Baro’nun daveti üzerine “Ülkemizde ve Dünyamızda Son Siyasal Gelişmeler” başlıklı bir konferans vermek için gittiğim Batman’dan, daha doğrusu, eski başkan Sabih Ataç’ın arabasıyla yaptığımız bir Batman–Midyat–Cizre–Şırnak–Siirt–Batman gezisinden dün döndük Feyhan’la. Bir kötü öksürükle birlikte.
Kendi akılsızlığım olan soğuk algınlığı ve Şırnak-Siirt arasındaki “hareketlilik” bir kenara bırakılırsa, çok iyi haberlerim var. “Hareketlilik” dediğim, Şırnak-Siirt arasında bir çatışma olmuş; kontrol vardı. Haberlere gelince:
1) Midyat’a yirmi dakika mesafede, şu anda yolu bile olmayan bir köye tangır tungur gittik. Asıl adı (Süryanicesi) Kafro, değiştirilmiş Türkçe adı Elbeğendi köyü. Muazzam bir inşaat faaliyeti. Terk edilmiş, ayakta duramayan harabe köy evlerinin dibinde 4’er katlı villalar yapılıyor. Duvarlarının içi uzunluğuna delikli tuğla, dışı kalın taş örme, ikisinin arasında pembe tecrit levhası. Kalınlık en az 70 cm. Yani, ciddi para dökerek.
İçlerinden Nuri Demir, Garabet Demir, Gabriel Uygur’la konuştum. İlk ikisi Almanya’dan, üçüncüsü Hollanda’dan kesin dönüş yapıyor. Türkiye’nin bu en barışsever insanları, bu en eski Hıristiyan halk Süryaniler, Türkiye iyiye gittiği için ata topraklarına geri dönüyor.
Aynen, suyu temizlenen Haliç’e balıkların geri döndüğü gibi.
Geri dönenlerin tek bir talebi var: “İş kuracağız. Bürokrasi başımızı döndürüyor. Birinin söylediği ötekini tutmuyor”. Yani, adını veremiyorlar ama, devletten danışmanlık hizmeti bekliyorlar, hepsi bu.
2) “Batman’ın Gözü, Kulağı, Dili” Batman Çağdaş gazetesinin 16 Nisan sayısında manşet: “Beşiri’ye Yezidi Evi!”. Proje, Beşiri’nin SHP’li yeni başkanı Burhan Korhan’ın. Şöyle diyor: “Yıllardır yerleştikleri Avrupa’da büyük yatırımlara imza atan Yezidi topluluğu buralara çekmek istiyoruz… Bundan böyle cenazelerini Avrupa’dan getirtecek olan Yezidiler, taziyelerini Yezidievi’nde rahatlıkla yapabilecek ve bir araya gelebilecekler. Beşiri’yi hoşgörü merkezi yapmaya kararlıyız. Avrupa’da yaşayanlardan bu konuda büyük destek aldık”.
Yani, “şeytana tapanlar” diye tanındıkları için Anadolu’da herkes tarafından ezilen, dünyanın en özgün dinine sahip Yezidiler de ata topraklarına geri dönüyor.
3) Türkiye iç göç ortalaması yüzde 3 iken yüzde 14 iç göç alan Şırnak hâlâ biraz içler acısı ama, Siirt ve Batman çarşılarında büyük canlılık var. Bir zamanlar çarşının orta yerinde ve polisin (artık nasıl işse!) gözleri önünde arkadan ensesine tabanca dayanan ve tek kurşunla öldürülen, öldüreni de sakin sakin yürüyüp giden Batmanlı, pasajlarda alışverişte.
Artık bu esnaf, silahların tekrar konuşmasını istemez. “İyi saatte olsunlar”a gelince, artık onlar da bu ortamda polisin gözleri önünde enseden tek kurşunla insan öldür(t)emezler. Ticaret başladı. Konferanslar başladı. Belediye salonunda yapılan, 13’te başlayıp 16.30’da “son üç soruyu” almak zorunda kaldığımız benim konuşma da çok yoğun ve alabildiğine olgun bir dinleyici kitlesince izlendi. Batman emniyet müdürü bu tür toplantılar için şöyle diyormuş: “İnsanların konuşmalarına, yürümelerine engel olmamalıyız. Ama, suç işlenirse, bunları belirleyip yargıya intikal ettirmek de görevimizdir”. Tutumun daha medenisi can sağlığı.
4) Arabayla geçiyoruz, ağaç dikmekte olan jandarmaları gösterdiler: “Daha düne kadar orman yakıyorlardı” dediler. Çatışma haberlerinden huzursuzdular.
* * *
Bütün bunlar, bu şanssız yörede ekonominin canlanmasının yanı sıra, Türkiye’nin dıştaki imajı açısından muazzam önemli. Suya balık dönüyor, daha önemli ne olsun?
Yarın, yani 24 Nisan Cumartesi günü, Rumların evet’i hâlâ kesin değil ama, Kıbrıslı Türkler dünyaya koskoca bir “EVET” diyecekler. Kopartılan bütün şamataya rağmen. Bu muazzam gelişme, bu yazdıklarıma eklemlenecek. Hemen arkasından Ege’ye çözüm gelecek, onun hemen arkasından da Ermenistan-Azerbaycan-Türkiye konferansı!
Türkiye’nin önü öyle bir açılıyor ki o kadar olur! Kutlu olsun! Sürekli olsun! Yapanlara helal olsun!
Ama, devlet hâlâ Diyarbakırlı çocukları alıp Tatilya’ya götürmekle ve Van’da sanatçılara poşulu bale yaptırmakla yetinecekse, yazıklar olsun…