Baskın Oran

Başsağlığı olayı

Ben bu çocuktan size daha önce de bahsettim. XXX, yurt dışında doktora yapan, Mülkiye’den eski öğrencimiz. Mektuplaşırız. Şöyle diyor:

Teröriste taziye… bir militanın türbe/anıt mezarı… PKK’ye de hükümete de eşit mesafedeyiz sözleri… Bunları üst üste koyunca…, Kürtlere her türlü demokratik hakkın verilmesinden yana bir vatandaş… olarak olan bitenleri kabul edemediğimi, ‘gücendiğimi’ hissediyorum.

“Sizce ‘yanlış’ mı yapıyorum? Hâlâ objektif olamıyor muyum? Kurtulmaya çalıştığım ‘milliyetçilik’ gözlüğünden mi bakıyorum? …Sonra düşünüyorum biz nasıl kendi ‘şehitlerimizi’, şiddetimizi yüceltiyor, kahramanlar ve kahramanlık hikayeleri yaratıyorsak, Kürtler de aynı şeyi yapıyorlar.

“Burada meseleyi objektiflikle çözmek zor gibi geliyor. Çünkü bu hakkı… eşitlik gereği tanıyınca, bu sefer kendimizle çatışmaya düşmüyor muyuz. Bu demektir ki Kürtler de kendi milletini…  yaratıyorlar. Bir ulus-devlet içinde iki ayrı millete yer (özellikle aynı coğrafya üzerinde hak iddia eden) var mıdır?…”

***

Bugün içki saatimizde Feyhan da benzer şeyler söyledi: “Dikkat ettin mi, Priştina kahrından öldü. Çünkü dünürü uyuşturucudan soruşturma geçirirken, belediye başkanı olarak oğlunun kına gecesine gitmeyi reddetmişti”.

Taziye, taziyet; veya daha güzeli, başsağlığı. Ortada, İzmir-Diyarbakır ve oy avcılığı farkları bir yana, çok önemli birşey var. Anlatayım. Yalnız, işin başından söylememe izin veriniz: Aşağıda eski öğrencime yazdığım şeyleri bir “Türkiyeli” olarak okuyacaksanız okuyunuz, bir “Türk” olarak okuyacaksanız bırakınız dağınık kalsın.

***

Bu ilan edilmemiş iç savaşta PKK insanlık dışı bir terör yaptı. Kürtler dahil katletti.

Ama terörü başlatan, Türk-İslam Sentezcisi 12 Eylül Cuntasıdır.

O devirde Diyarbakır Askerî Cezaevinde yutturulan canlı farelerden, yalatılan helalardan, sokulan coplardan, hayalara saldırtılan kurt köpeklerinden, yedirilen insan dışkılarından bahsetmiyorum. Daha makatlarındaki kan kurumamış ve dişlerinden dışkı kokusu arınmamış Kürt tutuklulardan toplanan paralarla boya aldırılıp cezaevi duvarlarına yazdırılan sloganlardan bahsediyorum: “Türkiyem, Cennetim”, “Bir Türk Dünyaya Bedeldir”, “Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur”, “Türk; Öğün, Çalış, Güven”, “Kardeşimdir, Kardeşindir Alnı Secdeye Gelen” (foto için bkz. Sosy. ve Topl. Müc. Ansikl. s.2411).

“Marmarisli Ressam” Kenan Evren’in “Hainleri Asmayıp da Besleyecek miyiz?”lerinden bahsediyorum.

Bu durumda, 15 Ağustos 1984 (ilk saldırı; Eruh ve Şemdinli), 12 Eylül 1980’den önce midir, sonra mı?

İşte, bugün Kürt milliyetçilerinin yaptığı çocukça, hatta lütfen Kürt kardeşlerim alınmasın, aptalca hatalar bu ezilmişliğin sonucudur. TBMM’de Kürtçe yeminler, devlet ile terör örgütünü eşit saymalar, öldürülen bekçinin evine gitmediği halde öldürülen PKK’lının evine başsağlığına gitmeler… Bütün bunlar, Osmanlı’nın en geç kalmış milliyetçiliğinin, küreselleşme döneminde uğradığı azgelişmiş şaşkınlığın sonuçlarıdır.

***

Peki, çekmek zorunda mıyız bu azgelişmişliği?

Evet efendim, zorundayız. Biz Türkler de azgelişmişlikten nasibimizi epeyce aldığımız için değil. Ne kadar haklı olursan ol öğleden sonra tartakladığın eşinle, geceleyin aynı yatağa ağız tadıyla giremeyeceğin için. Gönlünü iyice almadan. Eğer bu memlekette Kürtlerle birlikte devam edeceksek, bu iş, bu insanların özgüveni ve özsaygısı yerine gelmeden asla mümkün olmayacak. Bunun için de, yaptıkları kimi anlamsızlıkları hoşgörmeye mecburuz. Kendimiz için.

Peki, özsaygıyı abartırlar da…

***

“Bu ince sınırdan korkma XXX. AB’ye katılım anketlerinde en büyük oran Kürt illerinden çıkıyor.

Düşün: Bir yanda Kürdistan: Feodal, azgelişmiş, Araplarla durmadan cebelleşen ve kendisiyle devamlı cebelleşecek; öbür yanda Türkiye: Aralık’ta müzakere tarihi alacak, baş döndürücü hızla  demokratikleşen, 12 Eylül’de senin kanunla yasakladığı dilini radyosundan bağırtan. Bu Türkiye’den ayrılmak dünyanın en aptalca işidir XXX.

Unutma: Ne zaman ki Türkiye Cumhuriyeti koskoca bir anıt dikecek ve “Bu anıt, o zalim kavgada ölen BÜTÜN ÇOCUKLARIMIZ içindir” diyecek, Türkiye o gün kurtulmuştur. İspanya gibi.

Unutma E.Renan’ın 11 Mart 1882’de mealen şu dediğini: “Geçmişteki kavgaları unutabilen halk, millet olur”. Bunu, St. Barthélemy (Protestan) katliamı vs. için söyler. 122 yıl sonra, esas bizim için geçerlidir. Zaten, biz de Ermenilerden aynı şeyi istemiyor muyuz?

Korkma XXX. Artık ucunda ışık beliren bu yolda bizi tökezleten tek şey korku, şu anda. Yanaklarından öpüyorum kardeşim.”

Önceki Yazı
Sonraki Yazı