Baskın Oran

Bu memlekette kalpten gitmeden nasıl yaşanır

“Bir yazı okudum, bu memlekette kalpten gitmeden nasıl yaşandığını şipşak öğrendim!” diyebileceğinizi sanmayın. Başlığın sonunda gizli bir soru işareti var. Asıl, ben size soruyorum.

Ankara Oran’da eski yüksek bürokrat yeni politikacı bir komşum var, geçen gün baypas geçirdi. Beş damarı değişti. Ziyaretine gittik. Ne şişmandır, ne oburdur, ne kötü beslenir, ne gece hayatı var, ne kumarı, ne de metresi; mazbut aile babası. Her zaman sakin tavırlı, soğukkanlı. Bir umutla sordum, ama maalesef ailesinde de kalp hastası hiç olmadığı gibi babası 96, annesi de 94 yaşındaymış halen. Benim rahmetlilerin ikisinin de kalbi vardı. “Peki, neden oldu bu iş?” dedim, “Stres!” dedi. “İyisin, oğlum Baskın!”, geçirdim içimden.

Ben kolayına yılmam. “Ama, daha önce kontrole falan gitmemiştin, değil mi?” dedim, “Partiye girerken bu iş yıpratıcıdır diye komple kontrolden geçtim, her şey normal çıktı. Damarlar yüzde 75 dolmadan anlaşılmazmış” dedi. Ben de daha üç ay önce yaptırmış, yüreğimi soğutmuştum.

* * *

Hiç niyetim yok çetelerden, enflasyondan, Kopenhag Kriterlerinden, büyük sorunlardan bahsetmeye. Sorum şu: Bu memlekette normal gündelik hayatınızı yaşar da nasıl kalpten gitmezsiniz?

Bir ay kadar önce bizim rektörlük Mogan gölü kenarında güzel bir yer açtı. Altı gün önce ailecek göl manzaralı yemek yiyelim diye gittik. Bulut halinde sivrisinek. Garson teminat verdi, sokmuyorlar diye. İnanmayıp, getirdiğimiz kov ile bigüzel sıvandık. Sonuç: Çoraplarımızın ve pantolonlarımızın ve gömleklerimizin üstünden soktular, altı gündür kaşınıyoruz, yara halindeyiz. Rektörlüğe şikayet ettim, “Aman, oraya niye gittin?” dediler. Restoranın sahibi Lâz’a telefon ettim, “İnşallah hocam, 13 milyara bir ilaçlama aleti bulduk, buradaki esnaf parayı denkleştirirsek alıp kurtulacağız!” dedi.

Bodrum’da çarşıya gidip gelmek için bir Mobilet edindim, aldıktan sonra öğrendim ki artık oto ehliyeti yetmiyormuş ve polis durdurup soruyormuş. Kaymakam eski öğrencimiz, rezil olmak var. Burada bir sürücü kursuna telefon ettim, motosiklet ehliyetini Sıhhiye’deki şubemiz veriyor dediler. Orayı aradım, çıkan hanımefendiye: “Kaç gün sürer, ne belgeler gerekir, kaç paradır?” dedim, “Öğrenmek için buraya gelmeniz lazım efendim!” Tekrar telefon edip merkezlerine şikayet ettim, “Pazarlık edenler oluyor, onun için söylemiştir beyefendi!” dediler.

Bizim mahallede Tansaş açılmadan önce yerinde Ory vardı. Bir gün aldığım sekiz kalem maldan üç tanesinin fiyatını kasadaki optik okuyucu raftaki fiyattan çok fazla okudu, itiraz ettim, gidip raf fiyatını getirdim. Arkamdaki adam söylenmeye başladı. “Beyefendi, ben burada sizin de hakkınızı savunuyorum, farkında değil misiniz?” dedim, “Bizim avukata ihtiyacımız yok!” dedi.

Dün elektrikli süpürgenin torbasını yenilemek için Mülkiye’nin karşı kaldırımına geçtim, mahalle arasına daldım, baktım bir oto yaya kaldırımında üzerime üzerime geliyor. “Kardeşim, burası yaya kaldırımı değil mi?” diyecek oldum, direksiyondaki: “Bu motorlu alet  be, bekler mi!” dedi.

Seyranbağları caddesinden Cebeci’ye gidiyorum, önümdeki trafik otosu birdenbire fren yaptı çünkü onun önündeki hiç işaretsiz frene asılıp sağa çekti. Polise fena halde arkadan geçiriyordum, ABS frenim kurtardı. Polis adamın yanında durdu, pencereden bişeyler söyledi, sonra devam etti. Ben de adamın yanında durdum, “Sizin yüzünüzden polise arkadan çarpıyordum” dedim, “Neden benim yüzümden oluyormuş be?” dedi.

Bir de yaya anlatayım, “Bilkent Sentır” ilk açıldığında biz de milli vazifemizi yapıp görmeye gittik. Upuzun bir yürüyen merdiven. Ökçesine basmış bir zat basamağı kaplamış, iki eliyle de korkulukları tutmuş. “Beyefendi, soldan geçsek?” dedik, “Madem yürüyecektin yürüyen merdivene niye bindin? Almanya’da da mı görmedin?” dedi.

Şimdi, lütfen söyleyiniz, bunları hemen mi halledersiniz, yoksa sabaha mı bırakırsınız? Lütfen söyleyiniz, bunları katletmenin cezası var mıdır, bunları bize sayıyla mı vermişlerdir?

Lütfen söyleyiniz benim komşum gibi neyimedir partiye girmek, Türkiye’yi düzeltmek, büyük işlere karışmak, vesaire. Hem sokakta yürünür, hem de kalpten nasıl gidilmez bu ülkede, aşağıda faks maks adresim neyim yazılı, bileniniz varsa sevabına haber versin, buradan yayımlayayım.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı