Baskın Oran

Bodrum, kilisesine yeniden kavuşacak

Bodrum, kilisesine yeniden kavuşacak

Bodrum belediye reisi buranın köklü ailesi Kocadonlardan. Soyadı da Kocadon. ‘Kocayürek’ de olabilirdi. Heyecanlanınca kayıverdiği o tatlı Bodrum aksanıyla diyor ki: “Ben gafaya godum hocam. Ben yıkcem bu çikin [çirkin] binayı! Çocukluğumdaki eski tarihî kiliseyi tekrar yapcem!”

Önce bir izahat: 1923 Mübadelesiyle Rumlar gider. Arkalarında, balıkçıların koruyucu azizi Aya Nikola’ya adanmış çok güzel bir kilise bırakırlar. Burada önce sinema oynatılır. Ama sünger deposuna ihtiyacı olanlar da vardır. Biri çıkar: “Mihrabı yıkıp burayı kilise olmaktan çıkarmadan sinema oynatmak doğru değildir” der. Mihrap yıktırılır, bina depo olur. Ama o halde de kalamaz.

Belediye Reisi Derviş Bey ve Baskın Oran

Ankara’ya ihbarlar, Belediye Reisi Derviş Bey’e de baskılar başlamıştır: “Şurayı acilen yok et, yoksa biz etçez”. Çünkü tek-tük gelmeye başlayan turistler resim çekmektedirler ve amaçlarının burada bir Rum devleti kurdurmak olduğunu bütün milliyetçiler derhal çakozlamıştır. Derviş Bey Girit göçmeni; ihtiyar anasıyla konuştuğu dil Rumca; nasıl yıksın?

Nihayet, Muğla’dan bir fen memuru gelir, “Tarihî bir özelliği yoktur; Nikola adlı biri tarafından yaptırılmıştır. Mail-i inhidam [çökme ihtimali] vardır” diye rapor yazar. Köyişleri Bakanlığı Aya Nikola’yı belediyeden on bin liraya satın alır, Milli Eğitim’e devreder. İşin daha ilginç tarafı, “yıkılma tehlikeli” anıta kazma-kürekle girişirler, yıkamayınca dinamit koyarlar, etrafta ne kadar ev varsa camları iner, yine yıkamayınca, ilk katın duvarları üzerine inşa ederler bugünkü o kazulet, o her yaz vıcık vıcık imitasyon işporta çarşısı olan Halk Eğitim binasını. Yıl 1969. Türkiye parçalanmaktan kurtulmuştur.

Reisim, gayrimüslimlerin sırayla öldürüldüğü, askerin misyonerlik konferansları düzenlediği günler geçti-geçmedi. Nasıl cesaret ediyorsun “Ben bu kamu binasını yıkıp yerine eski kiliseyi yapacağım” demeye? Gerçi Başbakan’ın 13.05.2010 tarihli gayrimüslimler genelgesi var, vakıflar da iki gün önce ilan etti kilise ve havraları kendi bütçemden restore ettireceğim diye, ama… 

Bu açıklamalardan da cesaret aldık da, göreve geldiğimden beri beynimin bir köşesindeydi bu. Meclisim oybirliğiyle karar aldı. Anıtlar Kurulu da “anıt eser olarak tesciline ve yapının geçmiş kimliğine kavuşturulabilmesi için restitüsyon çalışmasının yapılarak kurula iletilmesi” diyor. Arkasından, yazıyorum Kültür ve Turizm Bakanlığı’na, hazırım diyorum, 3 Mayıs 2010 tarihli bir cevap geliyor. Diyor ki: “Eski kiliseden hiçbir iz kalmamıştır. Yapının geçmiş kimliğine kavuşturulabilmesi talebine gelince, bunun, kilisenin yeniden yapılması için değil, geleceğe bilgi ve belgeleri aktarma amaçlı olduğu anlaşılmıştır. Buna göre yapının yeniden yapılması mümkün görülmemektedir”. Kilise bir biçimde yok edilmiş, geçmiş olsun diyor. Oysa bütün eski belediyeler burayı hep ‘Anıt eser-Kilise’ diye geçirmiş kayıtlara ve planlara.

Sonra ne oldu? 
‘Balıkçılık ve Süngercilik Müzesi’ olsun, diye yazı yazdım. Kilise olmasın da, müze olsun. Bugünkü çirkin bina Bodrum’un kalbine saplanmış bir hançer gibi duruyor.

Ne cevap geldi? 
Ne yapacaksanız bilgileri yollayın, kurallarımıza göre inceleyelim, dediler. 1/100 ölçekli plan, adresi ve tapu kaydı veya intifası, irtifak hakkı veya kira sözleşmesi, en az on yıl kullanma iznini gösteren belge, tüzelkişilerin yetkili organlarından karar… Yani sallıyorlar. Bunun üzerine bir karar daha çıkarttık, dedik ki, burası 370 m², biz Hazine’ye 4811 m²’lik bir yer verelim, takas edelim, dedik. Yine reddettiler.

Reisim, neden bu kadar kararlısın, ne yapacaksın kiliseyi? 
Turizm yapacağım! Bodrum’un tek geçim kaynağı turizm. Alternatif turizm yaratabilecek her türlü olguyu Bodrum’a taşımak zorundayız. Biz ‘12 Ay Turizm’ sloganıyla geldik bu göreve. Bak, şu anda ekimin yarısı oldu, sokaklarda ne biçim turist var, görüyorsun.

Doğru. Hiç bu mevsimde bu kadar turist görmedim. Hepsi de yabancı. Nasıl oldu bu? 
Önce, tanıtmak için çok mücadele veriyoruz. Geçen sene 1’i İstanbul’da 20’si yurtdışında olmak üzere 21 fuara 65 m²’lik ayrı standlar açarak katıldık. İkincisi, yolcu gemisi (cruise) limanı açıldı, bu sene içinde 78 gemi gelmiş olacak. [İzahat: Gemi yolcusu orta yaş ve üstü paralı turist getirir. Bodrum’un büyük sorunu gürültü işini de orta vadede halleder çünkü bu yaş grubu cıstak cıstak biracı değil, mum ışığında restoran arar].

Havalar soğuyunca ne yapacaksın? 
Ona geliyorum. Üçüncüsü, Bodrum’da zor geçen 16 haftamız falan var: 15 Kasım’dan 15 Mart’a kadar. Bu süreyi kongre turizmiyle dolduracağız. Umurça Mahallesi’nde 16 dönümlük bir arazi ayırdık, fizibilitesini yaptık, 30 milyon dolarlık bir kongre merkezi yapacağız. Her şeyiyle.

Parasını? 
Ya yap-işlet-devret olacak yahut değerli bir isim bulup adını vereceğiz. İşte, burada yine aynı yere, kiliseye dönüyoruz. Sadece deniz ve güneşle olmuyor; her yerde var. Ama her yerde bir Bodrum Kalesi, bir Aya Nikola Kilisesi yok. İnsanları kongreye getirdiğin zaman insanların gezebileceği yerler olması lazım. Kilise tek değil; paketin parçası ve esas parçası. Ayrıca Denizcilik Müzesi açıyoruz eski Tansaş binasında. Bodrum Müzesi açıyoruz eski kaymakam evinde; etnografya mı diyorlar. Kilisenin önemi, özellikle Yunanistan burnumuzun dibinde, oradan dedesinin bahsettiği mabedi görmeye gelenler bu çirkin binayı görünce yıkılıyor; yıkılmasın artık. Eski usul gidemeyiz artık. Bak, dünyada yeni kavramlar çıkıyor, Yavaş Şehir kavramı çıktı; sittaslov mu diyorlar.

Bodrum fıkır fıkır kaynıyor! Hiç Yavaş Şehir olabilir mi yahu? 
Tabii ki şehrin kendisi olamaz. Ama trafiği olur. Yıllarca tartışıldı burada. Artık buna bir son verelim dedik. Geçen sene 1 Ağustos’ta trafiği kapattım. Yaya bölgesi ilan ettim. Saat 19’dan sabah 04’e kadar. [İzahat: Bu sene Bodrum’da büyük değişiklik var. Geniş kaldırımlar, tek şeritli yollar. Tüm çevreye otopark yapılmış. Elektrikli vagonlar sakat ve yaşlı turist taşıyor, parasız. İçmeler’de yeni marina yapılıp 25 m’nin üstündeki guletler oraya alınıyor. Ekonomiyi canlandırsın diye de lüks tekneler Kale meydanındaki limanda demirleyecek].

Turistler memnundur da, halk ve esnaf nasıl karşıladı? 
15 gün sonra bir anket yaptık. Yüzde 74 trafiğe kapatılsın istedi. Çünkü insanlar yürüyünce hem çok huzurlu oluyor, hem de daha çok alışveriş yapıyor. Restorancılarımız çok memnun, dükkâncılar çok memnun. Yaya trafiğine açılmasından sonra kafeler ve restoranlar çok iş yaptı bu sene. Bir tek, lüks gece kulüplerinde sıkıntı var. Bazı müşteriler lüks arabalarıyla kapının önüne kadar gelip görünemezlerse, gelmiyorlarmış.

Bence hepsinin boynu altında kalsın. Kiliseye direnç geldi mi Bodrumlulardan? 
Hiç. Bodrum’u Bodrum yapan, zaten, halkının çok medeni oluşu.

CHP ve MHP’den? 
Hiç. Meclis’te zaten CHP çoğunlukta. Oybirliğiyle alındı karar.

Rant o kadar yüksek olduğu halde, yanan Baraz Oteli’nin yerine park yapmış belediye. Çarşıyı denize açmış. Ama adını niye Mahfel koydunuz yahu parkın? 
Çünkü eskiden orada askerî mahfel varmış, haftada bir askerî bando çalarmış, halk eğlenirmiş. Kilise meydanında Orman ve Gümrük lojmanları var denize sıfır. Dolgu alana yapılmış vaktiyle. Onları da yıkmak ve meydanı da denizle buluşturmak istiyorum. Zaten, Bodrum’un merkezindeki hapishaneyi, askerlik şubesini, ormanı, gümrüğü ve halk eğitimi dışarı çıkarmadıktan sonra biz Bodrum vizyonunda fazla oynama yapamayız.

Kültür ve Turizm Bakanı çok medeni insandır. Hiç görüştün mü? 
Sayın bakanımızla birkaç konuşma yaptık bu konuda, bir sonuca ulaşamamıştık. Şimdi yeniden Ankara’yı ziyaret edeceğiz ve medeni çerçeveler içinde görüşmelerimizi yapacağız. Ben bu kötü binayı yıkayım, eskisini aynen inşa edeyim, yetkililer istedikleri gibi kullansınlar. İster kilise, ister müze.

Yine yapamazsın derlerse? Bu memleket her saniye değişir. 
Oldu, oldu; olmadı, şeytan diyo ki, bi gece makineleri sok, içindeki eşyalarla birlikte yık. Zaten içinde işporta tezgâhından başka bi şey yok. Bana dediler ki, yıkma, kamu malına zarar vermekten soruşturma geçirirsin. Razıyım hocam. Geçirem, ne yapem? Nedir bunun cezası? İdamı mı vaa bunun?

Kiliseden işporta pazarına
Tarihi bir özelliği olmadığına kanaat getirilerek, ‘çökme tehlikesi’ bahanesiyle 1969 yılında yıkılan Aya Nikola Kilisesi’nin yerine Halk Eğitim Merkezi kurulur. Bugün Bodrum’un en merkezi yerinde bulunan binanın giriş katı işporta pazarı olarak kullanılıyor.

Önceki Yazı
Sonraki Yazı