Baskın Oran

Çıldırın

Çok yaşlı bir Nigâr halam vardı; Allah rahmet eylesin. Ölümüne çok yaklaşana kadar bizde, erkek kardeşinin evinde kaldı, şimdi anlatamam, belki başka bir zaman anlatırım, içimde ukte şeyler vardır. Burada diyeceğim o ki bana çok güzel masallar anlatırdı, ben de ayağının dibine yere oturur ve şöminedeki harlamayı zor bastıran zayıf sesini dört kulağımın yanında ağzımı da bir karış açarak dinlerdim. “Bin Mumlu Şamdan”ı hele, unutamam.

Çok ciddi ve aksi kadındı; babam tarafı hep öyle galiba. Yalnız, bir seferinde, pek alanı olmayan bir konuya el attı: fıkra anlattı. Bir ilkokula bir Amerikalı gelmiş ve çocuklara kucaklarını açmış: “Children!”. Halamın anlattığına göre çocuklar da zıvanadan çıkıp çıldırmışlar…

Bugün iki taraf da çıldırma egzersizlerinde.

***

St. Antony’s College’daki odamdan interneti açtım, gazetelerden halkımızı okuyorum. Sivas’taki tarihî Kangal Ağası Konağı işletmecileri yukarıdan aşağıya “Damsızlar ve Fransızlar Giremez” pankartı sarkıtmışlar, resmi de var. Balıkesir Bakkallar ve Bayiler Odası üyeleri Fransa’yı Pinokyo karikatürleri çizerek eleştirmişler. Edirneli kravat satıcısı Sebahattin Kara Fransız marka kravatlarını Atatürk Anıtının önünde yakmış. Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde yapılan Dünya Medeniyetler Güzellik Kraliçesi yarışmasında meşhur İzmirli organizatör Süha Özgermi “Fransa’yı medeniyetler içerisinde görmediği” için Fransız güzelinin katılmasını önlemiş. Konya’da bir dil kursu Fransızca kursunu kaldırmış ve ön kayıt yaptıran yirmi kişinin paralarını iade etmiş.

Sonra, devletimizi okuyorum. Yabancı dağcıların Ağrı Dağına tırmanabilmeleri için, aralarında MİT’in de bulunduğu birçok kurumdan izin alma usulü getirilmiş çünkü son zamanlarda bazı Ermeni dağcılar yukarıda Ermenistan bayrağı açmışlar. YÖK Başkanı Prof. Teziç “commandeur” madalyasını iade etmiş.

Bir de, inşallah doğru değildir, tanıdığım iki emekli diplomat, milletvekilleri Y.Yakış ve Ş.Elekdağ, İstanbul’a gelip işportacılık yapan Ermenistanlıların “Ermenistan’ın canını sıkmak için” sınırdışı edilmelerini, pardon, “kademeli” olarak geri gönderilmelerini istemişler. 1964’te “Kıbrıs meselesinde Yunanistan’ı sıkıştırmak için” sınırdışı ettiğimiz, sülaleden yüzlerce yıllık Dersaadetli ama Yunanistan uyruklu İstanbul Rumları gibi…

TBMM’de başka girişimler de olmuş. AKP’den çıkartılan bağımsız Mahmut Koçak 8 Mayıs’ın Cezayir soykırım günü ilan edilmesini ve bunu reddedenlere 1-5 yıl hapis ve 100.000 YTL (sıfırları şaşırmış olabilir) istemiş. AKP’den seçilip DYP’ye, oradan da ANAP’a kaydolan, plaj fotoğraflarıyla kendisine şantaj yaptığı gerekçesiyle eski danışmanını savcılığa vermekle de gazetelere geçen Reyhan Balandı 1-3 yılı yeterli görmüş. AKP’den seçilip ANAP’a kaydolanlardan İbrahim Özdoğan ise Cezayir’i bırakmış, Ermeni soykırımı oldu diyenlere yine 1-3 yıl talep etmiş. Fakat hükümet bunlara soğuk durmuş. Dışişleri de çok aktif biçimde devreye girip ne yapmakta olduklarını anlatmış olmalı ki, bu kıymetli yasa önerileri kulak ardı edilmiş.

***

Ama asıl ilginç olan, Adalet Komisyonu Başkanı ve bir zamanların başbakan adayı AKP’li Köksal Toptan’ın söyledikleri: “Zırt-pırt bildiri yayınlayan entelektüeller nerede?  301 için çağrıda bulunanlar şimdi nerede?” (Radikal, 12.10.2006).

Yâ hu, yâ hu’lar, bu zırt-pırtların en azılılarından 9 tanesi daha Fransa’daki yasa Mayıs’ta duyulur duyulmaz Radikal’de ve Liberation’da protesto bildirisi yayınladı. Sayın başkan benim yurtdışından okuduğum kadar Türk gazetesi de okumuyor ki, bugünlerde bütün bu zırt-pırtların verdiği zehir zemberek demeçlerden haberi de yok. Dahası, sonuçta Ermeni milliyetçileriyle aynı kapta olduğunun da farkında değil. Anlatayım:

Daha önce de bahsettim, yüzlerce üyeli bir Ermeni-Türk eposta grubu var. Burada çok mantıklı Ermeniler olduğu gibi, gözükara milliyetçiler de bol. Aralarında Türkiyeliler var. Geçenlerde bunlardan bir hanım kız bu aynı “zırt-pırt”ları devletle aynı şeyi söylemekle suçladı. Dayanamadım, onu muhatap almayıp listeye bir test sorusu yolladım. Aşağıdaki şıklardan birini işaretleyin, dedim:

1) E.Şafak, M.Belge, H.Dink, R.Zarakolu, B.Oran, A.İnsel, M.Göcek, H.Berktay, E.Mahçupyan, II.Mesrob vs. gizli Türk milliyetçi casuslarıydı, şimdi gerçek yüzleri ortaya çıktı;

2) Türk devletince satın alındılar;

3) Her birinin başına birer kütük düştü böyle oldular;

4) Bazı kişilerin kendi inançlarından kuşku duymaya başlamalarının zamanı geldi-geçiyor.

Hanım kız pek sinirlendi. Listeye “To Baskın Oran” yazarak gönderdiği mesajda bendenizi “bir (veya iki) kadeh” attıktan sonra yazmakla suçladı. Ama o haliyle bile K.Toptan’dan çok daha saygıdeğerdi, çünkü hiç olmazsa neler yazdığımızı okumuş ve anlamış.

***

İki taraf da çıldırıyor. Çıldırın azizim. Hepiniz aynısınız. Çıldırınsınız. Çıldırın. Çünkü büyürseniz kötü hissedersiniz. Çıldırın kalın. Ama Nigâr halam kadar bile komik değilsiniz.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı