Baskın Oran

Yedinci, Sekizinci ve Dokuzuncu

“Cumhurbaşkanı Eskisi” deyimini çağrıştırır diye kendisine “Eski Cumhurbaşkanı” dedirtmeyen, bu yüzden Türkiye’de eski  cumhurbaşkanlarının daire kapısı gibi numaralanması âdetini çıkarttırarak “Yedinci Cumhurbaşkanı” ünvanını edinen aziz dostum Kenan Evren, geçen gün yine konuştu.

Bu seferki konuşması, Engin Civan – Selim Edes rezalet-i kebirinin Asala uzantısı hakkında.

Mafya babası Alaaddin Çakıcı’nın MİT tarafından “görev”lendirilerek yurtdışında Ermeni Asalacıları öldürmekte kullanıldığı ortaya çıktı ya, 12 Eylül cuntasının dediği dedik, kestiği kestik, beslemeyip adam asan, hekimlere “Önce asker, sonra doktor” olduklarını öğreten komutanı Kenan Evren şöyle diyor:

“Bana yansıtılmış resmî bir bilgi yoktu. Ama, bunu MİT bilir. Çakıcı’yı MİT kullanmış olabilir. Bazen yararlı olacaksa bu tür adamlar kullanılabilir.”

Arkasından da  şöyle ekliyor:

“Bu tür adamların beyanatlarına fazla kulak asmamak lazım.”

Ben bu işi tam anlayamadım.

Bir kere, neden “resmî” bilgi diyor? Gayrı resmî bilgi mi yansıtılmış yani?

Sonra, eğer (iddia ettiği gibi) kendisine  MİT tarafından hiç bilgi verilmemişse, bu ne biçim kudretlu, azametlu, astığı astık ve kestik cunta liderliği?  Bir tek, onyedinci baharındaki solcu Erdalları asmaya mı gücü yetiyordu?

Ayrıca, mademki “Bunu MİT bilir, kullanmış olabilir, kullanmak  âdettendir” diyerek bu olayın akla pek yakın olduğunu söylüyor, “bu tür” adamların beyanatlarına neden kulak asmayacakmışız?

Neredeyse tümü askerlerden oluşan bir istihbarat örgütünün, böylesine muazzam bir yurtdışı operasyonu haber vermeye tenezzül etmediği askerî cunta liderlerine mi kulak asmamız gerekiyor?

Kenan Evren’i isterseniz bir yana bırakalım. Zaten, ikide birde konuşup herşeye karışmasa, sözünü bile etmemek lazım. Benim asıl gelmek istediğim, onun arkasından “cumhurbaşkanı” olanlar.

Önce, “Sekizinci” Cumhurbaşkanımız Özal! Bu konuda hiç bişeycikler demeyeceğim. “Ölünün arkasından konuşulma”yacağı için değil. Bıraktığı her  türlü “miras”  yeterince konuşmakta olduğu için…

Ama, “Dokuzuncu” için iki çift de olsa lafım var.

Çünkü Sayın Demirel, Engin Civan’ın vurulması üzerine demeç veriyor:

“Türkiye demokratik ülkedir. Türkiye şeffaf ülkedir. Bu suistimal olayının ortaya çıkması bu şeffaflık sayesindedir.”

Bu, pişkinlik olayının da çok ötesindedir. Bu, koskoca Türkiye’yi resmen aptal yerine koymaktır.

Bugünlerde üniversiteler açılıyor. Dokuzuncu cumhurbaşkanımız demeç veriyor:

“Bugün Türkiye’nin 57 üniversiteyle açılış yapması çok mutlu bir olaydır. Türkiye’nin nerelerden nerelere geldiğini gösteren bir olaydır.”

Elhak. Türkiye’de her köy azmanına üniversite açılıp üniversitenin içine  edilmesi, gerçekten Türkiye’nin nereden nereye geldiğini gösteriyor. Harran Üniversitesini açan Devlet Bakanı Esat Kıratlıoğlu güldür güldür Kur’andan ayetler okuyor ve şöyle diyor:

“Kur’anda, ‘Hiç, bilenle bilmeyen biri olur mu?’ ve de ‘Oku!’ diye yazıyor. Allah bize yol göstermiş. Bu yolun takipçisi olacağız”

Rektör Servet Armağan, sayın bakanı acele doğruluyor:

“Üniversitemiz, İslam dünyasına açılan bir penceredir ve bu da çok şeyin çağrışımını yapmaktadır” diyor.

Bu arada, Kahramanmaraş’daki Sütçü İmam Üniversitesi,  kentin eski müftüsüne “fahrî doktor” ünvanı veriyor.

Bu arada, Manisa Demirci’deki “Eğitim Fakültesi”nin dekanı Prof. İsmail Pirim, “Sınıfta kız öğrencileri erkeklerle yanyana oturtan hoca boynuzludur” buyuruyor.

Şu sıralarda, Kırıkkale Üniversitesine girebilmek için militan “İslamcı” olmak  bile yetmiyor. “Nurcu” olmak gerekiyor. İktisadi-Ticari İlimler Fakültesi Dekanı, Rektörün verdiği yetkiyle, Nurcu olmayan öğretim elemanı yada personel almıyor.

Bu sırada, Çanakkale’ye İlahiyat Fakültesi kurmadığı için milletvekilleri tarafından şikayet edilen Rektör Mete Tunçoku’nu  paldır küldür görevden almış olan Sayın Demirel, Muğla Üniversitesinin açılışında yaptığı konuşmada:

“Büyük Atatürk’ü hep hoşnut edeceğiz” diyor.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı