Soyadı hemen hemen yazıldığı gibi okunuyor: Moor. 47 doğumlu. Hukukçu ve politikacı.
En sevdiği şeyler: Din, muhafazakarlık, gerginlik yaratmak, Putin. Din konusunda, “Tanrı, kanunlarımızın egemen kaynağıdır” diyor. Tanrı derken de: “Kutsal Kitaplar’daki [Eski Ahit ve Yeni Ahid] Tanrı’dan bahsediyorum. Bizi herhalde Buda veya Muhammed yaratmadı”.
En sevmediği şeyler: Çok.
Evrim teorisi: “Biz yılandan mı geldik? Okullara silahlı saldırılar oluyor çünkü biz onlara hayvandan geldiğimizi öğrettik, hayvan gibi davranıyorlar”.
Kürtaj: 2014’deki bir kararında, “Yasalar, hayatı, ana rahmine düşme anından itibaren korur” diyor.
Eşcinseller: “İğrenç, ahlak dışı, nefretamiz, doğaya karşı suç ve doğa yasalarının ihlali”.
Kişi hakları: “Anayasaya 10. Değişiklik’ten sonrasını kaldıralım çünkü sorun çıkartıyorlar”. (Bunların konuları: 13: köleliğin kaldırılması; 15: ırk, renk vs. nedeniyle oy hakkının engellenemeyeceği; 19: kadınlara oy hakkı).
İslam: “Sahte din. Müslüman biri Kongre’de yemin edip görev yapamaz”.
Obama: “ABD’de doğmadı. Üstelik gizli Müslüman olduğu söyleniyor”.
***
Memleketi, ABD’nin en muhafazakar eyaletlerinin başında gelen Alabama. Babası beş kardeş, kendisi de beş kardeş, 85’te evlendiği eşinden dört çocuğu oluyor. Yani aile “en az dört” yapıyor.
Vietnam’da çarpışıyor. Sert disiplin yanlısı. Düşmanın rütbeliyi tanımasına yol açacağı için hiç tavsiye edilmediği halde, erlerden cephede de esas duruş vs. istiyor ve bu yüzden kendisine pek övücü olmayan bir lakap takılıyor: “Yüzbaşı Amerika”.
Askerlikten sonra hukuku bitiriyor ve önce savcı sonra yargıç seçiliyor (oralarda bu işler atamayla değil, seçimle).
***
Ama gerginlikler başlıyor. Çünkü her duruşmanın başında, ilahî iradenin müzakerelerinde jüriye yardımcı olmasını dileyen bir dua okuyor ve zaman zaman da jüriyi takdis edecek bir papaz getirtiyor. Bu davranışlar, Alabama ne kadar dindar ve muhafazakar olursa olsun, ABD’de yapılacak işler değil.
Değil, çünkü Avrupa’daki din/mezhep baskısından kaçanların kurduğu ABD’de, anayasaya daha 1791’de getirilmiş ünlü Birinci Değişiklik diyor ki, parlamento herhangi bir dini tercih edecek veya yasaklayacak kanun çıkaramaz.
Yani, kurucu babalardan Jefferson’ın tabiriyle, din ile devlet işleri arasında “yüksek ve geçirimsiz” bir duvar var.
Ama Roy Moore bir Evanjelist. Yani Protestan şeriatçısı. Duayla yetinmiyor, Yahudi-Hıristiyan inancını simgelediği için bunun Birinci Değişiklik’in ihlali olduğunu ve sürtüşme çıkaracağını söyleyenlere aldırmadan, ahşaptan kendi imal ettiği bir “On Emir” levhasını mahkemede önce odasına, sonra mahkeme salonuna asıyor.
Ardından, bu levhayı, etrafına Bağımsızlık Bildirisi’nden ve milli marştan cümleler yazdırdığı granitten 2,5 tonluk bir anıt haline dönüştürüp, eyalet yüksek mahkemesinin girişine koyduruyor. Sonra da bütün ülkede gezdirilerek sergilenmesini istiyor.
***
Çok özetleyeceğim çünkü hikayesi çok uzun, meraklısı bakar: https://en.wikipedia.org/wiki/Roy_Moore
Sivil toplum kuruluşları 2001’de bu dua seansları ve anıt için dava açıyor. 2002’de federal yargıç karar veriyor: Birinci Değişiklik’i, yani anayasayı ihlal etmiştir.
Ama Roy Moore anıta dokundurtmuyor. Sonunda, o sırada artık Alabama Yüce Mahkemesi Başyargıcı mevkiine gelmiş olan Moore’u 2003’te görevden alıyorlar.
2012’de tekrar başyargıç seçiliyor. Bu seferki eylemi, böyle bir yetkisi olmadığı halde, ABD Yüce Mahkemesi’nin eşcinsel evliliklere izin veren kararını Alabama’da uygulatmamak.
Yine dava açılıyor (çünkü ABD’de Yargı diye bir müessese var), Moore 6 konuda suçlu bulunuyor. Bu sefer de direniyor, itirazlar ediyor, adli süreci yıllarca uzatıyor. Sonunda, 2016’da yine görevden alınıyor. Artık başyargıç seçilemez çünkü yaş haddi gelmiş.
Bu sefer ABD Senatosu’na aday oluyor Moore ve Trump tarafından da destekleniyor.
***
Destekleniyor ama, epey tereddütlü biçimde. Çünkü başdanışmanları Trump’a bazı şeyler fısıldıyorlar (çünkü ABD’de başdanışmanlar böyle şeyler yapabiliyorlar):
Dinci faaliyetlerini ve seçim kampanyalarını desteklemek için 2003’te Moore’un kurduğu “Ahlaki Hukuk Vakfı”, 2005’te tanınmış bir neo-Nazi’den 1.000 dolar bağış alınca dikkatleri çekmiştir. Washington Post’un araştırmaları ortaya pis kokular çıkarır (çünkü ABD’de gazeteciler böyle şeyler yapabilmekte ve hapse atılmamaktadır):
Moore, vakıftan ücret almadığını bildirdiği halde yılda 180.000 dolar almış, alamadığı maaşlar için garanti edilen 498.000 doları ABD Gelir İdaresi IRS’e beyan etmemiş, böylece 100.000 dolar federal vergi ödemesi gerektiği halde ödememiştir.
Eşine vakıfta yılda 65.000 dolara iş bulmuş, ardından 2 çocuğunu da işe aldırmıştır. Bütün ailenin (ABD’de çok pahalı olan) sağlık sigortasını ve ayrıca Moore’un koruma ve seyahat masraflarını da vakıf ödemiştir.
Dahası, Moore 2007-2012 arasında vakfa 1 milyon doları aşkın bağış topladığı halde Vakıf bunun çok küçük bir kısmını beyan etmiştir.
***
Amerika acayip yer olmalı ki, işler burada da kalmamıştır. Toplam 9 kadın, Moore’un kendilerine “uygunsuz cinsel ve toplumsal” davranışta bulunduğunu açıklamışlardır. Bunların 3 tanesi, cinsel tacize uğradıkları yaşları 14, 16 ve 28 olarak bildirmişlerdir. 14 yaşındaki çocuğa taciz sırasında Moore’un 32 yaşında olduğu belirlenmiştir.
Alabamalı Evanjelistler bu iddialara inanmamıştır. Ama medyadaki haberlere bakılırsa, Moore bu taciz bildirimleri karşısında çelişkili şeyler söylemektedir: 10 Kasım 2016’da kızlardan ikisinin sadece adlarını hatırladığını söylemiş, 27 ve 29 Kasım’da ise “Bu kadınlardan hiçbirini tanımıyorum. İddialar tamamen yalandır” demiştir.
Bunun üzerine, aralarında, 2008’deki Başkanlık seçiminde Cumhuriyetçi aday John McCain de bulunan tanınmış Cumhuriyetçiler, Moore’un adaylıktan çekilmesini telkin etmişlerdir.
***
Başdanışmanlarının bunları bildirmesine rağmen Trump son anda Moore’un adaylığını yine desteklemiştir. Çünkü seçilemezse, Senato’daki parti farkı 1’e inecektir.
Aralık 2017’de Moore seçilememiştir.