Baskın Oran

Bodrum Kokteyli

Hocamız kesip atmış: Elâlemin ağzı torba değil ki büzesin, demiş. Hiç mi herkesi memnun edemeyeceğiz? Ayıptır söylemesi, şuraya geleli 22 gün oldu, 4 konferans metnini düzeltip geri yolladım, 2 makaleyi tamamlayıp yolladım, 1 makaleyi sıfırdan yazdım yolladım, şimdi de bizim Türk Dış Politikası kitabının İngilizce baskısı için 2001-2006 arasını yazacağım ve İngiltere için 4 konferans metni hazırlayacağım, bu arada talep geliyor diye Bodrum yazıyorum, İngiltere’deki bir sınıf arkadaşımdan telefon: “Ben senin yazılarından çok şey öğreniyorum, Türkiye’yi izliyorum, Bodrum iyi ama, bilmem ki…”. Peki o zaman! İkisini birden yazalım da görün!

***

Bir başka sınıf arkadaşım gazetede yazıyor: “Şu İsrail’e bir bakınız. Uyguladıkları insanlık dışı vahşeti hiçbir şekilde tasvip etmemekle beraber, tek bir askeri için ülkeleri işgal edişindeki kararlılığı ibretle seyrediyoruz”. Devam ediyor: “Aslında hatanın büyüğünü 1 Mart Tezkeresinde yapmıştık”. Ve bitiriyor: “Haydi beyler! Lütfen mâbâd-i âlinizi kaldırınız da artık Kandil Dağı’nı temizleyelim”. Canım kardeşim, yürrü. Baktık PKK çoktan fıymış, Kürtlerle Araplar da bize karşı birleşmiş, hem İsa’yı hem Musa’yı azdırmışız, evde ekonomi nanaylamış, en olmazında birbirimizin mâbâdını inceler, döneriz…

***

Ben gece çalışırken Feyhan turluyor. İlkokuldan sınıf arkadaşı vardır, çok hoş bir insandır, Feyhan’ın eski dükkanının karşısında dükkanı vardır, ama olayları muazzam sıkı izler, beni de çok sever, sormuş: “Hocamız İran’a Amerikan saldırısı konusunda ne düşünüyor? Yapabilir mi gerçekten?”. Sonra ilave etmiş: “Yalnız, ben bakıyorum da, galiba hocamızı herkes aynı derecede sevmiyor?” Gerisini Feyhan anlatsın: “O sırada, karşıdaki Blanca restoranın sahibi geldi, müdahil oldu: ‘Ben biliyorum. O elektrik kesintisi Türkiye’yi savaşa çekmek için bir karartma tatbikatıydı!”. Memedim cevap vermiş: “Yok, yok, ben Feyhan’a katılıyorum, o ticari bişeydi”. Feyhan artık demiş, hadi arkadaşlar bana müsaade, kocam evde.

***

“ABD’nin, Türkiye ile çatışmaya girmeyi göze alabileceğini mi sanıyorsunuz? Büyükelçi Wilson’u muhatap kabul edip esip gürlemeye ne lüzum var? Çağırırsınız adamı Dışişleri Bakanlığı’na, bir müsteşar yardımcısı kulağını çeker, işte bu kadar”. Devam ediyor: “Yanıbaşımızdaki eski topraklarımız tutuşurken, haydi bakalım sayın komutanlar, gün bugündür!”. Yahu, Mülkiye, sen nelere kadirmişsin! Ama dur bakayım, bu oğlan garanti parti kuracak!

***

Dalavera geldi, bir zamanların Elektrikçi Ahmet’ini tutturdu: “Bunun karısı bi Makbule vardı, çok cimri, ‘Oku oku, tavuk boku’ derdi”. Feyhan atılıyor: “Bize gelir, radyoyu çatt! kapatır, ‘Bu cavurcaları ne dinliyosun Halide Hanım!’ diye de azarlar. Artık annem kudurur”.

***

Bir kıdemli albaya, soruşturmayı hasıraltı etmesi için 600.000 dolarlık daire hediye eden şirketin savunması: “Evet, şerefli ordumuzun bir subayına daire sattık, bunda da hiçbir sakınca görmedik”.

***

Bugün her zamanki gibi 17.30’da çalışmayı bıraktım, termosta çayını hazırlayıp Feyhan’ın yanına denize gittim. Biraz ötemizde upuzun boylu sarışın bir turist kadın, kırklarının başında ama mihrap ve herbişey dimdik, üstsüz uzanmış, yanında yatan kocasıyla sarmaş dolaş. Yahu, birilerinin bunlara anlatması lazım ki bu iş tehlikelidir. Çünkü iki adım ötede tam 8 yağız gencimiz, başlar üniforma gibi solda, o tarafta. Biz daha çook ağlarız, turist gelmiyor diye.

***

Emniyet’in “Suçüstü de olsa askere dokunmayın” genelgesinden sonra ilk uygulama Eskişehir’de yaşandı: Tartıştığı banka güvenlik görevlisinin çağırdığı polislere tokat atan ve ortalığı dağıtan hava astsubay zorla kelepçelendi, çağrılan askerî inzibat kelepçelemeye tepki gösterdi” (Radikal, 22.07).

***

Denize girdim, çıktım, aaa, kocası gençlerin yanına gelmiş, kaynatıyor, gençlerden biri kadının yanında sarmaş dolaş. Feyhan sabırla izah ediyor: “O kocası değildi. Gençlerden biriydi. Sırayla gidiyorlar”. Pardon. Yani, turizme müdahalem için.

***

Yılmaz Erdoğan Hürriyet’e “Yalvarıyorum” diye çok etkili bir mektup yazmış. Fikret abi (Otyam) telefonla arıyor, “Okudun mu?” Okudum be abi, ama kim dinleyecek, PKK mı yoksa Derin Devlet mi? Bunlar koalisyon ortakları be; biri olmadan öbürü yaşayamaz.

***

Hadi, ağız tadıyla bitirelim: Bütün zırtapozluklar Bodrum’da olacak değil ya, 27 yaşındaki İsveçli turist C.O., Alanya’da kuaförde masaj yaptırırken bekaretinin bozulduğu iddiasıyla polise başvurdu. Olayı üç saat sonra kanamayla fark eden C.O, devlet hastanesinden rapor aldı. Asker firarisi olduğu tespit edilen Ö.T. gözaltına alındı, tutuksuz yargılanacak (Radikal ve Hürriyet, 24.07).

Yeterince tatlı değilse şunu verelim: SP’nin yayın organı Milli Gazete, “Sekiz bacaklı kene”yi İsrailli kadınların getirip saldığını sürmanşetten açıkladı (Milliyet, 25.07).

Önceki Yazı
Sonraki Yazı