Baskın Oran

Bir vatan haininin Oxford notları

Önce, bir öğrencimin dün yolladığı ses dosyasını dinleyelim. Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi Mustafa Balbay, 26.11.2006 günü saat 11.30 sularında, ART kanalındaki kendi programında konuşmakta.

Karşısındaki kişinin “Fikir ve ifade özgürlüğü adı altında Türkiye’nin bölünmesine katkıda bulunacak paralar veriliyor” sözleri üzerine şöyle diyor:

“Bu çok önemli bir durum. Yani Türk aydınlarının, Türk gazetecilerinin, Türk yazarlarının ruhen satın alınması …”

Karşısındaki kişi “Ruhen ve bedenen! Maddi ve manevi olarak!” diye vurgu yapınca, M. Balbay şöyle devam ediyor:

“…Maddi ve manevi olarak satın alınması çok ciddi bir strateji. Şimdi, ben bunlardan bazılarıyla görüşüyorum. Şöyle görüşüyorum abi, bambaşka insanlardı, şimdi nasıl böyle oldu diyorum” (Burada ismini vermeden, bir doçentin 3000 sterlin aldığından bahsediyor ve karşısındakinin “Bunlar beyin yıkama faaliyeti!” demesi üzerine devam ediyor):

“Aynen böyle. Şu anda İngiltere’de özel eğitim görmekte olanlardan biri, adını da vericem gerekirse, ben polemik sevmiyorum ama, adını da vericem, Prof. Dr. Baskın Oran. Şu anda İngiltere’de özel eğitim görüyor. Dönüşte ben de sormak isterim nasıl…”

Ses dosyası kablosuz kaydedilmiş. Bundan sonrası zor duyuluyor. Önemli de değil zaten. Bu kadarı tamamen yeterli.

***

Nasılsa ortaya çıkacak, ben açıklayayım: Mustafa Balbay doğru söylüyor. Burada özel eğitim görmekteyim. Şimdiye kadar iki eğitim kursuna gittim ve gerçekten çok şey öğrettiler. Bunları ben çoktan bilmeliydim ama kısmet bu yaşa ve başaymış.

Bunlardan birincisinin adı, “Endnote/level-2” kursu. Konusu adından (Son Not) belli zaten: Artık Türkiye’nin sonu yaklaşıyor, iyice yaklaşınca biz AB’ci aydınlar son bir bildiri (not) yayınlayacağız ve ülkenin bağımsızlığını sona erdirip AB’ye teslim edeceğiz. İşte bu kursta (ki, kendileri, bu isimdeki “Endnote/level-1 kursunun bir üst kursu oluyor) bunları öğrettiler bana. Fevkalade ilginçti.

AB yetkililerinin bana verdikleri özel eğitimin ikincisi de “Powerpoint/level-2” adını taşıyordu. Bunun da ne olduğunu adından hemen anlamışsınızdır: “Güç Noktası”. Burada da, biz AB’ci aydınların bütün gücümüzle hangi noktaya vurmamız gerektiği anlatıldı.

Bu kursun özü de şöyle: Türkiye’nin güç noktası TSK’dır. Bu, tabii, Güç Noktası-1 oluyor. “2” demelerinin nedeni bir önceki kurs gibi üst düzey olmakla ilgisiz. Şunla ilgili: Biz vuracağız ya o güç noktasına, bizimki de güç ya, böylece 2 güç noktası birbirinin üstüne patlamış oluyor. Zincirleme reaksiyon doğuyor, atom bombası etkisi yapıyor. Türkiye bağımsızlığını AB’ye daha çabuk teslim ediyor. Onun da eğitimini böylece almış oldum.

Yalnız, burada Feyhan’la kaldığımız odaya çok yakın olan Banbury Road no. 13, OX2 6JF adresinde verilen bu kurslarda çok acayip bir şey dikkatimi çekti: Üçer saatlik bu iki kurs için benden 3’er sterlin aldılar. Yahu, biz buraya Türkiye’yi AB’ye nasıl teslim ederiz diye gelmişiz, kelleyi koltuğa almışız, uyanık bir gazeteci haber alsa mahveder, adamlar (az da olsa) kurs için para alıyorlar. Hiç aklımın ermediği husus bu oldu. Herhalde gitmeye yakın bunun da kursunu verirler, öğreniriz. Ama ona da 3 sterlin alırlarsa itiraz ederim.

***

Ben bu yazıyı burada bitirmiştim. Her yazıyı olduğu gibi bunu da Feyhan’a okuttum, bana dönüp ters ters baktı:

“Hah canımın içi, böyle yaz da, hani geçenlerde Kayseri’deki kilise olayını çarpıcı olsun diye B.Trakya’daki camiye saldırma gibi yazmıştın ya, kimse anlamamıştı, ona benzesin yine!”.

Yüzüne şaşkın şaşkın baktım. Sahi yahu, öyle olmuştu değil mi, dedim. Anlaşılan ben iyi yazamıyorum. Tevekkeli değil, dün beni buraya üç aylığına araştırma yapmaya davet eden College’ın yetkilisine bunları böyle anlattığımda adam gözlerini açıp ciddi ciddi:

“Aman Profesör Oran, ne AB’si? Burası Oxford Üniversitesi. Üstelik, sizi davet eden ‘Çağdaş Türkiye Programı’nın sponsoru bir Türk bankası. Sizden önce E.Kalaycıoğlu, İ.Turan, İ.Ortaylı, S.Özel, N.Yurdusev, L.Neyzi, S.Ayata, A.Öztürkmen, H.Gülalp, M.Yeğenoğlu ve A.Kadıoğlu adlı profesörler geldiler. Biz sizden burs karşılığında 2 konferans istedik, siz sadece bizim binada 4 dizilik konferans verdiniz. O gittiğiniz eğitimlerden birincisi bilgisayarda otomatik dipnot verme kursudur, diğeri de bilgisayarı dinleyici önünde slayt göstermek için kullanma kursu!” dedi.

***

Kafam karışınca, Mülkiye’den güvendiğim bir hukukçu arkadaşa yazıp sordum, bugün diyor ki:

“Hocam, durum öyle bir hal aldı ki, herhangi bir şekilde yurt dışına çıkıp araştırma yapanı vatan haini ilan eder hale geldiler. Ayda onlarca milyar maaş alanların yarattıkları bu terör akademik özgürlükleri tehdit eder ve araştırma yapmayı engeller hale geldi. Bunlara, kanunlar dahilinde gereken cevabı vermek lazım artık”.

Benim kafam tamamen karıştı. Siz bir şey çıkarabildiniz mi bu anlattıklarımdan?

Önceki Yazı
Sonraki Yazı