Van savcısının Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından görevden atılmasına yol açan Şemdinli davasında, baş sanık Jandarma istihbarat astsubayı Ali Kaya duruşmada: “Şayet devlet bazı yasal amaçlarına illegal yollardan ulaşmaya girişseydi, bu halk bizden fazla devletçi olurdu. Mersin’de bayrak yakacaklarına, bayrağı gömlek yapıp giyerlerdi” dedi.
Bombayı atmadığını TBMM Komisyonuna söylediği: “Kitapçı Seferi Yılmaz’ı öldürmek istesem kafasına iki kurşun sıkardım, kimse de duymazdı” (İ.Demirdöğen, Radikal, 08.04.06) sözleriyle savunmuş olan itirafçı Veysel Ateş ise; mevcut yazılı ifadesinin Emniyet’te alınmadığını, yakalandığında Emniyet’te yalnızca kimlik tespiti yapıldığını söyledi. (A.Keskin, Radikal, 07.05.06).
***
Yargıtay’ca hakkında “Gizli bir organizasyon içinde olmak” nedeniyle araştırma başlatılan (Sabah, 13.12.04), “haksız mal edinme”, “müteahhit Şen’in oğlu için yargıç üzerinde nüfuz kullanma”, “sebebi belli olmayacak biçimde mal edinme”, “mal bildiriminde bulunmama” suçlamalarıyla Ankara 8. Ağır Ceza’da 7 yıl istemiyle yargılanan fakat mal varlığını tutumluluğuyla izah ederek beraat eden, aynı nedenlerle disiplin cezası talebiyle verildiği HSYK’de de aklanan (Radikal, 23.11.05), fakat A.Çakıcı’nın adamı müteahhit Şen ile eski Yargıtay Başkanı Eraslan’ın ilişkisini sağladığı söylentilerinden kurtulmak için S.Peker’den yardım istemek nedeniyle HSYK’den “kınama” alarak Kazan savcılığına gönderilen eski Yargıtay Gn.Sekr.Yd. Ercan Yalçınkaya’nın bu cezası, itirazını görüşen HSYK’nin 6-5 oyuyla kaldırıldı (Hürriyet, 02.05.06; E.İlhan, Yeni Hukuk, no.7).
***
Şemdinli iddianamesinde KKK Org. Büyükanıt’ın adını zikreden Van Savcısı Ferhat Sarıkaya’yı görevden atan HSYK, kararının gerekçesini: “Yargının siyasallaşması iddialarına hak verdirecek şekilde siyasal konulara girmek, araştırma yapmaya yetkisi olmadığı kişiler hakkında delil toplamak, TBMM Araştırma Komisyonuyla bağlantı kurmak, yetki sınırlarını aşarak yargı erkiyle diğer anayasal kuruluşlar arasındaki güven ortamını zedelemek ve yargının yıpranmasına sebebiyet vermek” olarak açıkladı (A.Keskin, Radikal, 03.05.06).
***
Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer’in 1995’teki bir sempozyumda verdiği bir bildiri hakkında “Türkiye Cumhuriyetini yıkmak istiyor. Şeyhülislam gibi fetva veriyor” diyen ve bu nedenle Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesince 4000 YTL manevi tazminat ödemeye mahkum edilen emekli Tümgeneral Osman Özbek hakkındaki bu karar, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince bozuldu. Kararda, “Davacı, Anayasa ile bağdaşmayan görüşler savunduğuna göre, eleştirilere katlanmak durumundadır” denildi (Milliyet, 05.05.06). Bu gerekçe, Anayasanın bu maddelerine aykırı beyanda bulunanlara hakaretin serbest olduğu biçiminde yorumlandı (H.C.Güzel, Milliyet, 07.05.06).
***
Türkbank ihalesine fesat karıştırma iddiasıyla Yüce Divan’da yargılanan eski devlet bakanı Güneş Taner, duruşmadaki ifadesinde: “Babam generaldi. Dedem Milli Emniyet’ten emekliydi. Amcalarım Atatürk’ün silah arkadaşıydı. Ailem genetik olarak bana bu şerefi verdi. Korkmadan yılmadan geldim” dedi (O.Armutçu, Hürriyet, 03.05.06).
***
Askerî Yargıtay ile Askerî Yüksek İdare Mahkemesi (Askerî Danıştay) arasında eşcinsellik ihtilafı çıktı.
Askerî Yargıtay eşcinselliğin “ileri derecede psikoseksüel bozukluk” olduğuna karar vermiş ve eşcinsellik muayenesinden geçmeyi reddeden vicdani retçi eşcinsel Mehmet Tarhan’ın askerlik yapmaya mecbur olduğuna hükmetmişti (G.Tahincioğlu, Milliyet, 02.05.06).
Askerî Danıştay aynı konuda ama farklı bir karar verdi. Eşcinsel olduğunu beyan etmesi sonucu sevk edildiği Etimesgut Askerî Hava Hastanesinde kendisinden “Eşcinsel ilişkiye girerken, yüzünün tanınabileceği şekilde çekilmiş fotoğraf” talep edilen, fotoğrafları getirmesi üzerine cerrahi servisine “anal muayene”ye yollanan, fakat buradan da rapor alması üzerine gönderildiği psikiyatri servisinde “çok kadınsı görünmemek” nedeniyle “Askerliğe elverişli” raporu verilen A.A.’nın askere alınma işlemini oybirliğiyle durdurdu.
Kararda, askerî düzenin bozulmaması amacıyla eşcinsellerin askere alınmadığı vurgulandı ve A.A.’nın askerlik hizmeti sırasında eşcinsel olduğu şüphesinin duyulmasının önlenemeyecek sıkıntılara yol açacağı kaydedildi (G.Tahincioğlu, Milliyet, 09.05.06).
***
Yorum yapmadan aktardım. Sizce, yapsa mıydım?