyıl Avrupasında feodalite çözülüp burjuvazi Protestanlığı icat ederken ve bir sonraki yüzyılın Sanayi Devrimi soluğunu duyururken, eski düzeni korumak isteyenler (özetle, gericiler) cadıları yakmışlardı. Çünkü din’den çıkarıyorlardı, Tanrı’ya hakaret ediyorlardı.
McCarthy’ci 1940’lar sonu ortamında öcü “Komünizm” oldu. Çünkü “ülkeyi Moskoflara satacak”tı. Komünist diye 15 Aralık 1945’te DTCF profesörlerinin dersleri ellerinden alındı. 11 Ocak ve 11 Haziran 1948’de atıldılar ve geri dönemesinler diye kürsüleri kaldırıldı.
Komünizm bitti, yeni öcü “Demokrasi”, çünkü “Ülkeyi parçalayacak”. A.Yayla linç ediliyor çünkü ülkeyi AB’ye satacak, Atatürkçülük’ten çıkaracak, Atatürk’e hakaret ediyor.
Bu karar, fevrî olduğu için, muhtemelen teknik bakımdan da sakattır; usulüne göre alınmamıştır. Şimdi A.Yayla iç hukuku tükettikten sonra Strasbourg’a gidecek, iç hukuk öyle düzelecek. İş mi yani bu? Devlet yönetmek mi bu?
***
Özetle, güneşin altında yeni hiçbir şey yok. “Vay namussuz, kimbilir daha neler yapmıştır” ile “İfade özgürlüğü herkese lazım olur” ikilisi, binlerce yıllık çatışmalarının bilmem kaç milyonuncu piyesini oynayacaklar yine.
Geçici olarak birincisi kazanacak, çünkü paranoya dönemlerinde ilk perde hep böyle iner. Şimdi izleyin, A.Yayla’ya daha neler icat edecekler. Sonunda bir de çocuk pornosuyla suçlamazlarsa şaşarım.
Son perdedeyse, herkes birbirine sorar: “O zamanlar niye böyle yapmışlar ki?”
Toplum böyle dönüşür. Dönüşene kadar da böyle büzülür.
Not: Yazımı göndermeye 5 kala Hürriyet’te haber: “Yayla’nın kuruluşu Liberal Düşünce Topluluğu AB’den fon aldı”. Eskiden nefret ettiğimiz “Moskova’dan para alıyor” olurdu, şimdi girmeye can attığımız “AB’den fon aldı” oluyor. Hepsi bu.