Önce iç politikayla başlayalım, çünkü dış politikamızı onun ihtiyaçlarına göre çiziyoruz. İçeride iktidar olmaya devam etmezsen hangi dış politikayı uygulayacaksın!
Beni önce çok sinirlendiren, sonra da sakinleştiren bir durumu yazayım. AYM bir karar alıyor, “Basının temel işlevi olan gözetleyici görevi yerine getiren internet haberciliği basın özgürlüğü kapsamında sansür edilemez” buyuruyor! Lafa bak! Son Türk devletinin altına dinamit koyuyor! Niye getirdik bu adamı bu mahkemenin başına?
Tam böyle diyordum, neyse ki danışmanlarım başka bir şeye işaret ettiler. Mahkeme, internet ortamında yapılan yayın içeriğini durdurma yetkisini Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na veren hükümlerin iptal istemlerini reddetmiş. Yani, hakim kararı olmadan yayın durdurmaya devam edebileceğiz!
Fevkalade normal, çünkü atanmışların Milli İrade’nin üstüne çıkması diye bişey zaten olamaz! Söylemiştim de muhtarlarımıza 16. (son) toplantımızda zaten: “Siz seçilmişsiniz, atanmış değilsiniz, dolayısıyla atanmış sizden sonra gelir. Herkes yerini bilecek, konumunu bilecek” dedim.
Ben Başkan olunca bu AYM engelini de kaldıracağız ama, hakim kararı olsa ne olacak olmasa ne olacak yav? Şimdi tam hatırlamıyorum, zaten o kadar özen göstererek atadığımız Sulh Ceza hakimlerimize gidiyordur, gitmiyorsa da hemen bir kanun yapıp onlara gidecek derdik, olur biterdi inşallah!
Gudubet Gollum’a benzetirsin ha!
Aydın’dan doktorun biri kalkıyor, kötü bi film karakteri varmış, Gollum’muş adı, onun fotolarıyla benimkileri yan yana koyuyor, o sosyal medya denilen rezalette yayınlıyor. Şimdi bu hakaretin hesabını vermek üzere mahkemede.
Hakim de kalkmış, bu karakter kötü müdür değil midir diye bilirkişi tayin etmiş. Ne lüzum var yav! Herkes biliyormuş ki bu Gollum bir sihirli yüzük ele geçirmiş, artık neyse o yüzük, bu yüzük onu “çirkin, şeytani, mideden konuşan ve ürkütücü sesler çıkaran” bir ucube haline getirmiş. Basındaki bu bilgiler yetmiyor mu mahkumiyete? Basın yalan mı yazıyor?
Dahası var: Bu romanı yazan kişi Gollum’u ıslah olmaz bir kötülük olarak görmüyormuş ama, onu “şeytanî bir yüzük” tarafından mahvedilmiş biri olarak görüyormuş. Hah işte! Bu hakaretçi hainin amacı bu! Kendi kafasınca, beni iktidar hırsı tarafından mahvedilmiş biri olarak görüyor! Mutlaka içeri atılmalı tam da bu yüzden inşallah!
Yalnız, danışmanlarım bir bilgi daha verdiler, bu Gollum aslında eskiden Smeagol diye birisiymiş ve tatlı, neşeli bir karaktermiş ve güçlerini iyilik için kullanıyormuş; aynen benim gibi. Ama ne olursa olsun, sen niyete bak. Bu Aydınlının niyeti beni bütün dünyaya çirkin göstermek. Ne kazanacaksa!
Bunlardan bir tanesi cezasız kurtulsa, Türkiye’nin yarısı bana hakarete başlar alimallah! Onun içindir ki hiç kaçırmıyoruz. Bize terso yapanları hemen Sulh Ceza yargıçlarımıza devrediyoruz. Mesela Özgür Gündem denilen varakparenin attığı “Saray Çıldırdı” manşetinden hemen dava açtık genel yayın yönetmenine.
Ben Allah’ın (c.c.) inayeti ve halkımın yüzde 52 gayretiyle 1,5 yıldır cumhurbaşkanıyım, hakaret gerekçesiyle 1.300’den fazla kişi hakkında Adalet Bakanlığı’na müracaatta bulunduk, şu ana kadar bunlardan 900’üne kovuşturma izni verildi, 400 tanesi de yolda! 15-20 tane kadarını da reddettirdik, hani, danışıklı dövüş demesinler diye…
Can Dündar bırakılsın ha?
Bu iki gazeteciyi ibret-i alem olsun diye içeri attırdık. Daktilo bile verdirmiyoruz da, hainlerin canları daha çok acısın diye uyuşturucudan içerde olan Deniz Seki için cezaevinde plato kurdurtup dizi çektirttik bizim damat Berat’ın ATV’sine!
Şirretlik diz boyu şimdi. Neymiş efendim, tutuklattıramazmışız! Hatta, dava açtıramazmışız! Nedenmiş? Çünkü efendim, “devlet sırrını ifşa etme” durumu yokmuş. Niye yokmuş? Çünkü “sır olduğu iddia edilen bilgi” sır değilmiş, aleniyet kazanmış! Kim söylüyor bunu? İki kere bu suçtan yargılanmış ve beraat etmiş başka bir vatan haini olan gazeteci Uluç Gürkan! Şıracının şahidi bozacı! Marifetmiş gibi başka örnekler de veriyor. Cüneyt Arcayürek Johnson Mektubu’ndan yargılanmış, o da beraat etmiş. Dolayısıyla, “sır olduğu iddia edilen bilginin aleniyet kazandığı” artık Yargıtay içtihadı haline gelmiş.
Düşünün ki bu adam TBMM’de başkanvekilliği bile yaptı bir zamanlar. Ayrıca efendim, haince durdurulan tırlara ilişkin tutanaklar TBMM’deki bir basın toplantısında 21 Ocak 2014’te açıklanmış. Buralardan anlayın parlamenter sistemin rezaletini!
Bir sinirime dokunan nokta daha: Aydınlık gazetesi kalkmış, vatan hainliği ve casusluk bi marifetmiş gibi ilan ediyor: “Evet, MİT TIR’ları haberini Cumhuriyet’ten önce yaptık, gelip tutuklasınlar!” Sana dokunmadık diye şımarma. Hemen defterini düreriz ama danışmanların gelip bilgi arz ettiler, dediler ki asıl hedef Cumhuriyet ve A. Doğan, üstelik bunlar bizim gibi millicidir, hem de taş atıp üstümüze sıçratmayalım… Ben şu Putin’in defterini bi düreyim de, bunu tekrar ele almazsam bana da Tayyip demesinler.
***
Bu arada, bizim danışman Yusuf Yerkel’in Soma’da artık burasına kadar gelip tekmeyi patlatma olayı hakkında yazılanları mahkeme kararıyla Ekşi Sözlük denilen yerden sildirttik. Şimdi sıra o rezalet yerin kapatılmasında. Gerekçe mi yok! Bir sürü hakaret var, ayrıca deriz ki, sözlük olmadığı halde adına sözlük diyor, dolandırıcılık yapıyor…
Deriz de, ben bu Ahmet’i ne yapacağım, Ahmet’i? Yine yumurtlamış, “Başkanlık sistemi Türkiye’nin birinci gündem maddesi değil, muhalefetle konuşmamız lazım” demiş. Sabrımı deniyor. Bir de, Mehmet Şimşek. Kalktı, “ABD faizleri artıracak, ayrıca Rusya’yla sıfır ilişki olsa bunun etkisi 9 milyar dolar olur” dedi. Hay dilini…
Gelelim Putin efendiye…
Dedim ya, dış politika bana ancak iç politika için lazım. Ama ondan da bahsedelim.
Uçağını pat diye düşürdük ya, bu Putin denilen zıvanadan çıktı. İşte böyle yaparlar adamı. Biz o kadar bizi al Şengen’e, eee, Şangay’a da Amerika’ya rahat posta atabilelim dedik, dalga geçti. Şimdi tutturuyor, DAİŞ petrolünü satın alanları engellemiyorsun, diye. Sözde fotolar yayınlıyor. Savunma bakanı kalkıyor, girişin üç güzergahı diye yol tarifi veriyor. Versin. Geçmiş ola. Şimdi uçağı düşürünce Amerika’yı kullanıp Putin’e posta atıyoruz!
Bütün bunlar milyonlarca oy demektir! Halkımız böyle şeylere bayılır! Hadi bi doğalgazı kessinler de göreyim! Halkımız bi üşüsün hele! Artık beni hayat boyu Başkan ilan eder!
Sinirden ne dediğini bilmediği için Putin’inki normal aslında ama, ya Amerika? Dışişleri Bakanlığı sözcüleri Kirpi, yanlış söyledim Kirbi kalkmış, “Bazı kaçakçılık güzergahlarının Türkiye’yle olan sınırdan geçtiğini biliyoruz. Bu bir gerçek ve Türkler de bu konuda konuştu” demiş. Savunma Bakanı Carter demiş ki (bu Carter bi zamanlar başkanlık yapmamış mıydı yav?), “DAİŞ, Türkiye–Suriye sınırını mal kaçakçılığı ve savaşçı geçişleri için kullanıyor” demiş. Ne yapıcaz yani? Vatandaşımızı aç mı koyucaz?
Bizzat Obama kalkmış, “Türkiye sınırı yabancı savaşçılar için halen bir geçiş noktası ve terörist eylemlerini finanse etmek için IŞİD tarafından yakıt nakletmede kullanılan yaklaşık 98 kilometre var” buyurmuş.
Kendisini uyardık: “98 km’yi sizin dediğiniz yöntemle tutabilmemiz için 30.000 asker yığmamız ve üç metrede bir asker dizmemiz lazım” dedik. Bunu yapmamızı istiyorsan pamuk eller cebe! Bak, AB nasıl sökülüyor 3 milyar Yöro’yu?
AB bi vermesin parayı…
Aslında orada da akortsuz sesler yok değil. Mesela Avusturya başbakanı diyor ki, “AB olarak Türkiye’ye verdiğimiz 3 Milyar Euro asla bir hediye değildir. Bu para Ortadoğu’dan gelen mülteciler için okul, sağlık ve barınma hizmetlerinde kullanılacaktır“. Avucunu yala sen. Para bize yattıktan sonra sen mi karar vereceksin nasıl kullanacağımıza, ha? Kapitülasyon devri bitti be adam!
Zaten o parayı toplayamaz senin AB’n! Toplayamaz da, biz halkımıza verecekler diye ilan etmişiz bi kere, oradan muazzam puan toplamışız, şimdi vermezsen halkımız daha bi hırslanacaktır. Ah! Seçim asıl şimdi olacaktı ki! Gezici Araştırma’nın bulguları: Halkımızın yüzde 53,5’i başkanlık sistemini destekliyor! Yüzde 91,6’sı Rus uçağını düşürmemizi doğru buluyor! Yüzde 74,7’si de benim krizi iyi yönettiğimi düşünüyor!
Şu anda, Bağdat hükümetine sormadan etmeden, oradaki birliklerimize 600 asker daha sevk ediyoruz Irak’a. Artık o ülkedeki üçüncü büyük gücüz. Bu Osmanlı topraklarına hakim olmaya başladığımız için halkımızın göğsü kabarıyor!
Şimdi bu kuvvetlerimize bir saldırı olsa veya şimdi bir uçağımız düşürülse, sen bu nispetleri o zaman gör. % 99’a çıkmazsa benim adım Tayyip değildir! Biz ki, Kıbrıs’ta kırk yıldır çatır çatır 30.000 asker bulunduran ve çekmeyen, koskoca Moskof’un uçağını da hava sahamızdan geçti diye düşüren ciddi bir devletiz! Boğazlardan geçerken askerine omuzunda füzeatar taşıtanlara o silahı ne yapacaklarını da söyleriz icabında.
***
Fesupanallah! İran’da Devletin Maslahatını Teşhis Konseyi Genel Sekreteri Muhsin Rızai diye bir adam çıkmış, DAİŞ petrolü konusunda bize görüntüler yollamaya hazır olduğunu söylemiş. Be nankör adam, sana ambargo varken senden kaçak altınla doğalgaz almak yüzünden başımıza ne Sarraf dertleri geldi!
Ama söyle bana; senin resmî sıfatın bi acayip yav! Devletin maslahatı mı olur?